_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir.
_Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
Doğu'nun Limanları
Aşk, dostluk, savaş ve tarihin bir araya gelmesiyle harmanlanmış bir eser. Okurlar kitabın kapağını açtığı an büyük bir maceranın içine sürüklenmekle kalmayacak aynı zamanda geçmiş ve gelecek ile yüzleşecek. Geçmişin anıları ile geleceğin belirtisini bütünleştireceğimiz, geçmişten kopmayıp geleceği gönül gözüyle göreceğimiz bir kitap...
Kitapta geçen duygu yoğunluğu, karakterlerin bulunmuş olduğu durumların cümlelere dökülmesi bir nevi duygular ve cümlelerin birbirine ayna oluşu söz konusu...
Kitapta geçen olay örgüsü ve mekanlar arasındaki geçiş o kadar hızlı ki, bazen anlamakta zorlandım. Bazı sayfaları tekrar tekrar okumak zorunda kaldım. Dili sade ve akıcı, ama olay örgüsü biraz karışık geldi. Buna rağmen heyecanımı kaybetmeden okuduğum bir kitap.
Tarihin izlerini bir çocuğun omuzlarında görebiliyorum, daha doğrusu bu izleri onun omuzlarına yüklemek isteyen bir babayı, ona ne olmak istediğini, ne yapmak istediğini sormayan ve onun adına hayal kuran bir baba, oğlunun bir devrimci olmasını isteyen beklentileri yüksek bir baba. Ama kendi hedefleri ve hayalleri olan bir çocuğun doktor olma isteği, Direnişçi olmak istemezken, bir direnişçinin doğuşu söz konusu...
Bazen insan yanlış gibi gözüken doğrularının peşinden gitmeyi bilmeli. Bize yanlış gibi görünenin arkasındaki sır perdesini aralayabilirsek, o zaman gerçeğe ulaşabiliriz. Neden iki farklı ırka mensup insanlar arkadaş olmasın ki? Bu gayet doğal olmalı, kınanmamalı. Şu an bile bu konu hakkında görüş ayrılığı var. Bazen bu ayrılığa isyan etmeli, tıpkı kitaptaki karakter gibi.
Doğunun LimanlarıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 199832,5bin okunma
Cumhuriyetin doğuşu
“ Kazım Karabekir Paşa, doğu cephesindeyken savaşta öksüz ve yetim kalmış Türk ve Ermeni çocuklara sahip çıkmıştı. Gürbüz Çocuklar Ordusu Teşkilatı’nı kurup, sahipsiz çocukları açlık ve sefaletten kurtararak meslek sahibi olmalarını sağlamıştı. Bu yüzden kendisine “ Yetimler Babası” denilmişti.
Yunanistan ise Kuzey Ege’ de
Klasik bir teze göre, Batı’da gerçekleşen devrim ile mukayese edilebilir bir bilimsel devrim, birçok bakımdan asırlar boyunca hayli üstün olmasına rağmen Çin düşüncesinde usta asla eleştirilemediğinden, asla tartışmaya konu edilemediğinden, Çin uygarlığında gerçekleşmemiştir. Çin düşüncesi zenginleşerek ve derinleşerek gelişmiştir, entelektüel otoritenin sorgulanması yoluyla değil. Bu bana makul bir hipotez gibi geliyor; büyük Çin uygarlığının, Cizvitler gelip de onlara açıklamadan önce Arz’ın yuvarlak olduğunu kavramayı başaramamış olmasına (bu inanılmaz duruma) yönelik başka bir açıklama bulamıyorum. Belki de Çin’de asla Anaksimandros ayarında biri çıkmadığından. Zaten çıksaydı da muhtemelen imparator onun kellesini vurdururdu.
İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'nin savaşın dışında kalması büyük bir başarıdır. Memleketi uçuruma götürecek, ne Doğu'nun ne de Batı'nın aldırış edeceği bir seyirden böylelikle kurtulmuşuzdur.
Doğudaki Yunanlar, Yakın Doğu ile bağlantılarını kullanarak entelektüel ve spiritüel hayatın temel problemlerine yanıtlar arıyorlardı. Bu sebeple felsefenin doğuşu ve müspet ilimler Yunan ana karasında değil, Anadolu'nun Batı kıyısındaki Yunan şehirlerinde ortaya çıktı. Bu dönemde ana kara, oryantalize (doğululaşma) sürecinin gerisinde kalmış; ve yerel Yunan bileşenlerini kullanarak kendi sosyal yapısını sağlama almak ile entelektüel yaşamını geliştirmeyi amaçlamıştır.
M.Ö. 7. yüzyılın ortalarından sonra, Yakın Doğu ve özellikle yeni yeni keşfedilmiş Mısır, İyonya Yunanları için yeni bir bilgelik ve tecrübe kapısı hâline geldi. Miletli Thales, bir tüccar olarak çokça gezdi, Mısır'ı ziyaret ederek çeşitli alanlarda geniş bir temel edindi. Dünyanın ve cennetin haritasını çizen bir başka Miletli Anaksimander ise büyük ihtimâlle Babil gibi büyük bir merkezde, Yakın Doğu halklarının antik astronomi ilmini çalıştı.
İyonyalı doğa felsefecileri Yakın Doğu topraklarından hayli etkilenmiş, keza inanılmaz kısa bir sürede bilimsel araştırma metotlarını keşfedebilmişler, böylece tamamen farklı bir seviyede -Batı ruhunun temellerinin de üzerine kurulabileceği- bir entelektüel aktiviteyi başlatabilmişlerdir.
Sayfa 207 - THE ART OF GREECE Its Origins in the Mediterranean and Near EastKitabı okudu
( Nuh’un büyükbabası Enok )
_Meleklerin Düşüşü ve Masonluk_
_İnsanoğulları çoğalınca, güzel ve alımlı kızları oldu. Melekler, göklerin çocukları onları görüp şehvet hissettiler. Birbirlerine dediler ki: “Gelin insanların arasından kendimize eşler seçelim ve onlardan çocuklarımız olsun.” Liderleri Semyaza onlara dedi ki: “büyük bir günahın cezasını
Umberto Eco
Umberto Eco bu kitabında Helenistik felsefenin doğusu ve batısı arasında bir sentez oluşturduğunu belirtmektedir. Eco, kitabında Helenistik dönem felsefesinin Doğu ve Batı arasında köprü görevi gördüğünü vurgulamaktadır. Bu sentez, Doğu ve Batı felsefelerinin birbirleriyle etkileşim halinde olduğunu ve yeni felsefi akımların
_Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğumu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum. Chuang Tzu
_Mükemmel bir insanın zihni ayna gibidir. Hiçbir şeyi kavramaz ve hiçbir şeyi ummaz. Böylece mükemmel insan hayatın içinde hiçbir çaba harcamadan hareket eder.
******
_Kalpteki incelik sevgi yaratır; sözlerdeki incelik güven
Avustralya Tatarların daha geç dönemlerde, bilhassa Doğu Türkistan (Şingcang Uygur Özer Bölgesi, ÇHC)'dan, göç ettikleri bir ada olmuştur. Dünya'nın yüzölçümü ile kıyaslandığında 6. büyük ülkesidir. Okyanusya kıtasındaki bu ülke 7.741.220 km2 olmasına rağmen ülkenin genelde doğu ve güney doğusu yaşamaya müsait olduğundan nüfusu ancak 23