Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Özledik D-8' lerini, çok özledik..
Garplıların tarihine bakın. Hitler, Stalin, Yüzyıl Harpleri, Otuz Yıl Harpleri, Engizisyonlar, Endülüs... Aman ya Rabbi! Size bir şey söyleyeyim mi, eğer bizim tarihimiz batılılarda; batılıların tarihi de bizde olsaydı bizi konuşturmazlardı. Susun derlerdi. Bu tarih ile nasıl konuşuyorlar, hak ve özgürlüklerden söz ediyorlar? Bizim tarihimiz batı medeniyetiyle mukayese edilemez. İnsanları medeniyeti öğreten, insanlığı öğreten, ilimleri öğreten bizim medeniyetimizi bırakacaksın ve AB'ye, Hristiyan Birliği'ne gireceksin. Ey AB'ci partiler, nereye gidiyorsunuz nereye? Neyi bırakıp nereye gidiyorsunuz? Oturun akşama kadar bir düşünün be! Biz ne yapıyoruz, biz kimiz, biz neyiz? Onun için medeniyetimizi Avrupa medeniyetinden küçük görmek, en büyük hatadır ve bunlar insanlığa ve milletimize hizmet edemezler.
De Clerambault Sendromu
Bu bozukluk - genellikle kadın olan hastanın, birdenbire çok az veya neredeyse hiç temasının olmadığı bir kişinin kendisine aşık olduğuna dair delüzyonel bir inanca kapılması durumudur.
Sayfa 43 - OkuyanusKitabı okuyor
Reklam
Festinger'in sosyal karşılaştırma kuramına göre kendimizle - kim olduğumuz ile ilgili-bir imge oluştururuz ki bu da bir değerlendirme unsurunu barındırır. Kendimizi etrafımızda gördüğünüz normlarla kıyaslayarak normal olup olmadığımıza karar veririz. Bu pek çok genci kendi bedeniyle ilgili olumsuz imgeler geliştirmeye iter; bu imgeler daha sonra tüm benlik duygularını kapsayacak şekilde genişleyebilir.
Sayfa 161Kitabı okudu
... kaygı tecrübe edebileceğimiz kadar olmalı, ama bizi işlevsiz bırakacak kadar da çok olmamalıdır.
Sayfa 156Kitabı okudu
Hap ne kadar pahalıysa plasebo etkisi de o kadar şiddetlidir. Içlerinde farklı bir bileşen bulunmasa da pahalı aspirinler daha etkilidir. İtalyan nörobilimci Dabrizio Benedetti, bunu, plasebo etkisi ile ilgili deneylerde beynin afyon ve marihuana ile aynı yolları kullanan nörotransmitterler üretme sebebiyle olduğunu gösterdi. Plasebo ne kadar pahalıysa doğal kimyasallar da o kadar çok salgılanır.
Sayfa 153Kitabı okudu
Hilke Plassmann ve Bernd Weber'in düzenledikleri bir araştırmada deneklerden, 5 farklı şaraptan tatmaları istendi ve bunlar arasında fiyat farkı olduğu kendilerine söylendi. Aslında 3 farklı şarap vardı. 5 dolar olan şarap 5 dolarlık ve 45 dolarlık 2 şarap gibi sunuldu. 90 dolar olan bir başka şarapta 2 defa verildi, ama bunların 90 dolarlık ve 10 dolarlık iki farklı şarap olduğu söylendi. Denekler pahalı olduğu bildirilen şarapların tadının daha güzel olduğunu söylemekle kalmadılar, beyin taramalarında gerçekten de, hazla ilgili kısımda daha yoğun bir faaliyeti gözlendi. "Daha pahalı" şaraptan gerçekten de daha çok hoşlandılar. Şaraplar farklı olduğundan değil; fiyattaki artış kişinin aldığı somut haz miktarını arttırıyordu.
Sayfa 152Kitabı okudu
Reklam
Çalışmaların gösterdiği kadarıyla aldıklarını kullanıncaya dek hissettikleri mutluluk, sonrasında hissettiklerine oranla daha büyüktür. Bu da aslında o cazip ürünü almak zorunda olmadığımız anlamına gelir. Tek yapmamız gereken şey aldığımızı hayal etmek, onu belki hayali ya da gerçek bir alışveriş sepetine koymak ama oracıkta bırakmaktır. Cinsel çekimden cep telefonlarına kadar pek çok şey için olduğu gibi burada da, davranışın kendisinden değil beklentisinden hayli yüksek doz dopamin elde ederiz.
Sayfa 152Kitabı okudu
Alışveriş alışkanlıklarının, özgüveni etkilemesi çok kolaydır ve araştırmacılar, insanın mali gücünü aşan lüks eşyalar alıp almayacağı konusunda düşük özgüvenin önemli bir belirleyen olduğunu bulmuşlardır.
Sayfa 151Kitabı okudu
Bununla birlikte paradoks, ne kadar sefil olursa olsun bu evreni kendi gerçekliğimize tercih ettiğimizdir. Bu noktada bizler kesinlikle Lovecraft'ın beklediği okurlarız. Hikâyelerini, ona onları yazdıran ruh halıne eş bir ruh haliyle okuruz. Şeytan ya da Nyarlathotep, artık her neyse, ancak biz gerçekçiliğe bir dakika daha tahammül etmeyeceğiz. Açık konuşmak gerekirse Şeytan, bizim sıradan günahlarımızın utanç verici dönemeçleriyle uzatmalı ilişkisi sonucu biraz değersizleşmiştir. Buz misali soğuk, kötü ve insaniyetsiz Nyarlathothep çok daha iyidir. Subb-haqqua Nyarlathothep!
Eylemin bu çeşitli etkilerine harekete geçmenin zevkini de eklemek gerekir; bu öyle yoğun bir zevktir ki pek çok kişi bir amaçları olmadan, bir kazanç beklemeden, sırf harekete geçmiş olmak için harekete geçer, çoğunlukla da bundan bü­yük zararlar görürler. Bu zevkte sarhoş edici, baş döndürücü bir yan vardır; bu belki de bize varlığımızı, gücümüzü her şeyden çok eylemin hissettirmesinden kaynaklanmaktadır.
Reklam
Araştırmalar ayrıca, bir sebepten, kısa vadede yapmadıklarımızdan değil de yaptıklarımızdan; uzun vadede ise harekete geçememekten daha çok pişmanlık duyduğumuzu gösteriyor.
Sayfa 141Kitabı okudu
"Oysa kendisine soracak olsalar bu evde yaşamak isterdi. Bahar olarak değil, Narin olarak yaşamak isterdi. Evin nazlı kuşu olarak. Bu yüzden kıskanıyorsa en çok Narin'i kıskanıyordu."
Sayfa 349 - Pukka Yayınları, BaharKitabı okuyor
Adım saymak
Zihni sürekli ve basit bir görevle meşgul ederek garip bir meditasyon haline getirebilir. Aynı zamanda çok doğal bir süreç olarak da görülebilir; bu da doğada bulunabileceği anlamına gelir.
Sayfa 373Kitabı okudu
Adım saymak
Büyük İskender'in ordusundaki "gönüllüler" veya adım sayıcılardan bu yana, herkesten daha fazla adım saydığıma inanmaktan hoşlanıyorum. Adımlarınızı saymak hem basit, hem de çok etkili. Dikkatle kullanıldığında gerçekten işe yarıyor. İskender'in gönüllüleri, uzun mesafelerde yüzde 98'lik bir doğruluk tutturabiliyorlardı.
Sayfa 373Kitabı okudu
"Yersiz yurtsuz kalmıştı ve işte Ozan böyle bir gecenin sabahında kendisine sahip çıkmıştı. Sahip çıkmak kelimeleri gururunu incitmeliydi aslında ama incinmedi. Buna muhtaç olduğunu bilmek üzse de Ozan tarafından sahiplenilmek bir şanstı. İşte tam da o an Âşık ve Narin gibi bir kuş olmayı diledi. Ozan kendisini de bir kafese alır ve çok severdi. Nasıl seviyordu ama Âşık'la Narin'i... Hem itiraf etmese bile aslında Narin'i daha çok seviyor gibiydi. Âşık'a küfür bile ediyordu ama Narin'in payını hep çok güzel kelimeler düşüyordu. Ne güzel sözler söylüyordu ona, ne güzel cümleler kuruyordu... Kıskanıyordu bazen. Bu kadar çok sevilmek kim bilir nasıl güzel bir duyguydu. İşte kuş olup terasına konsa, Ozan onu geri çevirmezdi. Aksine bir yer verirdi ona. Bir daha asla bırakmazsın."
Sayfa 349 - Pukka Yayınları, Bahar, OzanKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.