Seni yalnızlığından tanıdım
Kirpikleri kırık çocuk
Çiğneyip durduğun dudaklarından.
Gözlerin küllenmiş yangın yeriydi
Bir eylül göğünün bulut kümeleri
Donuk bakışlarında;
Hüznün nasıl da benziyordu
Benim ilk gençliğime.
Sayfa 11 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 19. BasımKitabı okudu
Seni yalnızlığından tanıdım
Kirpikleri kırık çocuk
Çiğneyip durduğun dudaklarından.
Gözlerin küllenmiş yangın yeriydi
Bir eylül göğünün bulut kümeleri
Donuk bakışlarında
Hüznün nasıl da benziyordu
Benim ilk gençliğime.
Yalnız, bir keresinde az kalsın kavga ediyorduk. Ona göre sıcak bir temmuz gününü en iyi bir şekilde geçirmek demek kırların ortasında, fundalık bir yamaçta sabahtan akşama kadar sırtüstü uzanıp çiçekler arasında vızıldayan arıları, cıvıl cıvıl öten tarla kuşlarını dinlemek, bulutsuz gökyüzünü, pırıl pırıl yanan güneşi seyretmek demekmiş. Ona göre bu, cennette rastlanan mutluluğun ta kendisiydi. Bana göre ise batı rüzgârı esip gökte beyaz bulut kümeleri uçuşurken hışırdayan yeşil bir ağacın dalları arasında sallanmaktı. Sonra, yalnız tarla kuşları değil, ardıç kuşları, karatavuklar, guguk kuşları dört bir yanda ötüşmeliydiler. Uzaktan kırların kuytuda kalan kısımları da görünmeli, daha berilerde ise korular, çağıldayan dereler, rüzgâr önünde dalgalanan diz boyu otluklar bulunmalı, bütün dünya canlı, hareket halinde çılgınca bir neşe içinde olmalıydı. O sükûnetin heyecanı içinde her şeyin hareketsiz kalmasını istiyordu. Ben ise her şey sonsuz bir sevinç içinde pırıl pırıl parlasın, oynasın istiyordum.
<< Ben ona cennetinin ancak yarı diri bir cennet olabilece ğini söyledim. O da benimkinin ayyaş cenneti olacağını söyle di. Ben onun cennetinde uyuya kalacağımı anlattım. O da be nimkinde soluk alamayacağını belirtti.
Seni yalnızlığından tanıdım
kirpikleri kırık çocuk..
Çiğneyip durduğun dudaklarından.
Gözlerin küllenmiş yangın yeriydi.
Bir 'Eylül göğünün bulut kümeleri
Donuk bakışlarında;
hüznün nasıl da benziyordu
benim ilk gençliğime.
Ellerinden tanıdım seni,
yüreğinin yansısı tedirgin ellerinden.
Bir uzak boşluğa yağmur yağıyordu,
anılardan anılara ince
"...
Seni yalnızlığından tanıdım
kirpikleri kırık çocuk
çiğneyip durduğun dudaklarından.
gözlerin küllenmiş yangın yeriydi
bir eylül göğünün bulut kümeleri
donuk bakışlarında;
hüznün nasıl da benziyordu
benim ilkgençliğime..."
Yüzündeki türlü türlü duyguların mimikleri, aceleci kuru bir rüzgârın önüne kattığı bulut kümeleri gibi kolayca biçim değiştirerek gözlerine, dudaklarına yeni anlamlar kazandırıyorlardı...
Seni yalnızlığından tanıdım
Kirpikleri kırık çocuk
Çiğneyip durduğun dudaklarından.
Gözlerin küllenmiş yangın yeriydi
Bir eylül göğünün bulut kümeleri
Donuk bakışlarında
Hüznün nasıl da benziyordu
Benim ilk gençliğime.
Seni yalnızlığından tanıdım
Kirpikleri kırık çocuk
Çiğneyip durduğun dudaklarından.
Gözlerin küflenmiş yangın yeriydi
Bir eylül göğünün bulut kümeleri
Donuk bakışlarında
Hüznün nasıl da benziyordu
Benim ilk gençliğime.
Seni yalnızlığından tanıdım
Kirpikleri kırık çocuk
Çiğneyip durduğun dudaklarından.
Gözlerin küllenmiş yangın yeriydi
Bir eylül göğünün bulut kümeleri
Donuk bakışlarında
Hüznün nasıl da benziyordu
Benim ilk gençliğime.
Seni yalnızlığından tanıdım
Kirpikleri kırık çocuk
Çiğneyip durduğun dudaklarından.
Gözlerin küllenmiş yangın yeriydi
Bir eylül göğünün bulut kümeleri
Donuk bakışlarında;
Hüznün nasıl da benziyordu
Benim ilkgençliğime.
Seni yalnızlığından tanıdım
Kirpikleri kırık çocuk
Çiğneyip durduğun dudaklarından.
Gözlerin küllenmiş yangın yeriydi
Bir eylül göğünün bulut kümeleri
Donuk bakışlarında
Hüznün nasıl da benziyordu
Benim ilk gençliğime.