Hata başarıya giden yolda bir basamaktır.
Hatalara ve başarısızlıklara takılıp kalmamak, her bir hatayı bir öğrenme fırsatına dönüştürmek gerekir.
Böyle bir tavır içinde olursan, başarı senin kapını sürekli çalar.
Ancak şans dediğimiz şey aydınlanma gibidir. Sen hazır olduğunda kapını çalar. Hatta kapını çalsa bile sen evde yoksan içeri buyur edemezsin. Onu aramak için kendinden ne kadar uzaklaşırsan vurulan kapı sesini duyma ihtimalin o kadar azalır. Aramayı bırak, kendine dön. Kendini geliştir. İçsel olarak kendini tamamlamadığın sürece aydınlanma olmayacak. Bu senin en büyük şansın.
Anneannem derdi ki...
Her evin ışığı dışardan parlar kızım.
Çekilir kalın perdeler güneş battımı.
Et mi kaynar o evde, dert mi bilemezsin.
Sükût eder alem-i mahlukat.
Herkes kendi derdine düşmüş.
Sanırsın kıyamet kopmuş.
Yanındaki bir tas çorbaya muhtaçmış,
Bihaber gezer ademoğlu.
Sorsan herkes meşgul,
Sorsan herkes haklı.
Dünya gailesinden vakit kalmamış,
Ahiret tarlasına tohum atmaya.
Sanırsın hep diri kalacaklar,
Sanırsın hiç düşmeyecekler takattan.
Bilmezler ki, gün gibi geçer ömür,
Çalar kapını tez elden sonbahar.
Dönersin bir kuru yaprağa da,
Fayda etmez ahlar vahlar...
İnan Durak Taş 🌿
Kitabı tavsiye ederim. sade ve akıcı bir dille yazılmış. İbret alınması gereken bir hikayesi var. Seri bir şekilde okunabilen bir kitap.Her şey güzel giderken başına öyle şeyler gelir ki "yandım" "bittim "der düşersin.
İşte o an içindeki iyilikle beslenen çocuk çıkar gelir ve kapını çalar "kalk " der "kalk"....
- 1.
Açılmış sarmaşık gülleri
Kokularıyla baygın
En görkemli saatinde yıldız alacasının
Gizli bir yılan gibi yuvalanmış
İçimde keder
Uzak bir telefonda ağlayan
Her şey güzel giderken başına öyle şeyler gelir ki "Yandım!" dersin, "Bittim!" der ve düşersin.
İşte o an, içindeki iyilikle beslenen çocuk çıkar gelir ve kapını çalar.
"Kalk!" der, "Kalk!"
Tutar elinden, karanlığı yırtar ve seni güzel günlere götürür.
Korku nedir bilmez iyilik.
Aydınlık, karanlıktan korkar mı hiç?
Kötü günler ile karşılaştığında kimseye ihtiyaç duyma,
Önce Allah, sonra içindeki iyi niyetten başka!
Niyetin ne kadar iyiyse, Allah o kadar seninle.
Nasibin ise niyetinde gizli....
Alsa da elinden yoğunu varını, döner dolaşır geri verir sana hakkını!
Olmaz deme asla!
Olur!
Unutma ki Allah isteyince, kuşlar filleri yener azizim...
Ve Güç Sende Olsun
Yapılması gerekenleri yapmadığın zamanlar
Bulman gereken insanları bulmadığın zamanlar
Sana verilen nimetleri paylaşmadığın zamanlar
İmtihanın en büyüğü kapını çalar
Her insanın bir hayat mücadelesi var
Mutluluğun onları anlayabildiğin kadar
Sadece senin doğruların yok
Allah herkesin Allah'ı
Bir insan kimsenin
yalnızlık
hızla alçalan bulutlar
karanlık bir ağırlık
hava ağır toprak ağır yaprak ağır
su tozları yağıyor üstümüze
özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
eflâtuna çalar puslu lâcivert
bir sis kuşattı ormanı
Sana koşulsuz sunduğum aşk, ona ihanet etmen anlamına gelmiyor. Ki ihanet bir insanlık suçudur bana göre. Ve ihanet, intikamın yan komşusudur; bir gün mutlaka kapını çalar
Gözlerinde aradım bendimi,
Sokaklarda arıyorum bedenini.
Gülüşünü görüyorum uzaklardan,
Gözlerini görüyorum yakınlardan.
Saatler geçiyor istemsizce,
Günüm geçiyor nedensizce.
Seni bekler bu yar kaç gecedir.
Bekliyor kapında kaç nedendir.
Düşünür dururum yarınlara,
Kalemimle anlatırım seni onlara.
Değişir mi bu dünyanın kaderi
Kapını çalar bekler ardında gülleri.
Aşk mıdır, onu düşündüren?
Yalnızlık mıdır onu hissettiren?
Göz yaşlarım dolar kenarda,
Beni bir görse, elimi tutsada.
Kalır mı onca dert keder,
Geçer gider dünler bugünler.
Anlatınca anladım sebebini,
Kendimi hatırladım, nedenini.
Bu sözlerim benim yarınım,
Şimdi dizinin yanıdır benim tahtım.
Ölüm diye bir gerçek var ve biz o yokmuşçasına birbirimizi kırıyoruz, yaralıyoruz belki gerçekleşecek ölümden sonra bile bize birbirimize zarar verecek hatalar yapıyoruz. Dilimiz, elimiz, aklımız en önemlisi de kalbimizi hapis olmuş bu dünyaya hiç bitmeyecek bir rüyadaymışız gibi yaşamaya devam ediyoruz. Öyle olmuyor maalesef gün geliyor gitmez, ölmez dediğimiz tüm sevdiklerimiz ölüyor ve biz sadece arkasından ya söylediklerimiz için ya da söyleyemediklerimiz için pişmanlıkla bakıyoruz. Her ölüm yaklaştığında bir daha yapamayacağız diyip tekrar tekrar aynı hataya düşüyoruz. Böyle olmamalı tamamen çıkarmalıyız hayatımızda birbirimizi üzmeyi. Tamam Polyanna gibi dolaşamayız etrafta ama çok daha dikkat etmeliyiz. Ölüm bu gelmez dediğin anda kapını çalar her şey için çok geç olur.