Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Trenin Vagonları gibi Kat Kat Duygular
İnsanı şarkıların notalarında aramıyorum. Onlar sabitler; insanlar gibi değişken menfaatçi değiller. Benim değişkenliğim ise en uç noktalarda gezerler. Farklıyım çok farklı: diğer insanlar gibi menfaatlerimi ön plana sürmem. Benim menfaatlerim belirgin ve önceden şekillenmiştir. Zor olan ise; duygularımı açığa vuramamam: sebebi ise; insanlar ile duygularımın örtüşemediği gerçeği. Duygularınız örtüşmeyen veya örtüşmüyor gibi görünüyor diye insanları kırmamalısınız. Her insanla aynı duygularınız ile birleşemezsiniz. Bazen bir gülücüye muhtaç olacak aylara sürükeleyebilirsiniz. Ben anlaşılmaz bir adamım. İnsanlarla içiçe-olabilir ve aynı anda kendi-içinde olabilirim. Bu benim yaşam-seçimimdir. Birileri bir duyguyu yaşamak istiyor diye bende aynı duyguları yaşamak zorunda olduğum anlamına gelmez. Menekşe çiçek açıyor diye. Çınar ağacı da çicek açacak diye bir mecburiyet yoktur. Bazen öyle olur ki taşa yosun, yıllar önce kesilmiş kütükten fidan doğar. Odunları küçümseyen insanlar bir dağ klübesi hayali kurarken değerini hayal edemezler. Gerçekleştiğinde odunu önce kollarıyla sıkı sıkıya sarılır daha sonra ısınmak için tutuştururlar. Gördünüz mü ? En ufak bir nefes almada dahi menfaat bekler insan. Duygusuz insan yoktur. Duygularını saklayan insan vardır, olacaktır.
80 syf.
9/10 puan verdi
"Kaç kilo kavun istiyorsun? Diye sordu manav bana Sordum: Gönül hoşluğunun gramı kaça?" (Suyun Ayak Sesi) Gönül hoşluğunu hem dizeleriyle hem de çizimleriyle sonuna kadar yaşatan güzel insan, Sohrâp Sepehri. "Yaşam böceğin gözünde ağacın boyutudur." Biz böceklere böyle güzel dizeleri bırakmış olması büyük mutluluk
Rengin Ölümü
Rengin ÖlümüSohrab Sepehri · Damevend Yayınları · 2020184 okunma
Reklam
416 syf.
·
Puan vermedi
·
31 günde okudu
Kitapların da hayatı var mıdır, geçmişi, meçhul geleceği, maceraları, hüznü ve hasreti, bir yaşanmışlıkları ve aşkı..? Var mıdır.? Belki yemek yiyemez, yürüyemez ama görürler, söyleyemez ama hissederler, kavuşamaz ama aşık da olurlar.. Nasıl mı, buyrun okuyun, Efendisi Fuzulî 'inin, aşkına gizlediği sır ile diyar diyar gezip çöl güzeli Leyla'sına kavuşmayı dileyen, hergün onun hasretiyle yanan asıl mecunun kendisi olduğunu söyleyen Kays'ın hikayesi.. "Bir sarmaşık diyordu o aşk için. 'Aşk' sözcüğü zaten sözlükte 'sarmaşık' demekmiş. 'Bir sarmaşık çınarları, servileri nasıl sarıp sarmalarsa aşk da öyle sarıp sarmalarmış çınar gibi yiğitleri, servi boylu dilberleri. Ve her sarmaşık, sardığı ağacı kuruturmuş sonunda. Dıştan yemyeşil ve güzel gösterirmiş ama içten içe kurutur, çürütür, çökertirmiş.' Bütün bunları bahçesindeki en güzel hurmayı kurutan sarmaşığa bakarak anlatıyordu, her dizeyi yazdıkça gelin gibi süslenmiş ama meyveden kesilip kurumaya başlamış olan hurmaya bir kez daha gözleri dolarak bakıyordu. 'Kays!' diyordu içinden, ' İşte bu fidan gibi çürüdü sarmaşık kendisini sarınca.'" /muhabbet bakî
Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk
Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşkİskender Pala · Kapı Yayınları · 200420,2bin okunma
Annemin sessiz geceleri için! Kaşan şehrindenim Fena sayılmaz halim, Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım, İğne ucu kadar da zevkim. Annem var, ağaç yaprağından daha güzel, Dostlar, akan sudan daha iyi Ve Allah, burada yakındadır,
suyun ayak sesi
* suyun ayak sesi * annemin sessiz geceleri için! * * kaşan şehrindenim * fena sayılmaz halim, * bir lokma ekmeğim var, biraz aklım, * iğne ucu kadar da zevkim. * annem var, ağaç yaprağından daha güzel,
SUYUN AYAK SESİ Annemin sessiz geceleri için! Kaşan şehrindenim Fena sayılmaz halim, Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım, İğne ucu kadar da zevkim. Annem var, ağaç yaprağından daha güzel,
Reklam
Annemin sessiz geceleri için! Kaşan şehrindenim Fena sayılmaz halim, Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım, İğne ucu kadar da zevkim. Annem var, ağaç yaprağından daha güzel, Dostlar, akan sudan daha iyi
sohrap sepehri/suyun ayak sesi
youtube.com/watch?v=4jqd3NF... annemin sessiz geceleri için! kaşan şehrindenim fena sayılmaz halim, bir lokma ekmeğim var, biraz aklım, iğne ucu kadar da zevkim.
suyun ayak sesi
Annemin sessiz geceleri için! Kaşan şehrindenim Fena sayılmaz halim, Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım, İğne ucu kadar da zevkim. Annem var, ağaç yaprağından daha güzel, Dostlar, akan sudan daha iyiVe Allah, burada yakındadır, Şebboylar arasında, uzun çamın altında Suyun bilincinde, Bitkilerin kanununda.Ben müslümanım. Kıblem bir kırmızı
Sohrap Sepehri-Suyun Ayak Sesi
youtu.be/tEZn6Degkak Kaşan şehrindenim Fena sayılmaz halim, Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım, İğne ucu kadar da zevkim. Annem var, ağaç yaprağından daha güzel, Dostlar, akan sudan daha iyiVe Allah, burada yakındadır, Şebboylar arasında, uzun çamın altında Suyun bilincinde, Bitkilerin kanununda.Ben müslümanım. Kıblem bir kırmızı
Reklam
Servi ğacı, “özgür” diye isimlendirilir ve Türk ve İranlı şairlere sevgilinin boyunu ya da fidan boylu sevgiliyi hatırlatır, buna karşın çınar ağacı, insanoğlunu temsil eder görünmektedir -çınar ağacının yaprakları, sanki duada kaldırılmış gibi, insan ellerine benzemez mi? Bu gibi benzetmeler, bir bahçe kavramına götürür; bu bahçe, içindeki her çeşit bitkinin ve ağacın Tanrı'yı tesbih ettiği ezeli bir bahçe olan Cennetin kopyasıdır. Kur'an, yağmurların ölmüş gözüken toprağı dirileriği ilkbahar mevsiminde tabiatın yenilenmesini hatırlatarak, okurlarına ölümden sonra diriliş gerçeğini vurgular. Bu nedenle, Türk ve Fars edebiyatı bu gibi şürlerle doludur; çünkü, ağaç ve dalların yemyeşil oluşu, âdeta cennet yeryüzüne inmiş diye görülmüştür.
SUYUN AYAK SESİ Annemin sessiz geceleri için! Kaşan şehrindenim Fena sayılmaz halim, Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım, İğne ucu kadar da zevkim.
Kaz dağları orman ve doğa kesiliyor Altın ve Siyanür İktidara yakınsan ama fidan dikiyoruz Muhalefete yakınsan hükümet vatan toprağını kurutuyor lafları. Algı karmaşası var
çınar ağacı ve fidan
Bir dahinin kızı olmanın, kadim bir çınar ağacının fazla yakınına kök salmış bir fidan olmaya benzediğine karar verdim. Fidanın ince ve zayıf kökleri su için aşağılara doğru iner ama ağacın kökleri daha derindedir ve daha çok susamıştır. Fidan ışığa ulaşmak için ince bedeniyle uzar ama geniş dalları ve yapraklarıyla çınar ağacı güneş ışığının çoğunu kendine alır. Sonbahar geldiğinde ise çınar ağacı yapraklarını döker, fidan da onların altında gömülü kalır. ... "Bütün çocuklar fidanlara, bütün ebeveynler de çınar ağaçlarına benzemez mi?" Beckett'in yüzü bir an gölgelendi. "Onları bu yüzden terk etmemiz gerekmez mi?"... "Buna başka bir açıdan da bakabilirsin" dedi bir sır paylaşıyormuşuz gibi sesini alçaltarak. "Çınar ağacının yaprakları fidanın etrafına dökülür, gübreye dönüşür, bu da fidanın beslenerek büyümesine yardımcı olur." Tereddüt ederek kaşlarını çattı. "Şiddetli yağmurlar, acımasız fırtınalar geldiğinde de çınar ağacı, genç ağacı korur, belki hayatını kurtarır. Ve oduncular geldiğinde, fidanla hiç ilgilenmezler; tek dertleri, harika yer döşemeleri yapabilecekleri çınar ağacıdır." ..."Ama çınar ağacı yıkıldığında, fidanı da yıkmaz mı?" "Sadece doğrudan üzerine düşerse. Ayrıca fidan çok küçük olduğu için isabet almama ihtimali çok fazladır. Fidan, çınar ağacının filizi mi, yoksa rüzgarla sürüklenmiş bir tohum mu?"
Sayfa 154Kitabı okudu
Kaşan şehrindenim Fena sayılmaz halim, Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım, İğne ucu kadar da zevkim. Annem var, ağaç yaprağından daha güzel, Dostlar, akan sudan daha iyi Ve Allah, burada yakındadır,
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.