Hiçbir şeyden çekmedi dünyada Nasırdan çektiği kadar; Hatta çirkin yaratıldığından bile O kadar müteessir değildi; Kundurası vurmadığı zamanlarda Anmazdı ama Allah'ın adını, Günahkâr da sayılmazdı. Yazık oldu Süleyman Efendi’ye, Yalnız şu beyit kaldı, Kahve ocağında, el yazısıyla: "Ölüm Allah'ın emri, "Ayrılık olmasaydı." -Orhan Veli Kanık-
"Bu çirkin kentten gidelim, güzel yerler bulalım."
Reklam
Dünyanın çirkin olduğunu bilsem de, bunu görmek istemiyorum.
Fazla feminist
"Ah bugünun delikanlılarından öyle bezdim ki" diyordu. "Zavallı pısırık şeyler! Bey babalarının bahçe kapısından dışarı bir adım atacak halleri yok; hatta hanım analarından izin almadan, anneciklerinin elinden tutmadan bahçe kapısına kadar bile gidemezler. Akılları, fikirleri yüzlerinin güzelliğini, ellerinin beyazlığını, ayaklarının zarifliğini korumakta. Sanki erkeklerin güzellikle bir ilişkisi varmış gibi! Sanki güzellik yalnız kadının özel hakkı, kadının yasal mirası, mülkü değilmiş gibi! Çirkin bir kadının doğanın yüz karası olduğunu kabul ederim ama, erkeklere gelince... Onlar lütfen yalnız güçlü, yiğit olmakla yetinsinler. Onların ideali şu olsun: Avlan, ata bin, dövüş! Gerisi incir çekirdeğini doldurmaz. Ben erkek olaydım böyle düşünürdüm." Bir duralama oldu. Kimseden ses çıkmadığını duyunca Blanche: "Ne zaman aklıma eser de evlenirsem" diye sözlerini sürdürdü "Süslenip, kırıtmakta bana rakip olacak bir koca seçmeye hiç niyetim yok. Kocam, benim zıttım olarak tamamlayacak beni. Tahtım dolaylarında rakip yaşatmam ben. Kayıtsız, şartsız, ancak bana tapınılmalı. Kocam aynadaki kendi yansımasına değil de, bana hayran olmalı... Bay Rochester, şimdi şarkı söyleyin artık. Ben de sizin için piyano çalacağım."
Sayfa 232
Ne günah diye bir şey var, ne de sevap diye! yalnızca millet ne yapıyorsa o var... Hepsi aynı bütünün parçası. yaptıklarının bazıları güzel, bazıları çirkin, ama bu konuda tek diyebileceğimiz bu kadar.
Henry Post Mimar mı,Kasap mı?...
Vali ve Belediye Başkanı(yalnış yazmadım ikisi de bir arada) olan Sayın Lütfi Kırdar bu zarif mimarın tesirinde kalır. Görevde bulunduğu (1938-1949) müddetçe ona arka çıkar.İşaret ettiği her yıkımı yapar.Prost bütün dünya kentlerinin metroya yöneldiği yıllarda istanbul'u geniş otomobil yollarıyla donatmakta ısrarlıdır .Zira bu bahane ile bir minare ormanını andıran şehri budayacak ve bizans eserlerini ortaya çıkaracaktır. Nitekim Atatürk Bulvarı ile Bizans Kemerini şehrin silüetine katarken, surlara paralel seyreden yollarla Roma mirasını göze sokar.Eyüp,Ayvansaray gibi medrese, tekke cami, türbe ,kabristan yoğunluğu fazla olan bölgelerden çok rahatsızdır ancak aşikare tırpan atamaz.Prost ,şeytanın bile aklına gelemeyecek bir plan yapar. Kazlıçeşme'yi dericilerinin emrine verir, Altınboynuzu sanayi tesislerini açar .Böylece hem dünyanın en büyük foseptik çukurunu elde edecek, hem de işçi kesimini havaliye celb ederek tarihi eserleri gecekondulara ezdirecektir. Bir gün Haliç'in beton karası binalarla kuşatılacağını,suyunun kirleneceğini ve havanın çoraptan beter kokacağını adı gibi bilir. İnanabiliyor musunuz bir ihtiyar adam bütün bunları başarır.Yetmez Aynalıkavak Kasrı'ndan Okmeydanı 'a kadar uzanan alanı( Fatih'in ordusu namaz kıldığı için İstanbullular o toprakları mescit kabul eder, hayvan bile otlatmazlar) yeryüzünün en çirkin yapılaşmasına açar. O güzelim menzil taşlarını hırslıların ve hırsızların önüne atar.
Sayfa 241Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.