Şimdi bizler, tabiri caizse, hafif çiçek kokularına kapılıp ne olduğunu bilmediğimiz büyük bir gemiye bindirildik ve kendimizi onun göklerdeki rotasının insafına bırakarak ilerliyoruz
Emperyalizmin toptan çöküşe geçtiği ve sosyalizmin dünya çapında zafere doğru ilerlediği bir çağdayız. Emperyalizme, modern revizyonizme ve tüm gericilere karşı savaşan tüm halklar, sosyalizmin kurulması için daha fazla ülkede gerekli şartları yaratıyorlar. Dünya proleter devrimi kuvvetli bir şekilde ilerliyor. Bu uluslararası faktör, demokratik halk devriminin gelişmesini ve sonrasında Filipinler'de sosyalizmin kurulmasını hızlandırıyor. Bu aşamada, Marksizm-Leninizm-Mao Zedong Düşüncesi ve Büyük Proleter Kültür Devrimi'nin evrensel teorisi, Filipin Devrimi'nin somut pratiği üzerinde benzersiz bir etki yaratmıştır. 700 milyon Çinlinin devrimcileştirilmesi, Çin Halk Cumhuriyeti'ni sosyalizmin demir kalesi haline getirdi. Bizler, dünya proleter devriminin merkezine ve aynı zamanda başlıca anti-emperyalist savaş alanı olan Hindiçine çok yakın olduğumuz için fazlasıyla şanslıyız.
Filipin Devrimi'nin iki aşamadan oluştuğu açıkça belli olmuştur. İlk aşama demokratik halk devrimidir. İkinci aşama ise sosyalist devrimdir. Bu nedenle, Filipin Devrimi sosyalist bir bakış açısına sahiptir.
Halk demokrasisinden sosyalizme geçişteki en önemli politik faktör, işçi-köylü ittifakına dayanan proleter sınıf önderliğidir.
Bizler alışkanlıkların yaratıklarıyız. Bir günde 60 bin ile 70 bin arasında şey düşünürüz¹ ve bunların yüzde 90'ı bir gün önce düşündüğümüz şeylerin aynısıdır.
Bugünün insanı, bizler bölünmüş haldeyiz. Hayatınızı bölüp her bir parçasını başka bir çekmeceye tıkarken kendimizi de ayırmış, başka bir çekmeceye almışızdır. Günlük yaşam pratikleri gereğince gerekli olanı gerekli çekmeceden alırız ancak bazen de beklemediğimiz anda bir çekmece bir çekmece açılıverir. İşte bu çekmeceden çıkanların kaynağı bilinçdışıdır.
Her nesneden kopmuş olan, dışarıdan özümleyecek hiçbir şeyi de olmayan bizler ağır ağır kendimizi imha ederiz, çünkü gelecek bize bir oluş nedeni olmaktan çıkmıştır.