Eşlerden birinin ölümünden sonra ilgililer tarafından mutlak butlan davası açılmamışsa, sağ kalan eş evliliğin kurulması anında iyi niyetli sayılır.
Sen mesleğini ve efkârını hak bildiğin vakit, "Mesleğim haktır veya daha güzeldir" demeye hakkın var. Fakat "Yalnız hak benim mesleğimdir" demeye hakkın yoktur. Sırrınca, insafsız nazarın ve düşkün fikrin hakem olamaz, başkasının mesleğini butlan ile mahkûm edemez.
Reklam
İSLAMCI GENÇLİĞİN EL KİTABI: Kadir Mısıroğlu -Müellif:Hayat,Allah'ın,kullarına âhireti kazanmak için bahşettiği bir mühlettir.Dünyevi nimetler,bu gâyenin gerçekleşmesi için birer vesile ve vâsıtadan ibârettir.Hiçbir vâsıtayı gâye mevkiine yükseltmeden yaşamaya çalış. -Müellif:Hayatta şu üç seçimi dikkatli yapmalısın.Bunlar;iş,eş ve dost
Bartın ve çevresinde müstamel "badallama” tabiri vardır. Bir köy düğünü ziyafetinde, ortaya gelen bir tepsi böreğe el uzatarak koparmak isteyen bir gence ona mâni olmak üzere elli-altmış yaşlarında bir köylü "böreği badallama” dedi. Soruşturduğumda "bir şeyin bütünlüğünün bozulması", "boşa giderme” manasında istimal edildiğini anladım. Keza bir kereste veya kütüğün bir tarafına yanlışlıkla hasar verici bir darbe gelecekken "dur badallayacaksın” denilerek israf edilmesine ve boşa çıkarılmasına engel olunmak İstenmesine de şahit oldum. "Badallama” tabirinin Arapça "batale” "boşa çıkarmak” "batıl etmek” fiilinden lisanımızda bulunduğu apaçık görülüyor. Lisanımızdaki "batıl” "ibtal” "butlan” kelimeleri de bu kökten türeyerek gelmiştir. Vatanımızın her köşesinde, her bucağında böyle yüzlerce kelimeye rastlayabiliriz ki Kur'an'dan iktibas edilmiştir.
"Mill'e göre bir fikrin susturulması, susturulan insandan çok, insan ırkına, yaşayan nesle olduğu kadar yaşayacak nesillere de zararlı bir 'haydutluk'tur. Çünkü, 'eğer fikir doğru ise, insanlar yanlış olanı doğru olan ile değiştirmek imkanından mahrum edilirler. Eğer yanlış ise, onlar, hemen hemen aynı derecede büyük faydayı, yani hakikatin butlan ile çarpışması neticesinde onun daha vazıh olarak anlaşılmasını ve daha canlı bir tesir yaratmasını, elden kaçırmış olurlar."
Sayfa 159 - Profil YayıncılıkKitabı okudu
Bir siperden sözediyorum. İlk soru şu: Acaba bu siperin bir yakasında Müslümanlar, karşı yakasında ise gayri müslimler mi yer alıyor? Elbette böyle bir durum ideal, ama ne yazık ki gerçek değil. Ne yazık ki siperin iki yakasında da Müslümanlar var. Bazıları dünya sisteminin işletilmesinden ve bu işletiliş içinde bir çok Müslümanın mağdur olmasından büyük bir rahatsızlık duymuyor. Dünya sisteminin gerçek dinamiklerinin neler olduğundan habersiz. Belki bir “dünya sistemi” olduğunu bile umarsamıyor. Kendi bilgisizliğinin nelere mal olduğunu ya bilmiyor veya bilmez görünmenin işine geldi­ğini düşünüyor. Bazı Müslümanlar ise işleyen dünya sisteminin hem bütün Müslümanları ezdiğinin farkında, hem de ezilenler arasında henüz Müslümanlıkla şereflenmemiş kimselerin de bulunduğunu anlamış. Demek ki siperin her iki yakasında gayri müslimler de var. Dünya sistemi ve onun işleyişi sözkonusu olduğunda müslim ve gayri müslim ayırımı tek belirleyici unsur değil. Yukarıda da belirttiğim gibi ideal durum siperin bir yanında yalnızca Müslümanların, karşıda ise gayri müslimlerin bulunmasıdır. Yani hakkı, hakikati savunanlar sadece Müslümanlar olmalı ve Müslümanların düşmanı olarak sadece butlan içinde kalanlar, zulme yardakçılık edenler, cehaleti makbul sayanlar kalmalı. Durum bu değil ve durumun bu olması için birşeyler yapılmalıdır.
Reklam
58 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.