Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Bu kitabı kesinlikle herkese tavsiye ediyorum.
Aslında ben ne tavsiye üzerine aldım ne de listemde duran bir kitaptı. Bir gün sorunlarım ile boğuşurken kitap karşıma çıktı ve o an sanki evrenden mesaj gelmiş gibi aradığım cevabı kitabın üzerinde buldum :d Açıkçası kitabı isminden dolayı satın aldım. Beyhan Bey'in videolarını zaten hep takip ederdim ama bu kitabından haberim yoktu. Bana ilaç gibi geldi. Bu dönem cidden böyle bir kitaba ihtiyacım varmış. Çok fazla sorun ile cebelleşiyordum, kitap resmen içime su serpti :)
İnsanlar yüreklerine çöreklenen soğukluk ile birlikte sönüp giderken karanlık bir sonsuzluk benliklerini sarmalar. Belki bir ışık yakarak aydınlanmak isterler ama bu söylendiği kadar kolay değildir. Çünkü baktıkları her yer karanlıktır. Jung'un da ifade ettiği gibi;
"Bir insan, aydınlığı hayal ederek değil, karanlığın bilincine vararak
Şimdiden söyleyeyim spoiler içerebilir Öncelikle kesinlikle herkese Ötenazi Okulu serisini okumasını tavsiye ediyorum. 4. kitabın çok daha farklı bir sonla bitmesini bekliyordum Bu kadar basit sonla bitmesi beni de şaşırttı yan karakterler aşırı derecede iyiydi favorim Tabii ki de Marcus ile Emily Drew ve Yeşil sahneleri o kadar çok fazlaydı ki bir yerden sonra sıkılıyorsunuz Keşke daha fazla yan karakter ler olaya dahil olabilseydi benim için aslında kitap Ötenazi okulundan kurtuldukları ve her şeyi paylaştıkları an bitti zaten o zaman kendimi sona yaklaştığım için hazırlamaya başlamıştım gerisi bence çok uzun ve abartı olmuş (Aslında uzun ve abartılı dedigim yerlere Türkiye ye gidip gelmeleri) sonunu zaten tahmin edebiliyorduk diğer kitaplarda da Drew in kalbini Yeşil e vereceği geçiyordu zaten ölebileceğini düşünmüştüm ama yine orada da bir karakter ölmekten kurtarıyor ve tamamen bir mutlu son yani çok basit ve mutlu sondu tekrar söylemek istiyorum Onun dışında Seriye hayran kaldım kitaplarda olaylar çok yavaş anlatılmış bir olay olması için en az 5-6 sayfa falan Drew ve Yeşil in konuşmasını okumak zorunda kalıyorsunuz Yeşil'in babası Nicolas Green yeşili buluyor Sam ölüyor Vanessa kayboluyor Chloe ve Elijah da çok iyiydi aşırı güldüğüm sahneleri vardı
Merhaba kitap severler;
Sizce bir bedel ödenecekse 6 ay iyileştirmeye yetebilecek mi? Peki ya o altı ay öncesi yaşanan olaylar ilahi bir gücün yaradılışın kudretiyse? Değişen ve hiç bir şey aynı kalmayan bir zamanda dönüşüme uğrayacak karakterlerin kaderi birbirine bağlıysa...
Yazarın,samimi akıcı bir dili vardı.Okurken konu nereye bağlanıcak
Video: youtu.be/7tbgI91rj60
İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma.
David Hume'dan okuduğun ilk kitap.
İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma, 192 sayfalık bir araştırma kitabıdır.
Kitapta; akıl yürütme, anlam, anlama yetisi, anlama, cehalet, dil, düşünce, düşünme, edebiyat, felsefe, filozof, idea, ilim, insan,
Avery ve Hawthorne kardeşlerin öyküsü kaldığı yerden devam ediyor Hawthorne Mirası’nda. Grayson’la arasına giren mesafe, Avery’nin kafasını karıştırsa da, sıklıkla birlikte hareket ettiği Jameson, bu konuyu daha az düşünmesine neden oluyordu. Çünkü, Hawthorne’ların hayatı, mantarlar gibi malikanenin her yerinden her an ortaya çıkan gizem ve
Taslakları tam bir fiyasko ve yayımlanan kitapları da çok satmayan; yaratıcı yazarlık atölyesinde ders vermekte olan Jack, öğrencilerinden birinin dikkate değer taslağını dinlemiş ve onu böyle bir hikâye bulabildiği için kıskanmıştır. Bu sağlam hikayenin kitap olmasını beklemesinin üzerinden birkaç yıl geçmiştir ancak böyle bir hikaye asla çıkmamıştır. Sonunda bu hikâyeyi kullanarak "Beşik" isimli romanı yazan Jack, hayatı boyunca hayal ettiği üne kavuşmuş, kitabı çok satanlar listesine girmiş ve bu kitap sayesinde tanıştığı çok güzel bir kadınla da evlenip hayatını yoluna koymuştur. Ta ki "sen bir hırsızsın" mailini alana kadar... Bu noktadan sonra Jack, olanları ve olacak olanları görmezden gelmeye çalışsa da sürekli rahatsız edilmeye devam eder. Bunun üzerine derin bir araştırmaya girerek "Beşik" isimli romanının aslında gerçek bir hayat hikâyesi olduğunu keşfetmesi çok uzun sürmez. Ne var ki bu hikâyenin kahramanlarının izini bulup tüm taşları yerine oturttuğunda her şey için artık çok geçtir...
Ovv ovv ovvv diyorum... Aslında kitabın sonuna dair bulunduğum tahminlerimde yanılmadım ama bu şekilde beklemediğim de bir gerçekti. Evet tahminim vardı ama daha başka bir şekilde idi :) kitabı okurken ilk sayfalarda biraz sıkıldım çünkü durağan ilerliyordu ama bir süre sonra öyle şeyler olmaya başladı ki merak üstüne merak yaşayıp bir an önce bitirmem gerek diye düşündüm. Gerçekten Stephen King'in şiddetle tavsiye ettiği kadar ilginç ve bir o kadar da güzel bir hikâye çıkmış ortaya. Mutlaka okumalısınız...
Selam. Bu ayın bir diğer okunan eseri Simone De Beauvoirʼin Bütün İnsanlar Ölümlüdür eseri oldu. Yazarın üslubunu çok merak ediyordum kısmet bu kitabaymış.
Güzel, ünlü, tehlikeli bir boyutta hırslı olan Regineʼin, Fosca ile tanışması hayatını ve kendini sorgulamaya iter.
Foscaʼnın büyük sırrını yani ölümsüz bir insan olduğunu öğrenen Regine,
İnsan hayatını renklerle ilişkilendirebiliriz. Bazen hava kapalıdır ve gri hissederiz, bazen umut verici bir an yaşanır ve maviye boyanır her yer. Hatıralar da renklerle akılda yer eder bazen. Yıllar önce kaybettiğiniz dedenin kahverengi şapkasıdır mesela. Ya da çocuklukta teyzenizin bahçesinden topladığınız eriklerin yeşili.
Yazar da kitaptaki öyküleri renklerle bağdaştırıp isimlendirmiş. Ve her öyküde suluboya üstüne damlayan sularla birbirine karışan renkler gibi, sırların açığa çıkıp tüm duyguların karıştığı anlar yaşanıyor. Hayatın içinden ailelere ait sarsıcı öyküler bunlar. Çocuklukta ben bunları neden yaşadım sorusunun cevabı her zaman bulunamayabilir. Ama özellikle yıllar süren evlilikleri anlatan öykülerde ister istemez sorguladım bazı şeyleri. Gerçekten de bazı eşler bu kadar iyi saklayabilir mi kendini. Hiç mi anlamadın diye sormak istedim karakterlere. Yoksa anladın ama böyle yaşamayı mı tercih ettin?
Her öykünün yıkıcı ya da özgürleştirici bir yanı vardı ama son öykü tüm okurları sarsacak kadar çarpıcı bir yere doğru ilerledi. Son cümlede "Kimdi gerçek kurban?" diye sordu kadın. Evet bazı hikâyelerin kurbanı var ama daha çok seçimlerimiz belirliyor bunu.
Bir süredir öykü kitabı okumamıştım. Yaşanmışlıklar içerdiği ve düşündürdüğü için daha sık yer vermeli okumalarda dedim bitince. İnsan zaman zaman silkelenmeli. Etkileyici öykülerdi, tavsiye ederim.
Milli mücadele dönemine dair okumuş olduğum kitapların aksine çok farklı bir anlatım olmuş. Gün, gün yaşarsınız ya aynen o şekilde yazılmış bir kitap. Okurken duygudan duyguya geçiyorsunuz. Öfkelenip, birden duygulana biliyorsunuz. Bir an geliyor Mustafa Kemal Paşa'ya bir kere daha hayran oluyorsunuz.
Mutlaka, Okuyun, Okutturun bu kitabı.
Kitabın Kapanışı
Mensup olduğum millet, istiklalini en asil ve zor bir ateş imtihanından sonra kazanmıştı. Fakat, diğer bir ideale de kavuşması gerekti. Böyle bir ideale kavuşmak için, insanlar tarihte sehpalarda, zincirler içinde ölüp giderler, sürgünlerde ömürlerini geçirirler. Onların imtihanını yalnız çekenler bilir. Onların savaşını hiçbir zaman alkış takip etmez. Alelâde, mütevazı askerler gibi gelip geçerler. Bu, tek başına kazanılmak için mücadele edilen gaye, hürriyet imtihanıdır.
İstiklâl Savaşı'nın imtihanında en başta telâkki edilen ve sembol olan Mustafa Kemal Paşa vardı. İşte bundan dolayı onun devrinde eziyet çekmişlerin bile, kalplerinde daima bir yeri vardır. O, sonu gelmeyen hürriyet alanındaki çabalamaların bir sembolüdür. Türk milleti de diğer hür dünya milletleri gibi hür olacaktır. Burada Henry W. Nevinson'un şu sözlerini alıyorum.
Hürriyet denilen şey, biliyoruz ki tıpkı aşk gibi her gün yeniden kazanılması gereken bir şeydir. Nasıl her gün aşk istersek ve aşkı kaybedersek hürriyeti de öyle ister ve kaybederiz. Hürriyet kavgası hiçbir zaman bitmez, alanı hiçbir zaman sükûn bulmaz.
︎︎ Bize en büyük kötülüğü yapanları bağışlayabilir miyiz?
Ruth Sutton; dört yıl önce kızını kaybetmiş bir anne. O andan itibaren içinde kocaman bir nefret taşıyor. Kızının katilinin acılar içinde ölmesinden ve bunu neden yaptığını öğrenmekten başka bir isteği yok.
Ve kızını koruyamadığı, belki de onu hayatta tutacak ipuçlarını göremediği için kendine, hayata kızgın.
Katile birbirinden farklı işkence yöntemleri ile öldürme hayalleri kurduğu mektuplar yazıyor. Bizde bu mektuplardan öğreniyoruz tüm hikayeyi.
Ruth'un yerinde olmak istemezdim. Düşüncesi bile insanın nefesini kesiyor. Kızının acısı, ruhsal kaygıları, annesini kaybetmiş torununa sahip çıkmak, maddi kaygıları... Beyninin içi uğultularla dolu, en çokta katilin bu işten paçayı kurtarıp, kurtaramayacağı ile...
Katil kızını neden öldürdü, öğrenirse acısı diner mi?
Peki kızına bu kötülüğü yapan kişi cezasız kalırsa?
Çok kolay okunan bir kitaptı. Ben gibi bir tembel bile bir çırpıda bitirdiyse, kesin siz daha ne olduğunu anlamadan kitabın sonunu görmüş olursunuz. Ama her kolay okunan kitap mükemmel olacak diye bir kaide yok. Gerçi böyle söylemekte çok gaddarca geliyor. Geç okuduğum bir kitap.
Kitap çıkar çıkmaz okusam eminim Ruth'un acısında, nefretinde boğulurdum. Ama bana şu an duygular işlemedi.
Mahkeme sahnelerini okumak en keyif aldığım bölümlerdi.
Holocaust ile ilgili birçok belgeseller filmler izledim kitapları okudum hala düşündükçe kanım donuyor ancak beni en çok şaşırtan ve kanımı donduran şey bu kadar sıkıntılar yaşamalarına rağmen bir milletin şu an aynı sıkıntıları başka bir millete başka bir düzlemde yaşatması.
Kızıma okuduğum diğer bir kitap. Meraklı minikler çok sever bu kitabı. Biz çok sevdik. :) İş Bankası bu konuda çok başarılı, neredeyse tüm okul öncesi kitaplarını aldım. Şu an görselleri ilgisini çekse de büyüdükçe daha çok sevecek ve kitap sevgisi aşılanmış olacak insAllah. :)
Merhabalar
Bugün sizlere @muraterlemez kaleminden #kasrıdilküşâ eseri ile geldim.
Yazarın edebi dilini seviyorum, kendini birçok alanda yetiştirmesi, gelişime açık kişiliğiyle bende yeri ayrı olan kalemlerden. Sade ve akıcı üslubu okuru yormuyor, keyifli anlar yaşatıyor sizlere.
Frau Troffea adlı eserini okumuş sevmiştim, orada bulunan çiftin
