Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Betül

224 syf.
·
Puan vermedi
Magda Szabó yine yapmış yapacağını, görünenin ardında insanın içine oturan şeylerin saklı olduğu bir kitap olmuş bu da. Bu da diyorum çünkü daha önce okuduğum Kapı kitabı beni çok etkilemişti. İkisini bu konuda ayırt edemiyorum. Çok sevdiği eşini kaybeden Etelka’nın yalnız kalmasını istemeyen kızı Iza onu kendi evine alır. Yaptıklarına baktığımızda oldukça özverili ve sağduyulu bir evlattır Iza. Etelka’ya eski damadı Antal da yanında yaşamayı teklif edecek kadar düşkündür. İkisi de doktor olan Iza ve Antal boşanmalarına rağmen Iza’nın babasının hastalığı yüzünden iletişimleri kopmamış ve ikisi de başka kişilerle hayatlarına devam ediyorlar. Antal’ın beraber olduğu hemşire Lidia Iza’ya hayran. Aslında dışardan bakınca kusursuz bir evlat görünümünün yanında ulaşılmaz bir insan profili de çiziyor Iza. Fakat gelin görün ki annesi Iza’nın yanına taşınınca bu kusursuz tablonun boyaları dökülmeye, annesi de günden güne kalın bir kabuğun içine çekilmeye başlar. Peki neden? E onu da okuyarak görmedikten sonra ne anlamı kalır? Yaşlanma, yalnızlık, kendini faydasız hissetme, başkasına yük olma gibi konularda çok şey düşündürüyor. Bazen sırf bunlar yüzünden gelen vakitlice göçüp gitme isteğimi pekiştirdi hatta. İçten gelmeden zoraki, görev olarak yerine getirilen hiçbir şeyden hayır gelmeyeceğini de çok güzel anlatmış. Iza’ya hayran olan Lidia’nın hayranlığının buharlaşması, Antal’ın boşanma sebebi bize Iza’nın özelliklerini tanıtsa da onu bu hale ne getirmiş onu da bilmek isterdim. Benim için kitabın tek eksiği buydu. Onun dışında bende gerçekten ince bir sızı bırakan kitap oldu.Ah Etelka ah…
Iza'nın Şarkısı
Iza'nın ŞarkısıMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 20203,450 okunma
Reklam
31 syf.
·
Puan vermedi
Tersten okunduğunda kızı Filiz’in ismini veren bu kitap, hayattan vazgeçmek üzere olduğu o an kızına,o yaşamının yarısına geldiğinde verilmek üzere, yazdığı bir mektup. Aslında okurken hiç depresif bir şey hissetmedim, aksine o zaman da belli bir olgunluğa erişmiş bir adam vardı karşımda. Kendini de dünyayı da olduğu gibi görebilen ama aynı zamanda dünyayla uyuşmazlığının da idrakinde olan bir adam. Ve hayatta hiç kimse tarafından gerçekten tanınmadığını, anlaşılamadığını düşünen o adam, o esnada küçük bir çocuk olan kızının yetişkinliğine yazıyor ki bari kızı onu anlasın…Bu mektubu yazdıktan sonra hayatına son verme fikrinden vazgeçtiği söyleniyor. Her ne olmuşsa iyi ki vazgeçmiş ve sonraki yaşamında acısını şahane bir şekilde damıtmış. Ve iyi ki bu kitabı da kızının izniyle basmış çünkü onun gibi bir insanın bile pes edecek noktaya geldiğini bilmek, hayat zorladığında herkesin şu dünyada benzer hisleri yaşadığını anımsatarak güç verici nitelikte Kitaptaki tarih 1987 ve diğer kitaplarının basım tarihlerine bakıyorum da hepsi sonrasında. Yani eğer vazgeçmeseydi o bayılarak okuduklarım da olmayacaktı. Şimdi o yazdıkları daha anlamlı oldu ve neden bu kadar etkileyici olduklarını daha iyi anladım. Aniden kendini okutan bu kitaba da Aruoba’ya da kocaman bir “iyi ki!”
Zilif
ZilifOruç Aruoba · Sel Yayıncılık · 20171,674 okunma
152 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitabı tek kelimeyle özetle deseler mecalsizlik derdim. Kitapta hayvandan ota kadar her canlıya sinmiş olan öyle bir hal var ki “mecali kalmamış” diyerek anlatmak da yetersiz kalır aslında. İnsanların durumunu anlatmaksa çok daha zor. Ölmüşler de ağlayanları yok desem ya da ölseler daha iyi desem yine eksik kalacak çünkü o kadar bitik
Can
CanAndrey Platonov · Metis Yayınları · 2013982 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
107 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitap beni anlattıklarıyla değil de dili ve üslubuyla etkiledi. İlk defa Duras okudum ve diğer kitaplarında dili nasıldır, buna benziyor mu bilmiyorum ama burada çok değişik bir anlatım vardı. Cümle yapıları farklıydı, beğendim. Vietnam’da onbeş yaşındayken zengin bir Çinli ile birliktelik yaşayan yoksul bir beyaz kızdan bahsediyor. Aynı zamanda bu kızın annesi ve iki abisiyle olan ilişkisini de aktarıyor. Ne adamla olan ilişkisi beni çekti ne de ailevi konuları. Hatta özellikle büyük abisi yüzünden annesiyle yaşadığı iç hesaplaşma çok fazla tekrarlanınca bu mevzudan sıkıldım. Tüm bunları aslında kahramanımızın daha ileriki bir yaşından dinliyoruz ve anlatım hep aynı kişi tarafından olmasına rağmen ara ara birinci tekil şahıstan üçüncü tekil şahsa kayıyor. Kendine yabancı biri gibi davranma durumunu sevdim ve işte kitapta beni esas çeken şeyler bunlar oldu. Anlatılandan öte anlatım şekline, cümle yapılarına dikkatimi verdiğim ve bu yönden de tatmin olduğum bir okuma oldu. Kısa olmasına rağmen yavaş yavaş okunması taraftarıyım. Bir gün bir başka Duras okuması yaparsam sırf bu dil yapısını tekrar görebilecek miyim merakıyla yapacağım kesin.
Sevgili
SevgiliMarguerite Duras · Can Yayınları · 1985938 okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
“Familia” filminin yönetmeni Rodrigo Garcia’nın Marquez’in oğlu olduğunu öğrendiğimde meraktan izlemiştim. Filmde beklediğimi bulamasam da babasını özlediğimi fark ettirdi. Hasret gidermek istediğim kitabımızda emekli bir albayımız, karısı ve horozu posta şefinin yolunu emekli aylığının bağlandığı müjdesini alabilmek için yıllarca gözler. Hem kendilerini hem de ölen oğullarını hatırlatan, dövüşten para kazandıracağını umdukları horozu yaşatabilmek hiç kolay değildir. Bir avuç mısırı kendileri mi yoksa horoz mu yiyecek? “ ‘Hep aynı hikaye’ diye başladı kadın bir an sonra. ‘Biz açlığa katlanıyoruz ki başkaları yiyebilsin. Kırk yıldır hep aynı hikaye.’ “ cümlesine belki de kitabın özeti denilebilir. Peki Godot’yu bekler gibi beklediği emekli maaşına kavuşur mu onu da okuyanlar görsün efendim.
Albaya Mektup Yok
Albaya Mektup YokGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20208,5bin okunma
Reklam
292 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Raziye
RaziyeMelih Cevdet Anday
8.2/10 · 417 okunma
“İktidarın ışığı o kadar güçlüdür ki, öteden beri ne idiysek ortaya çıkarır, güçsüzlüğün gölgesinde sakladıklarımızı gösterir.”
“Yalnız belki de henüz, en acımasız olanların en özgüvensiz insanlar olduğunu bilmiyorsun. Acımasızlar çünkü öyle olmazlarsa, var olamayacaklarından korkuyorlar. Acımasızlık onlara bir kimlik kazandırıyor. Tutulacak en kolay yol bu. Kararlılık gösterirsin, komşuna el uzatırsın, ihtiyaçlarına kulak verirsin, işte bu, zaman ve tutku gerektirir sevgili dostum. Çok az insan bu tutkuya ve zamana sahiptir.”
“Çok önemli olan şeyler sonsuza kadar değil, sadece geçici bir süre çok önemlidirler. Bütün uğraşlarla sevgiler, servet ve ün peşinde koşmalar, gerçeği aramalar, hepsi, tıpkı gerçeğin kendisi gibi akıp geçen ve hiçliğe dönüşen anlardan oluşmuştur.”
Reklam
“İnsan bir başka insanı ne zaman sahiden öğrenebilmiştir? Belki de öğrenmenin imkansızlığını kavradığı, öğrenmek arzusunu dışladığı ve en sonunda öğrenmeye ihtiyaç bile duymaz olduğu zaman!”
“Biraz sonra, gün bütün fazlalıklarından arınıp çağdaş tirşe rengini bulduğunda sen girdin içeri. Geniş zamanda. Bir gün boyunca usulca hazırlanan , ânı kollanan, gelip çatması beklenen, yine de beklenen anda geldiği için şaşırtıcılığı büsbütün artan bir doğaçlama gibi.”
1.572 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.