"...hiçbir şey bilmesek de olur, diye düşünüyor.Anlamasak da olur. Oysa ne çok insan anladığını düşünmüştür. Evreni mesela anladığını düşünmüştür, Okumuştur ve anlamıştır. Sonra da şapşal bir öğrenci gibi ezberlemek için evin içinde dolanarak yüksek sesle tekrar etmiştir:“Bir zamanlar her şey birdi. Tekillik sonsuzluk demekti. Her şey sonsuz küçüklükte ve sonsuz yoğunlukta tek bir noktaydı sonra büyük bir patlama oldu. Büyük bir patlama oldu ve milyarlarca galaksiyi, o galaksilerdeki milyarlarca yıldızı meydana getiren madde etrafa saçıldı.”Yıkayalım mı abi?” diye soruyor berber.Her şey etrafa saçıldı, diye düşünüyor Cemil. Bu fazlalık ondan. Her şey etrafa saçıldı, sonra birbiriyle çarpıştı, birleşti; soğudu, ısındı, tekrar parçalanıp ayrıldı. Birbirlerini çekti, itti, birbirlerinin etrafında döndü. Kelimeler ve uykular.Erkekler ve kadınlar. Anladım. Anlıyorum, diye düşünüyor Cemil, her şeyin birbirinin içine bu kadar geçmesi, bu karmaşa, bu hareket, geçmişin ve geleceğin karışıp karışıp ayrılması, anların etrafa savrulması ve zihnin durmaması durmaması hiç durmaması, anlıyorum, diye düşünüyor berberden çıkarken Cemil"
Yıllardır görüşmüyorduk, ama bunda bir sitem yoktu. Kaçınılmaz bir kopuştu bu. Baştan kabullenilmiş bir kopuş. Yaşlanmış, yıpranmış, bitirimliğini yitirmiş, söz geçiremediği kızının karşısında yenilgiyi kabullenmiş bir abi vardı karşımda. Birçok şey gibi o da bitmişti.
Arkadaşlar lütfen bir hevesle alıp bakamayacağınız canlıları sahiplenmeyin. Bu sabah çarşıda Tophane'nin haracını yemiş Cemil Abi önünde kahverengi paspas gibi bir süs köpeğini gezdiriyordu göz göze gelince de evlat işte deyip gülüp geçiştirdi. Lütfen 😁😁