Güney ve Orta İtalya’da yaşayan ve ölümüne kadar devam eden sürgünü sırasında, dünyanın en bilinen ve okunan eserlerinden biri olan “Divina Commedia”yı (İlahi Komedya) yazan meşhur İtalyan şairi Dante Alighieri (1265-1321) hakkında bildiklerimizi gözden geçirelim. 🔎
1- Dante, “İlahi Komedya” adlı eşsiz eserinin yanında çok sayıda eser vermiş,
"Hayatımızı anlamlı kılmak için ne yapıyoruz? Hikâyemizin kahramanı biz miyiz yoksa başkaları mı?“... Önsözü ile başlamış yazar kitaba. Kimileri kendi hayatının kahramanı olmuştur; kimileri ise bir kahramanı öncü edinmiştir kendine. Kolay değildir, herkesin saygı duyduğu biri olmak. İsmin zikredildiğinde, insanların gözlerini yaşartmak,
Güney Amerika tarih boyunca birçok sömürünün ve insan hakları gaspının adeta odak noktası haline gelmiştir. Portekiz ve İspanyolların bu kıtaya varışı beraberinde büyük bir dehşet getirmiştir. Yerli halk bu iki ulusun işgali altında onlarca yıl zulüm görmüş ve kendi memleketlerinde sanki başka bir memlekette yaşıyor gibi acılar çekmişlerdir.
Paul Nizan'ın o isabetli saptamasını düşünüyorum: "Dünyaya karşı bir suçlama olmayan tek bir büyük eser yoktur." Che'nin ölümüyle mükemmel bir biçimde doğrulanan hayatı, bütün büyük eserler gibi, dünyaya karşı, insanların çoğunluğunu insanların azınlığının yük hayvanına dönüştüren, ülkelerin çoğunluğunu ülkelerin azınlığının çıkarı için hizmetkârlığa ve sefalete mahkûm eden bir dünyaya, bizim dünyamıza karşı bir suçlamadır. Aynı zamanda bu dünyayı değiştirmeye atılmayan egoistlere, korkaklara ve konfor-mistlere karşı da bir suçlamadır.
Çünkü Che'nin ölümü, şu andan itibaren, bu suçlamanın hakkını vermek zorundadır.
Karl Marks ...
Çocukken ürkerdim çok. Uzak dururdum.
Benim ülkemde O, dinsiz,Allahsız, illegal örgütlerin lideri gibi tanıtıldı. Ve hep onunla mücadele edildi. Tehlikeliydi. En azından benim çevremde öyleydi.
Kitap okumalarım çeşitlenerek arttıkça Onu, merak ettim. Meraklandıkça okudum, okudukça tanımaya başladım, kimi zamanlar arkadaşlarımla
-İki çocuklu akademisyen bir anne.
-Radyo programcısı bir senarist
- Sol yayınlarının baş yazarı bir filozof
(Almanya'nın en çok satan yayını)
-Tv. tartışma programlarında SOL'un temsilcisi
Latin Amerikalı bir kadın Che için " TANRI olmasa bile, kesinlikle bir YARI TANRI'dır" diyordu. Sevgili Ulrike'de bizim için
1922'de faşistler İtalya'da yönetimi ele geçirdiler.
1929'da rejim, Demir Ökçe'nin, işçi sınıfının alabileceği ucuz bütün baskılarını toplayıp yasakladı ancak el değmez pahalılıktaki birkaç kitabı serbest bıraktı."
Jack London doğumu 1876 ölümü 1916 .Kitabı 1908 yılında kaleme almış.
Tarihlere özellikle baktım. Yazdıkları şahit olduklarının
Paul Nizan'ın o çok yerinde cümlesi aklıma geliyor: "Varlığıyla dünyayı suçlamayan hiçbir büyük yapıt yoktur." Che Guevara'nın ölümüyle büsbütün altı çizilen yaşamı dünyaya, insanların çoğunluğuna azınlığın yük hayvanı damgasını vuran ve çoğu ülkeyi bir azınlığın çıkan uğruna köleliğe ve yoksulluğa mahkum eden bizim dünyamıza yönelik bir suçlamadır; o aynı za manda da koşulları değiştirmek için hiçbir şey yapmayan bencilleri, korkakları ve bu koşulları kabullenlenenleri de suçlamaktadır. Çünkü onun ölümü bugün ve tüm gelecek için bir suçlamadır.
"Varlığıyla dünyayı suçlamayan hiçbir büyük yapıt yoktur." Che Guevara'nın ölümüyle büsbütün altı çizilen yaşamı dünyaya, insanların çoğunluğuna azınlığın yük hayvanı damgasını vuran ve çoğu ülkeyi bir azınlığın çıkarı uğruna köleliğe ve yoksulluğa mahkum eden bizim dünyamıza yönelik bir suçlamadır; o aynı zamanda da koşulları değiştirmek için hiçbir şey yapmayan bencilleri, korkakları ve bu koşulları kabullenlenenleri de suçlamaktadır.
Çünkü onun ölümü bugün ve tüm gelecek için bir suçlamadır.
Küçük, kara bir balık, herkesten farklı... Bir gün aklına başka yerleri keşfetmek, dünyayı görmek, denizde yüzmek fikri yerleşiyor. Ama bu öyle gelip geçici bir heves değil. Bu fikrini başta annesine daha sonra herkese açıklıyor. Ve sonra olanlar oluyor. Her kafadan farklı bir ses... Herkes düzenin çarkına uyum bekliyor fakat bir Küçük Kara Balık
1967 Ekim'inde Che Guevara'nın Bolivya'da ölümü, onun ilham verdiği ve temsil ettiği, samimi ve kararlı bir devrimci kuşağın özveri ve cesaretini simgeleştirdi.
Dün gece bir kitap okudum anne. Ölümü şimdi bir başarısızlık olarak görmüyorum. Nâzım Hikmetin -söylediği gibi öldüğümde yalnızca yarım kalan bir şarkı nın acısını toprağa götüreceğim.
14 Haziran 1928'de Arjantin, Rosario'da dünyaya geldi. Henüz iki yaşındayken yakalandığı astım hastalığı tüm hayatını etkilese de sporla yakından ilgilendi. Kitap okumayı, fotoğraf çekmeyi, şiir yazmayı ve satrancı sevdi. Asıl mesleği olan doktorlukta alerji ve cüzam alanına yoğunlaştı.
"Yalnızca parası olanların değil, tüm çocukların eğitim