Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kültürümüz bunu gerektirir. Misafirperver bir geleneğin evlatları önce ve sadece başkalarını memnun ve mutlu eder. Kendi yer yatağında yatar, misafirini kuştüyü yataklarda uyutur. Kendi aç uyur, yemeği misafirinin tabağına döker. Başkasına ayıp olmasın diye çiğ tavuk bile yer. Oysa kendi canı ne ister, neyi sever, neyi sevmez, neyi tercih eder, neyi etmez, neden hoşlanır, neden hoşlanmaz kendi bile bilmez.
Sümer şairleri bir destanın veya bir efsanenin baş kısmına konuyla hiç ilgisi olmasa da evrene ait bilgiler yazmışlar. Bunlardan birinde: Gök yerden ayrıldıktan sonra, Yer gökten ayrıldıktan sonra, İnsanın adı konduktan sonra, An (gök tanrısı) göğü alıp götürdükten sonra.
Sayfa 54 - Kaynak YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bu insan milleti,kimsesiz olduğundan emin olunca insanı bile çiğ çiğ yer,beni mi affedecek?
yakınlık duyduğum insan bana uzaklık hissediyor, çiğ tadımdan kaçacak yer arıyordu. benim yerlere serili, perişan ya da durgun hallerini görüp biraz yanında sessizce olsun oturmak istediğim insanlara yanaşabilme ihtimalim bu yüzden hiç yoktu.
Sayfa 83
Kadın neden Adem'in kaburga kemiğinden yaratılmıştır ?
Bundan 5 000 yıl önce çiviyazısını icat eden Sumerliler, zengin bir edebiyatı da yaratmayı başarmışlar. Bu edebiyatın izleri, özellikle tektanrılı dinlerin kitaplarına da girerek zamanımıza kadar ulaşmıştır. Bunlar arasında etkisi çok belirgin olan konulardan biri, Sumerlilerin "cennet efsanesi"dir. Bu efsaneye göre, Yer Tanrıçası Ki,
Mobbing Bank Diyor ki;
İlim Bilgeliği Hikmetin bilgisi ilim ve irfana dönüşerek sır muhafızı dört büyük insanın sırları ile zırha büründü. İlim ile akan bilgi asil kanla buluşup bir bedende o gün bugündür bir başka türlü dolaşmaya başladı. İnsan ruhunun iki ışığı var; biri bilgelik diğeri delilik! Delirmeye gerek duymadı, yetti bilgelik. Sen kimsin ki şetan ile baş
Reklam
Sümer'de yer altındaki ölülerin ruhları için yiyecek ve kurbanlar sunulmazsa onlar yeryüzüne çıkarak insanları rahatsızlık veriyorlar. Ölenlerin arkasından çok fazla ağlayıp sızlanmak onları sıkıyor. İslamiyette de Ölüler için yapılan dualar kurbanlar Bu inanışın bir devamı. Bizde de "çok ağlayıp ölünün ruhunu rahatsız etmeyin" sözü vardır
Sümer dini çok tanrılı bir dildi. Dünyada, evrende, doğada görülen, hissedilen her nesnenin bir Tanrısı vardı. Tanrılar insan görünümünde, fakat insanüstü güçleri olan ölümsüz varlıklardı. İnsanlar gibi, onların da çocukları ve eşlerinden oluşan aileleri bulunuyordu. Bu aileler kral gibi bir Baştanrı altında toplanmışlardı. Tanrılar da insanlar gibi sever, üzülür, kızar, kıskanır, kavga eder, kötülük yapar, hastalanır, hatta yaralanabilirlerdi. Yer, Gök, hava, su Tanrıları yaratıcı, diğerleri yönetici ve koruyucu tanrılardı
Sayfa 19
Sümer atasözleri
-Gümüşü olan mutlu olabilir, Arpası olan mutlu olabilir, Hiç bir şeyi olmayan rahat uyur -Mal, konacak yer bulamayan uçan kuşlara benzer. "Malına güvenme." -Kalpteki düşmanlık getirmez, dildir düşman eden. -Bulduğunu söyleme, kaybettiğini söyle. -El ele adamın evi yapılır, Mide mideye adamın evi yıkılır -Çiftleşmeden gebe kalınmaz,
Reklam
İlginç
Sumerliler kendilerine "Kenger" derlerdi. Bu adda Orta Asya'da hem yer hem de boy adı olduğunu gördük. Çankırı'nın eski adı olan Kengürü'nün de bundan kaynaklandığı düşünülüyor. Fakat bu adın kaynağı Sumerliler değil, Asya'dan göçen Kenger adlı boydur.
Sumer yazar ve ilahiyatçıları, tanrı düzenini sağlayan tanrısal bir gücün varlığına inanmışlar ve o güce me adını vererek, Tanrıça İnanna'nın bu öyküsü* içinde onları bir liste halinde yazmışlardır. Tanrılar, "kültür nitelikleri ve türleri" olarak adlandırılan bu me'lerin iyi olanlarını meydana getirdikleri gibi kötü olanlarını
Evrenin Yaratılışı
"Evrenin yaratılışı hakkındaki bilgiler, çeşitli şiirlerin giriş kısımlarından alınmıştır. Bu yazılara göre ilk önce büyük bir karışıklık gerçekleşiyor ve her tarafı şu kaplıyor. Bu suyun Namma adlı bir tanrıçası vardı. Bu tanrıça bu sudan bir dağ çıkarıyor. Bu dağın üstü gök, altı yerdir. Bu ikisinin birleşmesinden Hava Tanrısı Enlil oluyor. Enlil bu dağı ikiye ayırıyor ve üstünü Gök Tanrısı An, altını da Yer Tanrıçası Ninki ile Enlil alıyorlar. Yer dişi olarak algılanıyor. Böylece yer, gök ve hava yaratılmış oluyor. Enlil adındaki lil hava, soluk ve ruh anlamına gelmektedir. Genişleyen hareket eden bir varlık olan lil bizim atmosferimizle özdeş. İlginç olanı, tanrının yazdırdığına inanılan hiçbir din kitabında, havadan söz edilmemesidir. Güneş, ay, gezegenler ve yıldızların hemen hepsi aynı maddeden oluşmuşlar, fakat ayrıca çeşitli aydınlatma ile donatılmışlar. Gök ve yeri her taraftan kuşatan bir deniz vardı ki, hepsi bunun içinde sanki hareket etmeden duruyorlardı. Gök, kubbe şeklinde tek bir maddeyle örtülmüş olarak algılanmış. Bu maddenin ne olduğu bilinmiyor. Fakat Sumerliler kalaya gök madeni dediklerine göre belki göğü kalaydan oluşmuş gibi düşünmüşlerdir. Göğe büyük yüksek, deniyor. Burada gök ve yeryüzü tanrıları oturuyor. Yer de, yeryüzü ile onun altından oluşuyor ki, buna da büyük aşağı deniyor. Burada da yeraltı tanrıları bulunuyor."
❝ İnsan sevdiğiyle bir arada olunca her yer gözüne güzel gelir... ❞
İNSAN BU DÜNYADA AKLI KADAR YER KAPLIYOR. . . .
Sayfa 162 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
1.112 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.