‘’Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.’’
Bazı kitaplar vardır, giriş cümlesiyle bile hemen içine çeker sizi. Gözleriniz denizin o sonsuz, huzur dolu maviliğini seyreder gibi büyük bir hevesle ilk cümleyle buluşur. Ruhunuza, acınıza, yaranıza hitap ederse ‘’Beni oku’’, ‘’Ben okunmayı hak
İçinde 12 hikâyenin yer aldığı bir polisiye. Anlatımı başarılı, kurgular güzel, okurken sıkmıyor. Ben zevk aldığımı söyleyebilirim. Serinin ilk kitabı, diğer 4 kitabını da okuyacağım.
-SPOILER İÇERİR-
Bohemya’da Skandal:
Watson ve Sherlock eski arkadaşlardır ama eskisi kadar görüşmemektedirler. Sherlock ve Watson bir gün yolda karşılaşırlar,
Kırmızı Caka bir Mercedes'ti. Boya yetmemiş olmalıydı ki, ön kapağında dalga dalga açıklıklar vardı. Abdullah bu arabayı getirip tuzlanmış çağla yeşili evin önüne park ettikten hemen sonra nedense ortadan kaybolduğu için, yaklaşık iki ay var ki Kırmızı Caka, başka hiçbir cart kırmızı arabaya nasip olmayan bir huzurla tatlı tatlı uyukluyordu
Merhaba arkadaşlar, cümleten iyi akşamlar, iyi bir hafta sonu dilerim.
Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi polisiye yazarlarından birini bu kitap sonrası -kendimce- mükemmel bir final ile geride bırakacağımız haberiyle üzgün bir başlangıç yapıyoruz. Şöyle ki bütün hikayelerinin toplandığı bir seri karşımıza çıkıyor şimdi ve bu eserden önce hazır
Sherlock denilince akan sular durur benim için. Onun o kıvrak zekasına ayrı hayranlık duyarım.
Polisiye’nin babası sayılan Arthur Conan Doyle, Holmes karakteri ile bakmak ve görmek arasındaki ince detayı verir okuruna. Çünkü Holmes için “Suç Detayda Saklıdır.” Bu detayı da kendisi yakalamakta başarılıdır.
Yıllarca pek çok filmi ve dizisi çekilen
Deneyin bu aşamasında Cezanne'ın yaptığı meşhur özportresinin büyük, renkli bir tıpkıbasımı tutuşturuldu elime - kırmızı yanaklı, kırmızı dudaklı, gür siyah sakallı, karanlık düşmanca bakışlı ve hasır şapkalı bir adamın kafa ve omuzları. Muhteşem bir resimdir; ama şimdi onu bir resim olarak görmüyordum. Çünkü kafa aniden bir üçüncü boyut kazandı ve önümdeki sayfada pencereden dışarıyı seyreden küçük bir cin adam gibi canlandı. Gülmeye başladım. Ve bana sebebi sorulduğunda Ne çalımlar!' dedim tekrarla. Kendini ne sanıyor bu adam?' Bu soru özelde Cezanne'a değil, genelde insan türüne soruluyordu. Ne olduklannı sanıyorlardı bu insanlar?
Biliyor musunuz ?
Bir defasında bir müzede bunun gibi bir resim görmüştüm. Tek fark, resimdeki zenci değil, Yahudi bir adamdı. Büyük dudaklar yerine, bir sıçanınki gibi kocaman bir burun çizilmişti. Bir adam değil bütün Yahudiler resmedilmişti. Tarihin en ünlü çetesi bu resimleri gazetede yayımlattı. Çeteciliği iyi bildiğinizi sanıyorsunuz, değil mi ?
Sizler amatörsünüz. Bu bahsettiğim çete, size on basar. Başta çok yoksul ve öfkeliydiler. Herkes onları küçümsedi. Sonra biri, kendileriyle gurur duymalarını sağladı. Onlara bir kimlik verip suçlayacakları birilerini gösterdi. Mahalleleri ele geçiriyorsunuz değil mi ?
O da bir şey mi ?
Onlar ülkeleri ele geçirdiler. nasıl biliyor musunuz ?
Herkesi yok ettiler. Sevmedikleri, hayatlarını zorlaştırmakla suçladıkları herkesi. Uyguladıkları yöntemlerden biri buydu. Bunun gibi resimleri gazetelerde yayımladılar. Yahudiler kocaman, uzun burunlu. Siyahlar iri, dolgun dudaklı. Yahudi ve siyahların en aşağılık insan türü olduğuna dair bilimsel kanıtlar yayımladılar. Daha çok birer hayvandılar. Bu yüzden yaşayıp yaşamamaları önemli değildi. Hatta hepsi ölse, hayat çok daha güzel olurdu. Bir soykırım işte böyle olur. Siz de böyle düşünüyorsunuz.
Latinler ya da Kamboçyalılar burada olmasa siyahlar, beyazlar ya da herhangi biri her şey çok daha güzel olurdu. Sen olmasan her şey daha güzel olur. Doğru. Her şey böyle bir resimle başlar. Bir çocuk ne olduğunu anlayamadan bir arabadan açılan bir ateşle ölür.
Özgürlük Yazarları Filminden
İçerisinde Mavi Yakut, Beş Portakal Çekirdeği, Benekli Kurdele ve Çarpık Dudaklı Adam hikayelerini barındıran bir eser. Klasik Sherlock ve olayları çözme fantazisi karşılıyor bizleri.
Aslında ben bu hikayeleri de okumuştum. Farklı bir şey var mı, daha uzunu ya da orijinali var mıdır düşüncesiyle okumaya devam ediyorum. En büyük avantajım ise PDF olarak okumak. Yoksa çoğunu okuduğum hikayelere para verip almak saçmalık olurdu. Orijinal 4 kitap ve 56 öykünün toplandığı eserleri dışında hiçbir eserine para vermeyi de gerekli görmüyorum açıkçası.
Birinin isim haklarını artık satın alıp ortalığı toparlaması lazım. 2 şurdan 1 burdan hikaye toplayıp farklı isimde basmakla yürümüyor. Belki de yürütüyorlar da biz kabullenemiyoruz. İyi okumalar..
Biliyor musunuz ?
Bir defasında bir müzede bunun gibi bir resim görmüştüm. Tek fark, resimdeki zenci değil, Yahudi bir adamdı. Büyük dudaklar yerine, bir sıçanınki gibi kocaman bir burun çizilmişti. Bir adam değil bütün Yahudiler resmedilmişti. Tarihin en ünlü çetesi bu resimleri gazetede yayımlattı. Çeteciliği iyi bildiğinizi sanıyorsunuz, değil mi ?
Sizler amatörsünüz. Bu bahsettiğim çete, size on basar. Başta çok yoksul ve öfkeliydiler. Herkes onları küçümsedi. Sonra biri, kendileriyle gurur duymalarını sağladı. Onlara bir kimlik verip suçlayacakları birilerini gösterdi. Mahalleleri ele geçiriyorsunuz değil mi ?
O da bir şey mi ?
Onlar ülkeleri ele geçirdiler. nasıl biliyor musunuz ?
Herkesi yok ettiler. Sevmedikleri, hayatlarını zorlaştırmakla suçladıkları herkesi. Uyguladıkları yöntemlerden biri buydu. Bunun gibi resimleri gazetelerde yayımladılar. Yahudiler kocaman, uzun burunlu. Siyahlar iri, dolgun dudaklı. Yahudi ve siyahların en aşağılık insan türü olduğuna dair bilimsel kanıtlar yayımladılar. Daha çok birer hayvandılar. Bu yüzden yaşayıp yaşamamaları önemli değildi. Hatta hepsi ölse, hayat çok daha güzel olurdu. Bir soykırım işte böyle olur. Siz de böyle düşünüyorsunuz.
Latinler ya da Kamboçyalılar burada olmasa siyahlar, beyazlar ya da herhangi biri her şey çok daha güzel olurdu. Sen olmasan her şey daha güzel olur. Doğru. Her şey böyle bir resimle başlar. Bir çocuk ne olduğunu anlayamadan bir arabadan açılan bir ateşle ölür.
Özgürlük Yazarları Filmi'nden