Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.17
Yazar, bu kitapta büyük veba salgınını, bir kişinin günlüğünden okuyucuya aktarmıştır. Günlükte ise kişi o dönemde yaşanılanları, çevresindeki insanların yaşadığı olayları ve şahit olduklarına yer vermiştir. Yazar kitapta yer alan ana karakterin ismini belirtmemektedir.
Şuan düşünüyorum da bizde pandeminin başlangıcından bu yana günlük tutsaydık aynı şekilde bir kitap yazılabilirdi. İleride böyle bir kitap bu zaman dilimi için çok güzel bir kaynak niteliğinde.
Kitap Yorumu
Bu kitap veba salgını dönemini anlamak için güzel bir kaynak kitap olmuş. Çünkü günlüklerde yaşanılan olayların yanı sıra halkın yaşam tarzını, yönetimin yaptıklarını, sağlıkçıları, fırsatçıları, güvenlik güçlerini, ölüm oranlarını, nerede ne kadar ölümün olduğuna da yer vermiş. Kısacası ne gördüyse ne duyduysa tek tek not almış.
Bu kitabı Covid-19 salgınından önce okusaydım açıkçası çok daha fazla dikkatimi çekerdi. Fakat şuan pandeminin ikinci yılındayız ve ne yazık ki yaşanılanlar şuan normal geliyor.
366 yıl öncesinde yaşanan bir felaketin insanlara yaşattığı ekonomik, sosyal, psikolojik, toplumsal etkilerin günümüzle benzemesi dikkat çekici. Veba salgını döneminde insanların yetersizlikleri, yaşadığı acılar ve kayıpları yazar tarafından okuyucuya çok iyi aktarılmış. Yaşadığımız dönem nedeni ile yazarın yazdıklarına o kadar güvenerek okuyorsunuz ki anlatamam. Ancak kitabı okuyunca sahip olduğumuz tıbbi ve teknolojik gelişimler sayesinde o döneme göre daha şanlı görünsek de ülke olarak geri kaldığımız için bu şansı doğru kullanamadığımızı gözler önüne seriyor.
Elime aldığım kitabı tek oturuşta ve bitirmeden bırakmıyorum. pek heyecanla okuyamadım Kitabı birkaç iyi yoruma güvenerek okumak istedim anladım ki aynı kalemden çıkmış farklı sitelerdeki reklam amaçlı yorumlarmış. Ben böyle kötü çok az kitap okudum. Zaten sürekli kendini tekrar ediyor.Güzel alıntılar yaptım bazı yerlerinde ama herşeyede hayır
Bir cinayet işledin,masum bir cana kıydın diyelim.Kesinlikle iyi bir şey değil ama tamam. Sonra suçu başka bir masum kişinin üzerine attın.Hadi o da tamam. Peki o kişinin davasında jüri üyesi olmak ne demek Allah aşkına ? Manyaklıkta çığır açan bir karakter var arkadaşlar bu kitapta.
.
Amerikanın gördüğü en büyük cinayet davası. Hollywood’un
Aristo’nun tarihi bilgiler kapsamında en önemli eseri olarak düşünülüyor ve bunu böyle kabul edebilir miyiz? Evet. Peki, neden? Yunan coğrafyasında bulunan tüm kent devletlerinin yasaları bir araya getirilerek tüm devletlerin anayasasını içeren bir taslak hazırlanıyor. Bu mühim. Çünkü burada en olumlu görüş neyse o kullanıyor. Mesela bizde tecavüzcülere hapis cezası veriliyor değil mi? Birleşik olan yasada en ağır ceza, şeriatta ve Katolik inancında mevcut. Şeriata göre ise bu kişi recm ediliyor. Yani bir tecavüzcüyü taşlayarak öldüreceğiz. Bence mükemmel. Çünkü korkmuyorlar ve yine yapıyorlar, olan bir kenarda oturup üzülenlerin çektiği vicdan azabıyla kalıyor. Buna benzer düşünürsek açıklayıcı bir giriş yapmş oluruz kanaatindeyim.
Toplam 146 anayasa olduğu ve bunlardan sadece Atinalılar’ın geçtiğinin bizlere ulaşması manidar. Bunun gibi bir de Papirüs üzerinde bulunması dikkat çekici. Genellikle bunu Mısır Medeniyeti yapıyordu diye hatırlıyorum. Orada yazılmış olması da muhtemel.
İlerleme kısmı da aslında takdire şayan yani bir devlet nasıl gelişir sorularını kendince ama mantıklı önerilerle cevaplarken aynı zamanda devlete yönelik eleştirilerini (bu her yerde daima her toplum üyesi tarafından mutlaka yapılmıştır, yapılır, yapılacaktır) ve siyasi olarak kendi görüşlerini açıklayarak ilerler.
İyi bir kitap olduğunu düşünüyor, hepimize iyi okumalar diliyorum..
Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan
Türkiye'nin en önemli bilim adamlarından biri ile Türkiye'nin en önemli yazarlarından biri hayatlarının bir döneminde kaderin cilvesiyle denk düşerler. Oğuz Atay, Mustafa İnan'ın öğrencisi olarak onu yakından tanımış bir yazardır. Yakından tanıyor olmasının yanı sıra bu proje öncesinde toplayıp derlediği bilgilerin kendine has kalemiyle
Salih Uyan'ın 'Dijital Dünyada E-beveyn Olmak' kitabını okumuştum daha önceden. Yazarın bu kitabında da yer yer kullandığı mizahi üslubuyla okurken yine çok keyif aldım.
Birçok konuya değinilmiş, öz eleştiri yapılmış eserde. Kitabın ilk başlarında yazar kişisel gelişim formatında konuları ele alırken sona doğru birçok yazar tarafından da ele alınmış konulara değinmiş. (Deneme tarzında İslami çok kitap okuduğumdan dolayı bu kısımlar bana biraz sıradan geldi. Ama bu alandaki ilk okuyuşlarınızı yapıyorsanız bu yorumum sizde bir ön yargı oluşturmasın.)
Yazar çocukluk anılarına da değinerek çokça çıkarımlarda bulunmuş. Hayatta bizde birçok olay yaşıyoruz ama yazarın yaşadıklarından böyle güzel tevillerde bulunmasına gıpta ettim açıkçası. ❤
Son söz olarak; kişisel gelişim, deneme ve anı niteliği taşıyan bu eseri okurken keyif alacağınız kanaatindeyim :)
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Amerika… En iyiyle en kötünün yan yana yaşadığı, yaşandığı büyük çelişkiler ülkesi. Bir yanda dünyanın en gözde üniversiteleri, kültür merkezleri, sanat galerileri, hastaneler, teknoloji üsleri, spor salonları, parklar, bahçeler… Bir yanda sokakları mesken edinmiş evsizler, adaletsiz gelir dağılımı, ağzına kadar dolu hapishaneler, uyuşturucu madde
Bilmeyen yoktur diye düşünüyorum, 70lik bir delikanlı olarak doğan Benjamin'in bebek Benjamin'e dönüşümünü. Bilim kurgu diyebilir miyiz? Tam olarak değil. Konuşuyor olması dışında milyonda bir olabilen tuhaf olaylara benziyor. Yine de bilim kurgu diyelim.
Fitzgeral, Benjamin Button'un Tuhaf Hikâyesini Mark Twain'in,
"Hayatın en iyi kısmının başta en kötü kısmının da sonunda olması ne yazık."
Bu cümlesinden esinlenmiş.
Daha önce de okumuştum ama muhtemelen daha "çocuklar için" bir kitapta. Çünkü bu kez Benjamin'in kendi başına gelenlere rağmen biraz bencil ve acımasız olabildiğini fark ettim. Elli sayfalık minik bir kitap. Bilinçsizken birilerinin himayesi kabul edilebilir, her şeyin bilincindeyken bu çok daha zor olurdu. O yüzden normaliz. Yani bu şekilde normal döngüdeyiz. Kendimizi bilmezken birilerinin sahip çıkması bizde minnet duygusu uyandırmıyor. Bir çok yaşlı insanın bir duası var: elden ayaktan düşmemek ve kendi evladı dahil, muhtaç olmamak. Bilmem anlatabildim mi? Biz böyle alıştığımız için değil gerçekten en iyisi bu olduğu için bebek doğup en son bu dünyadan bir miktar soğuyarak, uzaklaşarak, artık veda zamanım geldi hissiyle gidiyoruz. Kitabi çok sevmiştim filmini izlemiştim o zamanlar. Ve tabi kitaptan ana konu hariç farklı. Çok daha güzel olabilirdi. Brad oynadığı için mi o bencilliği işlemediler bilemiyorum. Fena değildi yine de.
Benjamin Button'ın Tuhaf HikayesiF. Scott Fitzgerald · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202021,4bin okunma
Tolstoy, İnsan ne ile yaşar isimli kitabında hepinize şu soruyu sorar: "Kalbine bir sor böyle yaşanır mı hiç?".
Bizde şimdi dönüp bir soralım kalbimize bizi üzen şeylere içimizde ki, kalbimizde ki, şeye bir soralım içimizdekine böyle yaşanır mı ?
