*~●。。。Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı
Macera değil
Sardığım toprağımın altın sabrıdır.
O sert, erkek hüznüdür lâhza başında
Cıgara değil.
Ve sevgilim uykusunda bağırır
Amân amân hey...
Herkesin kendine has bir inceleme yazısı var bu kitap hakkında gelin biz Ahmet arifin dilinden inceleyelim
Kahramanımız otuz üç kurşunun atıldığı yerden Diyarbakır kalesine notlar almak için giderken karanfil sokağını suskun bir şekilde hani kurşun sıksan geçmez geceden denilen tabirle girip tutuklu kalmış rüstemoya bir akşam üstü uğradığı için zulüm görüp leylim leylim gün geçirmiş adiloş bebeye ninniler yazıp hasretinden prangalar eskiten şairimiz yurdum benim şah damarım diyerek onurluca ağlamış.. ayın karanlık olduğu bir akşam üstü unutamadığına mektuplar yazmış. Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı yerde kalbi dinamit kuyusu olan şairimiz öyle yıkma dan kendini tahliye olmuş...
Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı,
Macera değil.
Yaşamak, sade "yaşamak"
Yosun, solucan harcıdır.
Öyle açar ki murat.
Susuz, güneşsiz de kalsa, koparılsa da
Şavkı, bulut güllerinden daha bir suna,
Daha bir burcu - burcudur.
Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı
Macera değil
Sardığım toprağımın altın sabrıdır.
O sert, erkek hüznüdür lahza başında
Cıgara değil.
Ve sevgilim uykusunda bağrır
Aman aman hey...