Yaptıklarımızı ortaya koymalı, düşünüp idrak etmeliyiz. Oturalım da dünyanın dört bir yanından gelerek burada toplanmış, aynı aşk ve aynı imanla yoğrulmuş olan fikirdaşlarımızla, dert ortaklarımızla, yoldaşlarımızla, dert, acı, ihtiyaç, sıkıntı, güçlük ve ülkülerimizi orta yere serip konuşalım. Müslüman ülkelerin bilginleri, dünyanın bütün kıtalarından gelmiş sorumlu aydınlar, ülkelerinde sömürü, zulüm, fakirlik, cehalet, hurafe, nifak ve fesatla mücadele halinde olan müslüman mücahidler birbirleriyle tanışmalı, söyleşmeli, birbirlerinden yardım istemelidirler. Dünya müslümanları kendi çağlarındaki İslam dünyasını ve İslam'ı incelemeli, süper güçlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin tehlike, tuzak, komplo ve düşmanlıklarım ortaya koymalı, çözüm yolu aramalıdırlar. "Ümmet''! tehdid eden, bölücü, tefrika çıkarıcı çabalarla, kör taassuplarla, kara yoğun propaganda dalgalarıyla, cehaletperver hurafeciliklerle, kinci tohumlamalarla, fırkacı ruhla, bidatçilikle, sapma eğilimleriyle, mezhepçilikle, kültür-zedelikle, kısaca yüzlerce hastalıkla, ortak bir evrensel mücadele planı ortaya koymalıdırlar...
Sayfa 162 - Şura(epub)Kitabı okudu
Zulmün birbirinden hiç de geri kalmayan üç şerir başı vardır:
1. Yönetimde despotizm, 2. Emperyalizm (sömürü ve istila), 3. Cehalet (akıl ve ilim düşmanlığı).
Sayfa 16 - Yeni Boyut YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Cehalet olmayacak artık.
''O özlenen gün gelecek, mutlak gelecek!'' diyordu. ''İnsanlar birbirlerine şevkatle yaklaşacak. '' Herkes birbirinin değerini anlayacak ve takdir edecek. Uyum içinde konuşup anlaşacaklar. Karşıt görüşte olanlar bile (emperyalistler ve işbirlikçiler hariç) birbirleriyle yumuşak ve uyumlu ses tonlarıyla tartışacak. Bu tartışmalar, daha iyiyi ve güzeli bulmak adına yapılacak. Kavga gürültü olmayacak. Önce insan kendi içinde kendisiyle barışık olacak. Mutlu olacak. Kendisini beğenecek, sevecek. Sonra mutlu bireylerden oluşan mutlu bir toplum çıkacak ortaya. Sömürü olmayacak. Zulüm olmayacak. Hapishaneler müze ve kütüphaneye dönüştürülecek. Dünyanın hiç bir yerinde, açlık, hastalık ve savaşlar olmayacak. Cehalet olmayacak. Olmayacak artık!'' diyordu.
Sayfa 93 - Ozan YayıncılıkKitabı okudu
Görüldüğü gibi Osmanlı adalet sistemi, zengin bir saray ağasınin ömrünü uzatmak için başka birisinin hayatından yedi yılı ona aktarmaya bile kalkışmıştır. Bu işe tanıklar huzurunda tutanak düzenleyerek resmi bir biçim bile verebilmektedir. Bu tür akıl almaz işlemleri onaylayan kadılar da kendilerini şeriata dayanmış gibi göstermişlerdir. Bu yolla şeriat dedikleri İslam hukukunu kullanarak maddi çıkar sağlamışlardır. Bu cehalet ortamında, dinin bu kadar istismar edildiği ve yozlaştırıldığı koşullarda Osmanlı Devleti'nin ayakta kalabilmesi ise askeri gücün halkı baskı altında tutmasıyla mümkün olabilmiştir. Bu baskı ve acımasız soygun yüzünden Anadolu yoksullaşmış ve bu topraklarda görülen uygarlık pırıltısı da sönüp gitmiştir. Osmanlı'nın ilkel sömürü sistemi, Mustafa Kemal'in ortaya çıkıp bu çağdışı düzene son vermesine kadar sürmüştür.
Bizimle birlikte yürümeli ve Değiştirmelisiniz Dünyanın yasasını ve Ana yasayı. Her şey değişecektir; Dünya ve insanlık, İnsanların sınıflar ayrılmasından doğan düzensizlik Sömürü ve cehalet.
Sayfa 194
Dünyanın durumu
özetle dünyanın durumu budur: Adaletsizlik, sömürü, umursamazlık ve cehalet...
Reklam
35 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.