Simeranya’da her seviyeye göre okuma salonları, lâboratuvarlar, atelyeler, müzik, tiyatro, sinema ve spor evleri vardır. Her yaşta insanlar bunlara devam ederler. Her merak ettikleri mevzuu kendileri etüd eder ve öğrenirler. Çocuklar ve gençler için, araştırma metodlarını gösteren kılavuz-öğretmenler vardır. Bunların vazifeleri öğretmek değil, öğrenmenin yolunu öğretmektir. Çünkü Simeranya pedagojisi, insanın bütün hayatında öğrendiği şeyleri ancak kendi istediği zaman ve kendi araştırmaları neticesinde öğrendiğini bilir. Eski dünyada, yani Simeranya’ya göre bugünkü dünyamızdaki okullarda çocuklara ve gençlere öğretilen şeylerin, muayyen* istidat* ve ihtiyaçları karşılamadıkça, hayatta hiçbir işe yaramadığı anlaşılmış ve klâsik mektepten eser kalmamıştır: Sınıf, kürsü, ders programı, nutuk söyler gibi ders veren öğretmen ve profesör yoktur. Diploma yoktur.
Klasik müzik bende ereksiyon yaratıyor. Bunun bazı insanlar için çok iyi bir açılış cümlesi olmadığını biliyorum. Belki cümledeki "klasik" kelimesinin üstünü çizersek kulağa o kadar kötü gelmez.
Annem klasik müzik sever, babam ise caz sever. Bana göre cazın rengi kahverengi ve esmer, kokusu ise ıslak ve kirlidir. Babam caz dinlemeyi muhtemelen annemi çileden çıkardığı için seviyor.