Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Herkes neden kitap yazmamalı? youtu.be/q-_bzyWLIGI Geçen gün herkesin kitap yazma özgürlüğü olmalı diyen birine şiddetle karşı çıktım. Hayır abi, herkes kitap yazmamalı. Survivor yarışmacıları, çay fetişistleri, ruh tacirleri kitap yazmamalı. Kitaplar herkes yazmasın diye varlar
Şimdi diyorum, Şimdi… Bir deniz denizde vapur, Gökyüzünde martı, Semaverde çay olmalı, Bir de çaya yaren… (CEMAL SÜREYA)
Reklam
♡♡♡♡ O zamanların elit ve şımarık çocuğu ben, birisini gördüm pazarda... Gerçekten ve gerçekten o dilenci degildi, çalışamayacak kadar fiziken mağdurdu. "Acaba birileri bir iki lokmalık birşeyler verirde, çocuklarıma götürebilirmiyim" ümidi ile yanaştığı tezgahlarda pazarcıların gözlerine bakıyor, yüz bulamayınca sanki içi ağlar gibi
Şâire sormuşlar; Yüz mü güzel olmali huy mu..?? Şâir cevap vermiş: Çayı güzel olmalı çay önemli. Biri de demiş ki ahlâkı güzel olsun, çayı ben demlerim...
Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm.
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş
Perdeleri çiçekli olan bir evimiz olsun diyorum. Gülme öyle. Bir tek kadının hayalleri mi olur sanıyorsun. Nerde kalmıştık? Doğru… Perdeleri çiçekli olacak… Senin de çiçekli elbisen olmalı bol bol. Sana çok yakışacak biliyorum. Sende gül bahçesinin içindeki en güzel gül gibi olacaksın eminim. Evimiz diyorum. Ağaçlık bir alana baksın. Kuşların gökte uçuşunu rahatça görebilelim. Sen pencereden dışarı bakmak istediğinde bende belinden sarılıp sana eşlik edeyim. Eşya mı? Az eşya iyidir sevgilim. Ferah ferah olsun evimiz. Hem ben eşyaları değil seni görmek isterim. Sonra küçük bir ön bahçesi olsun. Şöyle ormana nazır… Hani şu salıncak gibi sallanan koltuk gibi şeyler var ya. Amaan neydi onun adı… Neyse sen anladın di mi? İşte bir de ondan olsun. Oturalım birlikte. Sen omzuma yaslan. Bir elimde de çay. Çay mı ne alaka? Çaysız olmaz be güzelim. Saatlerce oturalım öyle. Uyuruz belki de. Sen olduktan sonra her yer pamuktandır bana… Hatta dibimizde de göl olsun bir tane. Şöyle içinde rengarenk balıkları olan. O kadar parayı nerden mi bulcaz? Hayaller de paralı değil ya sevgilim.
Reklam
SÜPÜRGE SESİ
Penceremden, vuslata ermek için karı bekleyen Köse Dağı seyrediyorum. Hüzünlü. Nasıl olmasın ki, aralık ayında bile güneş bağrını yakarken. Üzerinde uçuşan kuşlar ise mutlu ama bir o kadar da şaşkınlar. Dağın ardına geçip geçmemekte tereddüt yaşıyorlar. Farkındalar, doğa ananın yüreğinde ters giden bir şeyler var. Gözlerim kanatlanıp dağı
Sadece öptüm
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş
Gün
Felsefe finalinden çıktım, o halde varım. Merdivenleri ikişer ikişer çıktım. Dışarıdayım. İçimde garip bir neşe mevcut. Halbuki felsefeyle az biraz da olsa haşır neşir olmamdan mütevellit buhranlar geçiriyor olmam gerekmez miydi? Gerekmezdi. Hem havanın serinleten soğukluğu olası buhranın harını dindirecek yumuşaklıkta. Belki de bu sebeptendir
Eller
Ben bir pasifistim. Anarşist değil, liberteryen pasifistim. Bu seçtiğim varoluş fikrimi siz değerli okur dostlarımla paylaştığım, paylaşabildiğim için de mutluyum. Stefan Zweig gibi düşünürüm bu konuda. Stefan Zweig, Yahudi olmasına karşın, tıpkı Kafka gibi Siyonizm’in açık bir destekçisi olmamıştır. Her insan doğduğunda birtakım kimliklerle
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.