Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şems-i Tebrizi'ye sormuşlar; 'madem kader var, nedendir bu çaba?' "Kader yolun tamamını degil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir lakin tum dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir." diye cevap vermiş.
Saramago tarzı :)
Anlatıcının, boş oy kullanmaya karar vermiş bu şehrin bu hiç görülmemiş hikayesini iyi bir sona nasıl taşıyacağından hiç bu kadar emin olmadığını ve sonuç olarak, cumhurbaşkanı ile başbakan arasındaki şiddetli laf atışmasının, mutlu sonla bitse de, onun için ekmeğin bala düşmesini görmek olduğunu itiraf etmek gibi alışılmadık bir açıkyüreklilik göstermesi hariç, bu sorulardan herhangi birine bu okuru tamamen hoşnut kılacak bir cevap bulmak güçtür. Yazarın, olmamış olsa da olabilecek olan üzerinde değil, olmuş olsa da olamayacak olan hakkında sebepsiz açıklamalarda bulunmak üzere karmaşık anlatı akışını hiç uyarısız terk etmesi başka nasıl açıklanabilir.
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
“Sevgili Bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de.
Derler ki Hz. İsa Efendimiz havarileriyle gezerken yolda çok kötü koku yayan bir köpek leşine rastlamış. "Bu leş ne kadar da pis kokuyor!" diye bağırmış havari. Hz İsa şöyle cevap vermiş: "Dişlerinin beyazlığı ne kadar güzel!". Güzelliği hayatlarımızdan kovalı çok oluyor. Sokakta ve evde, insanda ve âlemde burnumuza hep leş kokularının gelmesi bundan. Halbuki Gafûr olan Allah güzel olanı koruyan ve çirkin olanı saklayandır.
Sayfa 57 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Çocukluk ve ilk gençliği hikâyesini bitirmeden önce Mustafa Kemal'in çok onurlu olduğunu söyleyelim. Mahallesinde sokak oyunlarını seyreder, fakat katılmazdı. O zamanki arkadaşlarından birinin anlattığına göre bir gün komşu çocukları birdirbir oynuyorlarmış. Kendisini de çağırmışlar: - Gel, sen de oyna, demişler. Mustafa: - Peki, demiş ve olduğu yerde ayakta durmuş. - Ama eğil ki atlayalım, demişler. Mustafa başını sallıyarak: - Ben eğilmem. Üstümden böyle atlayabilirseniz atlayın, diye cevap vermiş.
Mecnuna sormuşlar: "Leyla'ya hakkını helal ediyor musun?" diye. "Hayır! " demiş "Etmiyorum." Tabiki saşırmış soranlar ve eklemişler: "Neden? Neden helal etmiyorsun de hele?" Mecnun boynu bükük cevap vermiş: "Ahrette helalleşme bahanesiyle de olsa bir kez daha görebilmek için..."
Reklam
Mevlana’ya sormuşlar; O kadar okur, o kadar yazarsın. Peki ne bilirsin? Mevlana da cevap vermiş; Haddimi bilirim.
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
"Sevgili Bilge , bana bir mektup yazmış olsaydın , ben de sana cevap vermiş olsaydım . Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı , birçok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak , anlatmak , birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı . Sana durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım . Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de ..."
Sayfa 383Kitabı okudu
Ebu Zer'e (ra) sormuşlar; "yalnızlık zor değil mi, neden yalnız yaşıyorsun?" Cevap vermis Ebu Zer (r.a): "insanlar daha zor."
Kulübelerinin önünde oturmuş, az ötede birbirleriyle boğuşup duran, biri siyah biri beyaz, iki kurt köpeğini izleyen, dede ile torun varmış. Köpeklerin sürekli dalaşmalarına şahit olan çocuk, o gün dedesine kulübeyi korumak için bir köpek yeterliyken neden ikinci köpeğe gereksinim duyduğunu sormuş. Şöyle cevap vermiş dedesi: "Onlar benim için iki simgedir yavrum. Biri iyiliğin, öteki kötülüğün simgesidir. Aynen bu köpekler gibi, iyilik ve kötülük de içimizde sürekli bir savaş içindedir. Onları seyrettikçe hep bunu düşünürüm. Onun için sürekli gözümün önünde tutarım onları." Çocuk devam etmiş sorgulamaya; "Onların arasında bir savaş varsa kazananı, kaybedeni de olmalı. Peki sence hangisi kazanıyor bu savaşı?” Dede şu yanıtı vermiş: "Ben, hangisini daha çok beslersem, savaşı o kazanır."
Reklam
Sevgili Bilge ,
Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de...
Sayfa 383 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Hz. İsa’ya sormuşlar “Bu dünya denilen yerde en zor olan şey nedir?” diye. Hz. İsa cevap vermiş: “Anlamayana anlatmak.”
Sayfa 23
Erken karar verme hastalığı!
Köyün birinde yaşlı bir adam yaşarmış çok fakirmiş ama kralın bile Kıskandığı bir ata sahipmiş Kral bu at için ihtiyarı neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış bu at bir at değil benim için bir dost İnsan dostunu satar mı demiş. Bir sabah kalkmışlar ki at yok köylü ihtiyarın başına toplanmış seni ihtiyar bunak bu
Sayfa 129Kitabı okudu
Papatya ya sormuşlar yaprakların koparmasina neden sesiz kaldın papatya şöyle cevap vermiş umutları olanlar umutları kırılmasın diye
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.