Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
büşra çetinkaya
büşra çetinkaya
@busractnky
bir ihtilâl daha var
gazi hukuk
simeranya
25 Kasım
51 okur puanı
Kasım 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Kefaret, filmini izledikten sonra okuduğum kitaplardan birisiydi. İlk cümleden itibaren daima aklımın bir köşesinde yer edecek bir kitaba başladığımın bilincindeydim. Yazar Ian McEwan'ın her eseri hem kurgusuyla hem de diliyle beni benden alıyor. Bu okuduğum dördüncü kitabı, okuduğum ilk kitabı olan Çocuk Yasası'ndan beri ise kendisi en sevdiğim roman yazarı.
Kitapta, on üç yaşındaki Briony'ın 1935 yazında işlediği bir suç sonrasında ablası Cecilia ve ailelerinin hizmetçisi Robbie'nin hayatlarında meydana gelen değişimler anlatılıyor. Kitap dört bölümden oluşmakta, üç ana kısım ve bir de sonsöz diyebiliriz. İlk kısımda yazar iki günlük bir zaman diliminde kitabın yazılmasına neden olan olayı bize aktarırken kahramanların içsel çözümlerini de yapıyor. İkinci bölümde ise İkinci Dünya Savaşı'nda İngiltere tarafından Fransa'ya gönderilen İngiliz askerlerinden olan Robbie'nin savaşta yaşadıklarının bir kısmına tanık oluyoruz. Üçüncü kısımda ise Briony'i, onun on sekiz yaşındaki hâlini okuyoruz. Benim sonsöz olarak nitelendirdiğim son kısım bir romana yakışır şekilde en vurucu nokta, 1999 yılında geçmekte ve kitabı neticelendiren asıl bilgiler okuyucuya burada veriliyor. Açık ara okuduğum en sıradışı aşk romanıydı, kahramanların aralarında geçen birkaç an neticesinde birbirlerine duydukları şiddetli aşk benim için oldukça etkileyiciydi. Eğer bu kitap bir yerlerde karşınıza çıkarsa hemen alın ve okumaya başlayın.
"Seni bekleyeceğim, geri dön."
Yazarın dili muhteşem, okurken çok keyif aldım, betimlemeleri ve bu betimlemelerinin yerindeliği beni her seferinde kendisine hayran bırakıyor. Bu yazarın okuduğum üçünçü kitabıydı ve kesinlikle diğer kitaplarını da okuyacağım. Popülariteye kendini kurban etmemiş bir yazar, her zaman okunmayı hak eder.
Kitaba gelecek olursak; çok farklı bir anlatıcıdan öğreniyoruz tüm hikayeyi: bir fetüsten. Annesinin karnında dünyayı duymaya başlamış ve duyduklarıyla da hayatı öğrenme yolunda olan bir fetüs... Kitap boyu sabit bir merakım oldu kurguya dair ancak yazarın fetüs aracılığıyla kendi fikirlerini aktardığı kısımları okumak çok zevkliydi. Belki daha sürükleyici bir kurgu kitabı bana daha hızlı okutabilirdi ama yine de okuduğum için mutluyum.
Siz de okumaktan çekinmeyin, iyi okumalar!
İçerikten kısaca bahsedecek olursak kitap isminden de anlaşılacağı gibi başkahramanın, genç bir doktor olan Bombard'ın, anılarından oluşuyor. Tıp fakültesini dereceyle bitirmiş yeni mezun doktorun ücra bir kasabaya yolculuğuyla başlıyoruz okumaya. Nitekim doktorun tecrübesizliğiyle, endişe ve kaygılarıyla baş edişine şahit oluyoruz ilerleyen sayfalarda. Ve doktor, karşılaştığı vakalarda soğukkanlılığını koruyarak hastalarını kendisinin de şaşırdığı bir başarıyla tedavi ediyor.
Satırları hızlıca okumanıza neden olacak bir olay örgüsü kurgulamış yazar aynı zamanda yormayan bir anlatımı da var. Son sayfalarda biraz sıkıldıysam da genel çerçevede okuması keyifli, güzel bir eser olduğu kanısındayım. Yazarın da doktor olduğunu belirterek bir doktorun bu kitapta kendinden çok şey bulacağını ve mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum. Umarım siz de keyif alırsınız, iyi okumalar!
Okur Takip Önerileri
İçeriği çok zengin bir kitap, okuduktan sonra aynı kişi olmayacağınızın garantisini verebilirim. Tarih profesörü olan yazarın alanının dışında bu yetkinlikte bir eser vermesi ise herkesce takdir görmeyi hâk ediyor. Ben ilerleyen yıllarda tekrar okuyacağım, size de iyi okumalar!
Ezbere Yaşayanlar - Vazgeçemediğimiz Alışkanlıklarımızın KökenleriEmrah Safa Gürkan · Kronik Kitap · 20221,735 okunma
Öncesinde tiyatrosunu izleyip beğendiğimden kitabını hevesle almıştım ve kitap da beklentimi karşıladı. İlk sayfalarda baş karakterin adı sehven Harry Jekyll yazılmış ancak ilerleyen sayfalarda bu hata düzeltilmiş. 83 sayfalık uzun öykü diyebileceğimiz nitelikte bir eser, bir yolculuğa çıkarken başlayıp yolculukla beraber kitabı da bitirebilirsiniz. Okuyucu avukat Utterson aracılığıyla öğreniyor olan biteni, akıcı ve yormayan bir anlatımı var yazarın. Doktorun sondaki itiraf mektubu bir nebze kafa karıştırıcı olsa da verilmek istenen mesaj alınıyor her hâlükârda. Jkyll'ın insanın birden fazla kişiliğe sahip olduğu düşüncesi ve diğer kişiliklerini baskılamadan yaşamak isteği onu bir çözüm yolu bulabilmek adına birtakım deneylere sürüklüyor. Nihayet bir gün, bir deney sonucunda farklı bir bedene kavuşuyor, kötü yanını ortaya çıkaran bir bedene. Jkyll bu bedende olmaktan, türlü kötülükler yapmaktan ve hatta suç işlemekten keyif alsa da işler sarpa sarıyor. Bir kere ortaya çıkmasına izin verdiği kötü yanına karşı koymak zorlaşıyor ve artık istememesine rağmen kötü yanı peşini bırakmıyor. Yaşadıklarından sonra Jekyll'ın diğer kişiliklerinin baskılanmasından duyduğu hoşnutsuzluğun yerini doğal hayatın sınırlamalarından duyduğu memnuniyete bıraktığını görüyoruz. Üzücü bir sondu ve mektupla birlikte kitabın bitirilmiş olması etkileyiciliği arttırmış olsa da avukatın her şeyi öğrendikten sonraki hislerini de bilmek isterdim. İlginizi çektiyse okumaktan çekinmemenizi tavsiye ediyorum, iyi okumalar!
Mutlaka okunması gereken bir eser, ben bu yaşıma kadar okumadığıma pişman oldum ama yarın okumaktansa bugün okumuş olmanın kârına seviniyorum. Çok derin veya anlaşılması zor değil ama insanın yolunu aydınlatacak bir özü var ve tekrar okunması özümsenmesi için gerekli. Eminim siz de okurken kendinize iyi gelecek öğütleri bulacaksınız bu kitapta, iyi okumalar.
Çok akıcı ve ilgi çekici bir kitaptı. Her sayfayı merakla çevirdim, zevkle okudum. Kitabın, olayların ürküten detaylarıyla harmanlanmış eğlenceli ve öğretici dili onu sıkıcı bir inceleme olmaktan çıkarıyor.
Bilimsel gelişmelerin ve temel insan haklarının önemini gösteren olaylara çokça yer veren yazar, son sayfalarda ise liyakatin ne denli hayati olduğunu masum olduğu hâlde mahkum olan ve idam edilen insanlarla bir kez daha gözler önüne seriyor. Çocukların tanık sandalyesindeki sözlerine itibar etmenin bedelinin ağır olduğunu, kedilerin bile tanıklık yapabileceğini okuyoruz.
Kurtlar Vadisi'ndeki Halo karakterinin 'Müthiş Türk' diye tanınan uluslararası uyuşturucu kaçakçısı Halil Havar'dan ilham alındığı, Kongo Cumhuriyeti'nin 11 kez isim değiştirerek tarihe geçtiği gibi farklı alanlardan enteresan bilgiler de var kitapta.
Sevil Atasoy'u bir çoğumuz gibi Kanıt dizisindeki rolünden tanıyorum, tıpkı dizideki gibi ilginç bilgiler paylaşıyor. Parafiliden asfiksiye, adermotoglifiyadan seminal sıvıya kadar birçok bilimsel kavramı öğreniyorsunuz, teknik bilgiler okuyucuyu sıkmadan verilmiş. Dizinin birkaç bölümünün esin kaynağı olan cinayet ve olayları da anlatmış yazar.
Baştan sona tatmin edici bir kitaptı, yazarın iki kitabını daha aldım, onları da keyifle okuyacağımı düşünüyorum.
Francesco Petrarca'nın kitapta geçen iki dizesiyle bitireyim:
'eğer bu ölümse, ölümden korkmamalı.
güzel yüzünde, ölüm bile güzeldi'
Bu ikinci okuyuşumdu ancak ilk okuduğumdaki kadar heyecan ve zevkle okudum. Atsız'ın basit yapılı, anlaşılır ama derin cümleleri karmaşaya meydan vermeden de okurun düşünmeye sevk edilebileceğinin bir göstergesi.
Selim Pusat'ın meyus hayatını anlatan romanın masalsı yanı bana ayrı bir haz verdi. Üstelik kurulan Büyük Mahkeme oldukça orijinal ve anlamlıydı.
Ayşe hocanın acısını yüreğimde hissettiğimden de bahsetmeden geçemeyeceğim, ne acıdır ki Selim Pusat vefasız, nankör ve alçak bir adam.
Bunun dışında kitapta yer alan iki şiir de, daha önce defalarca okumuş ve ezberlemiş olmama rağmen her okuyuşumda beni etkilemeye devam ediyor. Böyle tat aldığım çok az kitap okudum, keşke Atsız daha çok roman yazsaydı da onu daha çok okuyabilseydik. Ne denilir ki, ruhu şad olsun.
