İslam davası, bugünlere güzel kadınların yaptıkları büyük fedakarlıklar ile yetiştirdikleri güzel adamlarla ulaştı. Tıpkı İslam'ın beşinci halifesi kabul edilen, adaleti dilden dile dolaşan, döneminde zekat verecek fakir bulunamayan Ömer bin Abdülaziz ra gibi.
O, güzel insanın geçmişinde de yine güzal bir kadın vardı. Şöyle ki Hz. Ömer bin Hattap (r.a.) hilafeti döneminde, bir gün sabaha karşı Medine sokaklarında dolaşırken evin birinden bir anne ile kızının tartışmalarını duyar. Halife kapılarının önünde durur ve dinler. Annesi, kızına: "Şu süte biraz su karıştır." der. Kız, annesine: "Mü'minlerin emiri süte su karıştırmayı yasakladı." diye cevap verir. Annesi: "O şimdi nereden duyacak?" deyince kızı: "Görünüşte ona itaat edip arkasından ona isyan mı edelim? Ömer'in kendisi görmese de onun Rabbi görüyor." der. Hz. Ömer, bu olayın ardından evine döner ve oğluna “Ben yaşlandım, evlenecek gücüm yok ancak felanca evde bir kız var; o doğuracak (güzel evlat yetiştirecek, anne olacak) güzel bir kadın, onunla evlen." der. İşte bu evlilikten Ömer Bin Abdülaziz'in annesi Ümmü Asım doğar.
Bugün gelecek nesli yetiştirecek süte su katmayan, İslam'ı olduğu gibi yaşayan ve yavrularının kulaklarına fısıldayan annelere ihtiyacımız var, hem de çok acil.