balığa şiir
"Balığım senin için bir ev yaptım, dostların da gelsin, sevgilin de gelsin; anan, baban, deden, karın, çocukların, komşuların da gelsin. Gir sevgili oğlum, gir evine. Orada tuzlu bir kanal gibi çalkanmayacaksın, nehir çökeltisindeki gibi bozulmayacaksın, taşan sudaki gibi yatağın yayılmayacak. Evine kimse yakla- şamaz, onu bitki ile kapladım. Eşiğine, sürgüsüne tütsü koydum. İçine en iyi yiyecekler ile bal doldurdum. Ortasına oturacağın bir yer yaptım, orada dinleneceksin, kimse seni rahatsız etmeyecek. Kavga etmeyeceksin, herkes sana hayretle bakacak; gir oğlum, gir evine."
..balıkları aklına gelen, gelişigüzel avlayıp, soylarını kurutmasın diye, balık tutacakların bağlı olduğu bir lonca yapmışlar ve bunları denetlemesi için baba adıyla bir denetleyici koymuşlar her şehrin balık avla- yacağı yer sınırlanmış. Tapınaklara, saraya, pazarlara verilecek balıklar bir düzene konmuş. Balıkçılar balık fiyatlarını kendileri belirleyemiyorlar, yalnız saray bu işi yapıyor. Oradan ne fiyat konursa ancak ona göre sa- tılabiliyor.
Genç olmamla insanlarla irtibatsız olmamı aynı nedene bağlıyordum. Yakınlık duyduğum insan bana uzaklık hissediyor, çiğ tadımdan kaçacak yer arıyordu. Benim yerlere serili, perişan ya da durgun hallerini görüp biraz yanında sessizce olsun oturmak istediğim insanlara yanaşabilme ihtimalim bu yüzden hiç yoktu.
Bu yaşa erdirdin beni,gençtim almadın canımı ölmedim genç olarak ,ölmedim beni leylak büklümlerinin içten ve dışardan sarmaladığı günlerde bir zamandı heves ettim gölgemi enginde yatan o berrak sayfada gezindirsem diye ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende. Vakti vardıysa aşkın,onu beklemeliydi genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
anayollarını düzelttim mi :)))
Kralımız, insanların rahat yolculuk yapmaları için yollara ve dinlenme yerlerine ne denli önem verdiğini bir şiirinde şöyle anlatmış
"Ben aslanlığı ile sevinen güçlü bir adam olduğum için, Ülkemin patikalarını genişlettim, anayollarını düzelttim Yolculuğu güvenli kıldım, oraya 'büyük ev' yaptım.
Onların etrafını bahçe ile süsledim, dinlenme yerleri yaptırdım. Cana yakın halkımı yerleştirdim oraya
Yukarıdan aşağıdan gelenler,
Günün serinliğinde kendilerine gelebilirler. Geceleri anayolda giden yolcular,
Bayındır bir şehirdeki gibi,
Sığınacak yer bulurlar orada."
Bakın Tanrılar nasıl lanetlemiş Agade'yi:
"Ekur'a saldırmaya cesaret eden, Enlil'e karşı çıkan şehir! Ekur'a saldırmaya cesaret eden Enlil'e karşı çıkan Agade! Koruların toz gibi yığılsın!
Tuğlaların çamur olarak çukurlarına dönsün!
Tuğlaların Enki tarafından lanetlensin!
Ağaçların ormanlarına dönsün!
Boğazlanan öküzlerin yerine dulların boğazlansın!
Kesilen koyunların yerine çocukların kesilsin!
Fakirlerin ve onların değerli çocukları suda boğulsun!
Agade! Neşeli bir kalple yapılan sarayın bir harabeye dönsün! Törenlerin, şölenlerin yapıldığı yerlerdeki,
Yıkıntıların tepesinde tilkiler kuyruğunu sallasın!
Kanaldaki teknelerinin çekme yolunda ottan başka şey büyümesin! Araba yollarında dikenli ottan başka şey yetişmesin!
Kanal teknesinin çekildiği yolda ve iskelede,
Yabankeçileri, böcekler, yılan, dağ akrepleri olduğundan hiçbir insan yürüyenlesin!
Kalbi sakinleştirici bitkilerin büyüdüğü ovalarında kamış ve di- kenden başka bir şey yetişmesin!
Agade! Tatlı akan suların yerine acı su aksın! / Kim bu şehirde yerleşmek isterse yerleşecek yer bulamasın!
Kim Agade'de yatacağım derse, uyuyacak yer bulamasın!"
Var mı beni içinizde tanıyan?
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim.
Kalmasa da şöhretimi duymayan,
Kimliğimi tarif etmek zor benim…
Bülbül benim lisanımla ötüştü,
Bir gül için can evinden tutuştu,
Yüreğime Toroslar’dan çığ düştü,
Yangınımı söndürmedi kar benim…
Niceler sultandı, kraldı, şahtı,
ÜBenimle değişti talihi, bahtı,
Münacat
Bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
artık bu yaşa erdirdin beni,anladım
gençken almadın canımı,bilmedim
demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
çiğ tanesi sanmak ne cüret,gözyaşıymış
insanın insana raptolduğu cevher.
İsmet Özel