...boş masa sahibinin galip geldiğini ilan ediyoruz. Dolu bir çalışma masasıyla hayatınızı kolaylaştırmayı başaramazsınız. Püf noktası: Bugüne dek çalışma masanızın üzerine yığmış olduğunuz her şeyi arka tarafa koyun. Oraya alçak bir sehpa, bir raf veya ikinci bir masa yerleştirin. Masaüstünde karalanmış telefon numaraları ve türlü türlü notlar biriktiren herkes için anlamlı bir püf noktası: Düzenli aralıklarla hepsini toplayın gerekirse büyük kağıtlardan notları kesin ve hepsini bir deftere yapıştırarak üzerine şu başlığı yazın: "Bu zamana dek masa üstünde bulunanlar." Bunun avantajı: Çalışma masanız artık boştur, ancak gerektiğinde tüm bilgiler elinizin altındadır.
Sayfa 35
UZAK DURMANIZ GEREKEN 20 İNSAN MODELİ
1. Sürekli kişisel geçmişiyle ilgili hikayeler anlatanlar 2. Sevgilisiyle/eşiyle övünenler 3. 2 duble içip ne dediğini bilmeyenler 4. Durduk yere dedikodu yapanlar 5. Üzerinizde baskı kurmaya çalışanlar, fazla sahiplenenler 6. Hayatınızla ilgili ileri doğru bir adım attığınızda dur diyenler 7. Özel hayatınıza bulaşanlar 8. Size yalan söyleyenler 9. Boş vaatte bulunanlar 10. Gereksiz Duygu gösterisinde bulunanlar 11. Sürekli negatifler 12. En iyi fikir benim diyenler 13. Monolog severler 14. Paragözler 15. İşi düşünce arayanlar 16. Boş zaman kankaları 17. Faydacılar 18. Halk adamı görünen ırkçılar 19. Goygoycular 20. Herkes de çok iyi anlaşan,herkesi çok sevenler
Sayfa 244Kitabı okudu
Reklam
Bir gün sonra Gençlik ve Spor Bayramı'dır. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, bayram konuşmasının bir bölümünü ırkçılık-Turancılık konusuna ayırır: "Turancılar, Türk Milletini bütün komşularıyla onulmaz bir surette derhal düşman yapmak için birebir tılsımı bulmuşlardır. Bu kadar şuursuz ve vicdansız fesatçıların tezvirlerine Türk Milletinin
Demek ki birinin kendinde neye sahip olduğu, yaşamının mutluluğu açısından en önemli olandır. Ama bu esasen çok az olduğu için, açıkla savaşımın ötesine geçmiş bulunanlar da, henüz bu savaşımı verenler kadar kendilerini mutsuz hissederler. İç dünyalarının boş oluşu, bilinçlerinin yavanlığı, zihinlerinin yoksulluğu onları dostluklar kurmaya yöneltir, ama yine kendileri gibi olanlarla; çünkü similis simili gaudet.* o zaman hep birlikte oyalanıp eğlenmeye çalışılır ve bunu da öncelikle duygusal hazlar da, her türden zevkte ve sonunda sefahatte ararlar. * (Latince) Davul bile dengi dengine. ç.n.
"Rahmân'ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) 'Selam!' derler (geçerler). Gecelerini Rablerine secde ederek ve kıyamda durarak geçirirler. Ve şöyle derler: 'Rabbimiz ! Cehennem azabını üzerimizden sav. Doğrusu onun azabı gelip geçici
Peygamber Efendimiz (s.a.v), yaratılmışların en şereflisidir. O kadar yüksek mertebesiyle beraber pek fazla mütevazi idi. Fakirleri, zayıfları daima okşar, misafirlerinin altlarına kendi mübarek elbiselerini döşeyecek kadar lütufta bulunurdu. Bir meclise girince nerede boş yer bulursa orada oturmak ister, bulunduğu meclislerde elbisesini toplu tutup etrafa yaymazdı. Bununla beraber bulunduğu meclislerde herkesten fazla vakarını korurdu. Konuşmaya lüzum görmedikçe sükût ederdi. Gülmek icap edince tebessüm ile yetinirdi. Huzur-u saadetinde bulunanlar da son derece edebe riayet eder, başlarını aşağıya eğerlerdi. Konuşurken seslerini fazla yükseltmezlerdi, gülmeleri de tebessüm derecesini geçmezdi. Risaletmeap (s.av) Efendimiz, âcizlere, yoksullara o kadar iltifat ve tevazu gösterdiği halde, kendileriyle mektuplaştığı hükümdarlara karşı asla küçülme göstermez, risalet makamının yüceliğini muhafazadan asla geri durmazdı. Kayserler'e, Kisralar'a gönderdiği mektuplarında daima mübarek ismini öne alır, meselâ “Allah'ın kulu ve Resulü Muhammed (s.a.v) tarafından Rum büyüğü Hirakl'e” diye yazdırırdı. Ve kendilerini hiç çekinmeksizin İslâm dinine davet ederdi, kabul etmedikleri takdirde azaba uğrayacaklarını, saltanatlarının ellerinden çıkacağını kendilerine açıktan açığa ihtar buyururdu...
Reklam
82 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.