Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
(..) demokrat, sivil, özgürlükçü Batı aynı zamanda nasıl bu kadar ırkçı olabiliyor? Yani Batı neden neredeyse genetik olarak ırkçı? Bu sorunun cevabı sadece marjinal bazı gruplara hasredilemez. Cevap, Batılı devlet ve toplum sisteminin oturduğu, merhameti, şefkati, muhabbeti yok eden, insanı robot haline getiren, ruhsuz ve tanrısız felsefesinde yatar. İnsanı "ben”e indirgeyen bu bakış elbette bencil olacaktır. Bencil olan için ise sadece kendi çıkarı ve varlığı önemlidir. Diğeri, öteki aleyhine, onu yok etmek pahasına her şeyi meşru gösteren bu felsefedir. Mevlâ’yı hakkıyla bilmedikçe bu seküler bakış sadece düşmanlık ve yıkım oluşturur. Bu temel felsefe sadece kapitalist değil, sosyalist Batı için de geçerlidir. O yüzden liberal olanı da, sosyal demokrat olanı da, liberter olanı da, muhafazakâr olanı da ırkçılığa meyyaldir.
Sayfa 35 - Mostar Yayınları
Kalaylı alim Ye Lui Tchou Tsai Cengiz Han’ın dikkatini çeken bu genç Kataylı kadar, çok az kişi hayatında, bu derece güç bir rolü oynamak mecburiyetinde kalmıştır. Çin filozofları içinde birinci olmakla beraber, ordu nereye gittiyse o da gitti ve Moğollar felsefe, yıldız ilmi ve tıp tahsil eden bu gencin ağır mesaisini kolaylaştırmadılar.
Reklam
Memleket Bilgisi
En ilerlemiş mesleklerimizde bile tercümecilik büyük bir marifet halini almıştır. Hatta muhtelif zümreler içinde iyi tercüme yapabilen ve bunları fazla miktarda bastırıp satabilenler de meslekte ve hatta memlekette büyük insanlardan olur. Bu yol yanlış bir yol değildir. Şüphesiz cehilden ilme ve yokluktan varlığa giderken bizim de bu herkesin
Her şeyi kabul etmeye hazır olan insanların yoludur bu. Nedense çoğunluk kendini korumak adına, kendiyle dış dünya arasına yüzlerce kapı, oda ve bölme inşa etmiştir. Ne kadar egolu ve bencil gözükseler de, aslında kendi kendilerini sistemin dışına atmış durumdalar. O kadar az insana açıklardır ki, bu haliyle! ozisyon dünyana ndine ve nde onu üşünce durum şanslarını, fırsatlarla buluşma ihtimallerini düşürür. Bu şekilde az insandan ve az mekândan çok şey beklerler, onlara daha çok bağımlı olurlar. Sorsan kimsenin vakti yok. Gerçek ten mi? Yoksa yaptığın şeyleri bu kadar abartan sen olmayasın? Yaptıkların dışındaki her şeyi bu kadar küçük görmek egoyla alakalı olmasın? Fayda göremediğin her şeyden bu kadar hızlı kaçmak niye? İnsan neden sadece çıkarı olduklarına karşı bu kadar açık? Cevap belli: güven. Evet, güven önemli. Biliyorum çok fazla deneyimle güvenmemeyi öğreniyoruz. Ama üstesinden gelmeli, daha açık ilişkiler yaşamalıyız. Kapıları kapatmadan; yüreğimizi, kalbimizi açıp iletişim kurmalıyız. Sevincin, neşenin nereden geldiği belli olmaz. Bazen yeni tanıdığımız birinin mimiklerinde, bir kelamında gizlidir. Hep aynı insanlarla neşeli olamayız. Onların yanında, sık sık değişen konulara ihtiyaç duyarız. Bize zarar verecek insanlar olacaktır. İçgörü kazanmak, sezgilerimizi güçlendirmek önemlidir. Güzel bir söz vardır; sevinç karanlıkta yeşermez, gün ışığında ve başkasının tesadüf etmesinde yeşerir. Açık bir yürekle, açık bir ilişkiyle, samimiyetle, güvenle tanışın, dinleyin, izin verin, gözlemleyin. Neyin nereye saklandığını bilemeyiz.
_Tanrıları, tıpkı insanlar gibi sevgi ve nefretle harekete geçen, armağan ve kurbanlarla etkilenen duygulu ve zeki varlıklar diye biliriz. İşte, dinin kökeni budur. Dolayısıyla, puta tapıcılığın ya da çoktanrıcılığın da kökeni budur. Tanrısal varlıkları yetkinliğin en son sınırlarına değin yücelte yücelte, sonunda birlik ve sonsuzluk, yalınlık ve
Geri14
45 öğeden 41 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.