İşte Tolstoy: bunu da alalım. Bu Dostoyevsky'yi de. Neden hiç anlaşamamışlar acaba? Tolstoy gibi bir deha neden değerini anlayamamış Dostoyevsky'nin? Ben ikisini de anlıyorum.
Sayfa 578 - İletişim YayıneviKitabı okuyor
Kitle Kültürü
Artık yazmak, bu işte iyi olan yazarlar için bile çok zor olmaya başladı. Bunun sebebi de kitle kültürü. Çoğu okur kitle kültürünün kölesi olmuş durumda, yani herkes trend kitaplara merak salıyor ve doğal olarak çok okunan kitap hangisi ise onu okuyorlar. Yazar olmak işte burada zorlaşıyor. Hele ki bir okur kitlesi olmayan ve keşfedilmeyi bekleyen bir yazar olmak. Ben de o yazarlardan biriyim ve reklam yapınca linçlendiğim için artık sadece yeni biri kitabımı keşfetsin diye bekliyorum. Acınası bir durum. Bu imkansıza yakın bir şey çünkü okuyucu sayısı yok denecek kadar az olan bir kitabı kimse okumak istemiyor. Oysa aynı kitap satış rekoru kırdığı yıllarda binlerce kişinin elinden düşmeyecek, bunu hayal edebiliyorum. Çünkü herkes okuyorsa o kitap güzeldir, çoğu kişi aynı düşünüyorsa bu doğrudur. Öyleyse benim kitabım okunmak için neyi bekliyor? Bir yazar olarak kendime guvenim tam ve hayallerim basit değil. Yazıyor olmak için değil, yaşayabilmek için yazıyorum. Siz okumazsan, bir şans vermezseniz kitabım nasıl hak ettiği değeri görecek? Bu kitabın en çok okunan o herhangi kitaptan daha iyi olup olmadığı nereden belli? Sadece benim okumam ile ne olabilir diyorsunuz belki oysa en çok okunan kitapların ilk yazıldığı dönem sadece bir kaç okuyucusu vardı. Ve ben de o bir kaç okuyucuyu arıyorum. Bu yazıdan sonra kitabımı okumak isteyen olursa diye linkini bırakıyorum. İyi okumalar 🙏📖✨ wattpad.com/story/368667390... (Bölümleri yazdıkça ekliyorum)
Reklam
İnsanlar uykudadır öldükleri zaman uyanırlar
Yunus bin Ubeyd şöyle demiştir: "Ben nefsimi dünyada uyuyan bir kişiye benzettim. Bu kişi rüyasında hoşuna giden ve gitmeyen durumları görür. Bu durumda iken birden uyanır. İşte insanlar da böyle uykudadırlar. Öldükleri zaman uyanırlar. O anda bel bağladıklarından ve sevdiklerinden hiçbir şey ellerinde kalmaz!"
347 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Yağmur Sonrası ~ Sarah Jio Umut tükenmiş gibi görünse de ikinci şans her zaman vardır... Ya yoksa? Daha önce de defalarca belirttiğim gibi ben Sarah Jio kadınıyım. Sen seversin sevmezsin beni ilgilendirmezÖncelikle bu kitap 2011 yılında yayınlanmış o yüzden ikinci el olarak bulup okuyabildim. Şu an Sarah Jio kitaplarını tamamlamaya odaklanmış durumdayım. Önceliğim okumadıklarımı tamamlamak sonrasında arkadaşlarımdan alıp okuduklarımı alacağım yani inşallah Olayımız İkinci Dünya Savaşı zamanında geçiyor. Anne yaşadığı semtin önde gelen ailelerinden birinin kızı ve tüm “Ne gerek var?” diyenlere rağmen hemşire olmuş. Fiziksel olarak yaşadığı yüksek kesime ayak uydursa da aklı içinde bulunduğu durumdan aşırı rahatsız ve her şeyi sorguluyor. Evlenmek üzere olduğu adama bile aşık mı değil mi emin değil. Ki zaten Anne aşka da çok inanmıyor. Ama hayat bu hiç ummadığın zamanda neler çıkarır karşına. Arkadaşını yalnız bırakmamak ve hayatını gözden geçirmek üzere Bora Bora Adalarına hemşire olarak gider. Ve işte asıl hayatla orada tanışır. Ona tüm duyguları yaşatan o adamla Westry Green ile. Anne ve Westry’in arasındakiler öyle doğal ve düzgün ilerliyor ki onlara inanıyorsunuz. Ama hayat bu dedim ya birçok sınavdan geçiyorlar beraber. En yakın arkadaşı tarafından öyle bir ihanete uğruyor ki Anne. Kendine gelmesi çok uzun sürüyor. Ama yıllar sonra hiç beklenmedik bir şekilde aldığı bir mektup onu geçmişine ve aşkına dair gizemli bir yolculuğa çıkarıyor. Ve hayat ikinci şansını sunuyor… Benim kitaba puanım 8/10 ️
Yağmur Sonrası
Yağmur SonrasıSarah Jio · Arkadya Yayınları · 201318,3bin okunma
56 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
kalbiyle söyleşen bir kişinin kalbiyle çöküşü
Bir Kalbin Çöküşü
Bir Kalbin Çöküşü
cahit zarifoğlu'nun "kalbiyle söyleşen kişi" şiirini bilirsiniz, o şiir zweig'ın elinden geçmiş de bir öykü olmuş sanki. kitaplığımın ilk rafında bir kurbağa maskotu var. bu kurbağa kendi kalbini sökmüş ve kaşıklıyor.kitabın malûm kahramanı; ömrü boyunca kalbini baskılayarak, çevresinin de yardımını alarak çökmesine sebep olan son derece duygusal bir baba. benim kurbağa da insan kılığına bürünmüş, zweig'ın kitabına kahraman olmuş gibi işte. neyse neyse bu kadar tasvir yeter. kitaba gelelim.. açıkçası kitabın her sayfası içime kurt düşürdü. hayatımı adadığım şeyleri bir bir sorguladım. hangileri kendim içindi hangileri onlar* içindi bilemedim. hele şu cümleleri okuyunca kahroldum: "Elli saçma sapan yıl boyunca eşek gibi çalıştım, bir gün olsun kendime izin vermedim ve şimdi yalnızım..."(dinlememiseniz nice yıl kalbinizi...) "Benim hayatım mahvolurken onlarınkini kolaylaştırmakla övündüm..."(ev meslek iş para diyerek...) "Ama ben zaten ne zaman, ne zaman yaşadım?.. Ne zaman kendim için, sadece kendim için yaşadım?.. Benimkisi hayat mıydı ki: Hep para kazandım, para, para, hep başkaları için, peki şu anda bunun bana ne faydası var?"(düşünün şimdi bir de...) "Yaşlı adam durmadan kendi içine kulak kabartıyordu." (başını eğmiş, kalbiyle söyleşen bir kişi olduğunuzu.) en nihayetinde bir kitap daha bize "halının altına süpürülmemesi gereken şeyler listesi" çıkardı: 1-kalbimiz 2-kendimiz
Bir Kalbin Çöküşü
Bir Kalbin ÇöküşüStefan Zweig · Can Yayınları · 201816,8bin okunma
İşte Zübeyde Hanım'ın bir gün ve heyecanlı bir anında, içinden gelen bir duygu hamlesi ile oğlunun eline sarılması, onun elini öpmesi bu sabah ziyaretlerinden birisi sırasında olmuştur. Mustafa Kemal şaşalar: "-Ne yapıyorsunuz anne," diyerek, elini çekmek ister. Fakat Zübeyde Hanım'ın mantığı kuvvetlidir: "-Ben senin ananım. Sen benim elimi öpmekle bana karşı olan vazifeni yapıyorsun. Fakat, sen vatanını ve milletini kurtaran bir devlet reisisin. Ben de bu milletin bir ferdiyim ve onun tebasıyım. Elini öpebilirim..."
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.