"Bila noksan, eksiksiz bir hayattır sürdüğün. Ya da öyle sanırsın. Alışkanlıklara ayak uydurur, tekrarlara kapılırsın. Şimdiye değin nasıl yaşadıysan, gene öyle yaşayacaksın sanırsın. Sonra beklenmedik bir anda biri çıkar gelir. Etrafındaki kimseye benzemez. Kendini bu yeni insanın aynasında görmeye başlarsın. Var olanı değil, sende eksik olanı gösteren sihirli bir aynadır o. Ve sen bunca zaman aslında hep bir eksiklik duygusuyla yaşadığını, bilmediğin bir şeye hasret çektiğini anlarsın. Şamar gibi iner hakikat suratına. Sana içindeki boşluğu gösteren bu kişi bir pir, üstad, arkadaş, yoldaş, eş ya da bazen bir çocuk olabilir. Önemli olan seni tamamlayacak ruhu bulmandır. Her peygamberin verdiği öğüt aynıdır. Sana ayna olacak insanı bul. İşte o ayna benim için Şems'tir. İnsan senelerce uğraşır, kendi sözlüğünü oluşturur. Önem verdiği her kavrama bir tanım bulur. Hakikat, mutluluk, güzellik, onur, itibar, sadakat... Hayatın her mühim dönemecinde şahsi sözlüğünü açar bakarsın. Vaktiyle yaptığın tanımları bir daha kolay kolay sorgulamazsın. Derken bir gün, işte o yabancı gelir ve kıymetli sözlüğünü alıp fırlatır. Şimdiye değin sorgusuz sualsiz sahip çıktığın her tanım baştan yazılacak der. Bildiğin her şeyi unutma zamanı geldi. Şems'in bana ettiği budur işte. Emin olduğumuz her bilgi silindi yeniden yazıldı. Birini bu kadar sevdiğin zaman istersin ki ailen, arkadaşların, en yakınların da bu sevgiyi paylaşsın, onu sevsin. Nasıl hissettiğini anlamalarını beklersin. Böyle olmayınca şaşırır, incinir, gücenirsin."
ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!
O sahneyi çok iyi somutladım: İdam günü gelip çatınca o sevdiğim, alıştığım giysilerimi giyeceğim: postallarımı, parkamı. Beyaz ölüm gömleğini giydirmek isteyecekler, giymeyeceğim. Kesin. Direneceğim ve giymeyeceğim. Öyle her zamanki eyleme gidiş tavrımla gideceğim. Yok, tıraş falan da olmayacağım. Gidip, oturup önce bir sigara
Reklam
Adaletin Olmadığı Yerde Nasıl Saadet Bulunabilir?
- Alemde bu kadar kin, ıstırap ve hile varken insan nasıl mes'ut olabilir ? Adaletten eser bulunmayan bir âlemde saadetten bahsetmek, bir ahmağın elinde bulunan değerli şeyleri çalabilmek için onu bir masalla uyutmak demektir, üstadım! - Kin, ıstırap ve hile mi dediniz? Kindar adam kininden; muztarip, kendi acılarından ve hilekâr,
Sayfa 33-35
_Alçakta olan kimse düşmekten korkmaz. _Çok süslenenlere bakın; hepsi de gizlenmek istiyordur. _Boşuna kendinizi kandırmayın; sürekli yaptığınız şey neyse siz osunuz. _Hukuk, her şeyin üzerinde olmalıdır. _Bir düşünceyi kabul etmeden düşünebilmek, eğitimli bir zihnin işaretidir. _Tanrılar da şakalara bayılır. _Fazileti olmayan insan, hayvanların
Bu nasıl AŞK'tır..
"Her şey yok olup sadece o kalsa, ben yine var olurdum; her şey yerinde kalsa bile o ortadan kaybolsa, evren bana tamamen yabancı olurdu."
Sayfa 524Kitabı okudu
Orta yaşlarda olan, olağanüstü zeki bir adam, Jung'a terapiye gelir. Konu, adamın bir kadına hissettiği dayanılmaz "aşk'tır. Jung, terapi sürecinde bu "aşk’ın aslında bir yansıtma olduğunu, kadının onun idealize ettiği gibi olmadığını hastasına kanıtlar ve içgörü kazanan adam gülümseyerek "Keşke bunu iki sene evvel anlasaydım, 40.000 İsviçre frangi tasarruf ederdim" der. Jung "Nasıl?" diye sorunca, adam bir kahkaha atar ve iki sene önce bir Mısır seyahatinde "âşık" olduğu bir antik kedi heykelinden söz eder. "Ona sahip olmak bana 40.000 franga patladı!" der.
Reklam
68 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.