Yoldaşlarının birçoğu, birçok Parti sırrını vermiştir polise, anlatmıştır sırları, hatta kendisini bizzat ele vermişlerdir, randevularda yakalatmışlardır ama o hiçbir zaman böyle bir zayıflık göstermemiştir. İnancı ve bilinciyle, iradesiyle, kararlılığıyla ölümü hiçe sayarak, Devrimci Mücadele uğrunda gelen her belayı, her cefayı, her eziyeti, her işkenceyi, her yokluğu yoksulluğu; "hoş geldi, safa geldi" diyerek karşılamıştır.
Ne diyordu "Yol Anıları"nda bu konuya - işkencedeki tutuma ilişkin:
"Ölümün bu işkencelerden acı olmayacağını düşünüyordum. Annem, Teyzem, Haminnem, 'Doktor çocukları'nın arkasından çok ağlarlardı. Ölüm kurtuluştu, ne yapayım? Bana onca güvenen yoldaşlarım önünde, Polise teslim olmuş, canını inancından üstün tutmuş bir hain durumuna düşmektense, bin kez ölmeliydim."
Hani Kahraman Gerilla Che ne diyordu, Bolivya'da savaşırken, 1966 yılında toplanan "Üç Kıta Konferansı"na (Tricontinental Konference) gönderdiği mesajda?
"Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin. Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle, savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaklarsa ölüm hoş geldi, safa geldi."