Yağmur yağıyor, benim gözlerimde yine sen varsın; yağmur altında, ıslanmış… Damlalar saçlarından yüzüne doğru süzülüyor. Saçların ıpıslak, üşüyorsun. Fakat yine her zamanki kadar güzelsin. Sonra yağmur duruyor birden, bir toprak kokusu yayılıyor havaya. Senin kokunu hatırlıyorum. Ve yağmur sonrası gökkuşağında gördüğüm senin sevdiğin renkler
acı.!
yazmak istıyorum sana.
bildiğim, bilmediğim tüm dillerde.
önce yazmak, sonra küfretmek.
derin bir iç çekişsin sanki.
sanki yüzmekten yorulmuş ve bir okyanusta boğulmuş bir mülteci.
sanki dokuz doğurmuş bir anne,
bir taze ölü kokusu, bir hardal gazı saldırısında.
sen habil ile kabil'in hıncı, muhammed'in inancı, ibrahim 'i yakmayan
"Ah, süper. İnsanlar bana dik dik bakmayalı, kendi hakkımda dedikodu yapıldığını duymayalı birkaç gün olmuştu. Özlemeye başlıyordum."
"Sesinde kinaye kokusu alıyorum."
Dostoyevski;
Öteki romanındaki Golyadkin karakteriyle bilincaltindaki vahimlerin ortaya çıkardığı ikilemlerin insan hayatını nasıl alt üst ettiğini çarpıcı bir dille anlatır...
Maskeyle dolaşan insanlardan, iyilerin azlığından, yalakalardan, ikiyüzlülerden, üst tabakalardakilerin diğerlerini ezmesinden rahatsız olan kahramanın uşağı Petruşka'
ATATÜRK'E MEKTUP
Atatürk
Sen gideli
Neler oldu bu vatanda bilsen
Kara çarşaflılar çember sakallılar
Bereliler doldurdu köyleri, şehirleri
En güvendiğin kişiler
Bu kıvırcık ateşten yalanlar 300.000
Kimi sularca inanıyorum kimi zulüm yakıcı
Çocuksu, deli deli zincirler boğuntusu gök
Elimde kolumda senin seslerin var gel de aldırma
Kadınları çıplak görüyorum koşup seni soyuyorum
Bir açıcı gerdanlık görsem boynun aklıma geliyor
bilemezsin
Seni
Jack problemlerle doğrudan çarpışmayı tercih ediyordu. Bense hayatımda bolca problem olduğu için fırsat bulduğum her seferinde onlardan kaçmayı yeğliyordum.
Atatürk
Sen gideli
Neler oldu bu vatanda bilsen
Kara çarşaflılar çember sakallılar
Bereliler doldurdu köyleri, şehirleri
En güvendiğin kişiler
Senin ülküne ihanet ettiler
Ve sonra utanmadan