Her kıvrımı, her kavisi, tenindeki her yara izini ve her çizgiyi ezberlemiştim. Sırtının alt kısmındaki gamzeler, gerinip dümdüz olduğunda göğüs kafesindeki çıkıntı, bana sımsıkı sarıldığında parmaklarının gerilmesi, zevkten in­lerken ayak parmaklarının kıvrılması unutulacak şeyler eğildi. Sırtını kaplayan ve kızarmış yanaklarında yayılan çillerine kadar tüm kusurlarıyla mükemmeldi. Benim için onun her hali güzeldi. Hatta surat astığında, sinirli ve nefret dolu olduğunda bile. Ağladığında, acı içinde kıvrandığında da güzeldi, gü­lümsediğinde ve bana kahkahalarla güldüğünde de. Ama en güzel hali hiçbir şey yapmadığı anlardı. Kimsenin ona bakmadığını, yalnız olduğunu düşündüğü anlar. Duvarla­rının inik olduğu; savunmasız, gerçek Karissa’nın ışıl ışıl parladığı anlar. Dalgın ve kendi halindeydi. Fırtınanın or­tasında bana huzur veren bir meltemdi. Kafasının içinde bir yerlerde kaybolmuştu ve fazla düşünmesinden ne ka­dar nefret edersem edeyim bu haliyle çok ama çok güzeldi. Eğer ona neden âşık olduğumu açıklamam için bana baskı yapılsa cevabım bu olurdu. Çünkü çok güzel. Bunu söylerken dış görünüşü kast etmiyordum. Onu bir dergi­nin kapağında göremezdiniz. Daha çok bir müzede, bir tabloda ya da edebi bir eserde bulabileceğiniz türden bir güzelliği vardı. Ruhundan gelen bir güzellik. Ondaki bu güzellik ikimize de yetecek kadar çoktu.
_Çok defa hem kendimden hem de her şeyden bıkmış bir haldeyim. _Aşık olan körleşir ve evlendikten 8 gün sonra gözleri açılıp gerçekle yüzleşir. _Espri, ince zekalıları ve avanakları ortaya çıkarır. _Dürüstlük, en mükemmel politikadır. _Ahlak bir şahsiyet meselesidir. Kişinin kusurlu olduğunu fark edebilmesi için ahlaklı olması şarttır. _Doğada
Reklam
Toplumdaki yaşamın dinamikleri Erdemli Insan olmanin kuralları
Cafer Aksay ' in kaleminden #Erdemliİnsan adlı eserini okudum Eser 71 başlıktan oluşan farklı konulara yer verilmiş. Her başlık kendi başına bağımsız bir olayı ele alarak okuyucuya aktarılmış. Akıcı ve düşündürücü bir yol izlenmiş. Yazarımız bir sosyolog gözüyle toplumdaki sorunları farklı başlıklar altında dile getirirken bunu
Beşinci Nükte
İnsan, şu dünyaya bir memur ve misafir olarak gönderilmiş. Çok ehemmiyetli istidat ona verilmiş. Ve o istidâdâta göre ehemmiyetli vazifeler tevdi edilmiş. Ve insanı o gayeye ve o vazifelere çalıştırmak için, şiddetli teşvikler ve dehşetli tehditler edilmiş. Başka yerde izah ettiğimiz vazife-i insaniyetin ve ubûdiyetin esâsâtını şurada icmal
Sayfa 99 - Envâr Neşriyat -Enes Basım YayınKitabı okudu
Hayatı hızlı yaşıyoruz...
Daha Bayezit'ta bir askerî kıtanın geçişi yüzünden tramvay durmuştu. Mümtaz bunu fırsat bilmiş, yolun gerisini yayan yürümek için tramvaydan inmişti. O bu yolu öteden beri severdi. Bayezıt Camii'nin yan tarafında, büyük kestanenin altında güvercinleri seyretmek, Sahaflar içinde kitap karıştırmak, tanıdığı kitapçılarla konuşmak, sıcak günden ve sert aydınlıktan çarşının birdenbire insanı kavrayan loşluğuna ve serinliğine girmek, bu serinliği çok arızî bir hal gibi teninde duya duya yürümek hoşuna giderdi. Hattâ çok rahatça ve aklına eserse Bitpazarı kapısından girer, Bedesten'e kadar o dolambaç yollardan yürürdü. Öbür taraf çok taklit ve baştan savma olmak üzere bugündü; ancak küçük tezgâh ve imalâthane işlerine, ucuz gümrük eşyasına, taklit modalara rastlanırdı. Halbuki Bitpazarı ile Bedesten'de, dikkati açık olursa, daima şaşırtıcı bir şey bulunurdu.
Bir sofraya davet edilmiş değiliz; belki mütemadiyen içimizden yaratıyor, doğuruyoruz... Hiçbirimiz hayatı maddenin arızî bir hâli gibi kabul etmiyoruz." Hattâ bu işi anlamak isteyenler bile, sonuna kadar oyunun içinde kalıyorlardı. Her şey bizden geliyor, bizimle geliyor ve bizde oluyor. Ne ölüm var, ne de hayat var. Biz varız. İkisi de
Sayfa 67 - Birinci Bölüm, İhsan, VIKitabı okudu
Reklam
26 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.