"Ya ben sana ne diyeceğim? Zeze mi?" "Rica ederim. Zeze yok artık. Geçmişteki budala çocuktu o. Bir sokak çocuğu adıydı... Şimdi çok değiştim. Terbiyeli, kibar bir çocuğum ben..." "Ve hüzünlü. Özellikle hüzünlü. Belki de yeryüzünün en hüzünlü çocuklarından biri, değil mi?" "Biliyorum." "Yeniden Zeze olmak ister miydin?" "Hayatta hiçbir şeyi geri gelmez. Bir bakıma, isterdim. Bir bakıma da, hayır. O sürekli dayak yeme ve aç kalma hikâyesi..." Hep peşimden gelmek isteyen o eski acıyı anımsıyordum. Yeniden Zeze olmak, bir şekerportakalı fidanı edinmek, Portuga'yı yine yitirmek mi? "İtiraf et gerçeği. O sıralar, uzun süreden beri duymadığın bir şeyin vardı. Minimini ve çok iyi bir şey: Sevgi." Cesaretim kırılmış olarak başımla onayladım. "Her şey yitirilmiş sayılmaz. Hâlâ birtakım şeylere olan sevgin duruyor..."
Yalnızca sevilmişler sevebilir. Çocuk, yaşadığını unutabilir ama hissettiğini unutmaz.
Reklam
— BURADA ne yapıyorsun çocuğum? — Hiç. — Öyleyse burda neden duruyorsun? — Hiç öyle duruyorum. — Okuma yazma biliyor musun? — Elbette. — Kaç yaşındasın bakayım? — Dokuzumu geçtim.
"Peki ben sana nasıl sesleneyim? Zezè mi diyeyim?" "Lütfen, Zezè yok artık. O budalanın tekiydi, geçmişte kaldı. Bir sokak çocuğu adıydı. Ben çok değiştim. Gayet terbiyeli, uslu bir çocuğum ben." "Ve hüzünlü. Hepsinden öte, hüzünlü. Hatta belki de dünyanın en hüzünlü çocuklarından biri, ne dersin?" "Biliyorum." " Yeniden Zezè olmak ister miydin?" "Hayatta hiçbir şey geri dönmez. Bir yanım istiyor. Bir yanım istemiyor. Durmadan dayak yemesi, aç kalması var..."
Bu toplumda sağlıklı birey yetişmez. Adem Hoca da bunun farkında anlaşılan..
Duyarsız bir toplum içerisinde duyarlı çocuk yetiştirmek, başka çocuklara yem yetiştirmektir... Bazı anne babalar çocuklarına nezaketi, zarafeti, dürüstlüğü bir erdem olarak kazandırmaya çalışırken, diğerleri duyarsızlığı, kabadayılığı, cingöz olmayı bir marifet olarak öğretiyorsa; duyarlıca yetişen çocuklar digerlerinin oyuncağı olmaktan kurtulumaz... Bundandır ki, bir çocuğa kötü davranan yetişkin sadece kendi çocuğuna değil, bütün bir topluma zarar verir. Kendi çocuğuna şiddet uygulayan bir ebeveyn, o toplumda şiddet eğilimli bir çocuk yetiştirdiği için, herkesi ilgilendirir. "Benim çocuğum değil mi, ister severim, ister döverim" sözü hem çocuğa, hem de bütün bir topluma saygısızlıktır. Çocuğun hem duyguları, hem de bedeni üzerinde tasarrufta bulunmak, "Eti senin kemiği benim" diye öğretmene çocuk teslim etmek, bir insanlık ayıbıdır. Hiçbir çocuğun ne eti ne de kemiği bir başkasına "istediğin gibi kullan" diye hoyratça teslim edilecek değersizlikte değildir. Et de çocuğundur, kemik de...
HEDİYELER
Çocuklarınıza ne alacağınızı reklamların belirlemesine izin vermeyin. Oyuncakları yakından inceleyip kendinize, "Bu oyuncak çocuğumla olan iletişimimimde ona ne mesaj veriyor? Çocuğum bu oyuncakla oynarken neler öğrenir? Bu oyuncağın ona etkisi olumlu mu yoksa olumsuz mu olur? Bu oyuncak ne kadar dayanıklı? Normal hayatta neyi temsil eder yada neye yarar? Sınırlı bir çekiciliği mi var yoksa çocuğum tekrar tekrar bununla oynamak ister mi? Bu bütçemize uygun bir oyuncak mı?" gibi sorular sorun. Bütçenizi aşan gereksiz bir oyuncağı asla satın almayın.
Sayfa 98 - KoridorKitabı okudu
Reklam
136 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.