Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Moliére'le Scarron... iki asırdan fazla bir zamandan beri durmadan hararetle tartışılan şu dikkate değer Tartuffe komedisi olduğu için, bizde uyandırdığı kararsızlıkları takip ederek büyük komedi yazarının üçüncü perde altıncı sahneye aldığı fikrin gerçek kaynaklarına kadar geriye gideceğiz. Pek kuvvetli olan bu sahnedeki sahtekâr [Moliére'nin
Fatih Devrine Genel Bakış 1451’de Fatih Sultan Mehmed tahta çıktığında, Fetret Devrinin neden olduğu buhran atlatılmış ve Ankara Savaşı öncesindeki sınırlara aşağı yukarı yeniden ulaşılmıştı. Osmanlı Devleti; Balkanlar’daki Tuna Nehri ile Doğu Anadolu’daki Fırat Nehri arasındaki coğrafyaya büyük ölçüde yerleşmiş durumdaydı. İstanbul’un Fethi’nden
Reklam
İdil-Ural Lejyonu Wolgatatarische Legion
İdil-Ural Lejyonu Makalenin ikinci bölümünde Sovyet tarih yazıcılığında ayrıntıları belirtilmeyen ve anlatıldığı zamanlarda da olumsuz ve eksik bir şekilde ele alınan SSCB’li Türk halklarının II. Dünya Savaşı yıllarında Almanya ile yaptığı işbirliğinden bahsedilecektir. Burada savaşın çeşitli yönlerinin olduğu unutulmamalıdır. Savaş, taraf ülke
TÜRKİYE’DE LAİKLİK
Bülent Daver’in de ifade ettiği gibi Atatürk inkılâbıyla birlikte Türkiye'de din ve vicdan hürriyeti konusunda yeni bir yaklaşım gelmiştir. Gerçekten de laiklik anlayışı, Türkiye'nin özel şartlarından doğmuştur. Batının laikliğe geçişinden ayrı bir farklılık gösterir. İslam dünyası açısından ele alınırsa, Hz. Muhammed'in devlet başkanlığından,
I. - Oturmamış içgüdüler, hasara uğramış inançlar, takıntı ve mızmızlanmalar. Romalar'ı ve Atinalar'ı kollayan genç Alaric'lerin karşısında, her tarafta emekliye ayrılmış fatihler, kahramanlık rantiyeleri; her tarafta hantalların paradoksları. Eskiden salon nükteleri ülkeleri katediyor, sersemleri ya şaşkına çeviriyor' ya da inceleştiriyordu.
~ Günün birinde bir canavara dönüşsem ve tek tek hepsini öldürsem , sürünün hepsini boğazladıktan sonra ancak işin farkına varırlardı. Çünkü bana inanıyorlar ve artık kendi içgüdülerine güvenmiyorlar. Bu böyle , çünkü onları otlağa ben götürüyorum. / 22 ~ Bir düşü gerçekleştirme olasılığı yaşamı ilginçleştiriyor. / 27 ~ ... Her zaman aynı
Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Dinin üçüncü biçimi imandır. Dinde duygu tasavvurlara dağılır ve bu tasavvurlar tekrar duyguda bir araya gelirler ve işte bu duygu dini teslimiyettir. Dini duyguyu belirlenmiş -mesela İsevi- duyguya dönüştürmesi gereken bu dolambaçlı yol basitçe gözden kaçırılır. Oysa kesindir ki, bu dini tasavvurlar bize Hıristiyan dersleri sayesinde verilmemiş
177 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.