Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Çocuk mu? Hiç de değil, hanımefendi! Çocuk olmak için önce çocukluğunun olması lazım."
Reklam
Kayıp kavramı hem evrensel hem de çok kişiseldir. Örneğin, yakın ve sevilen birinin ölümü, ayrılıklar, yaşlanma, sağlık yitimi gibi durumlar hemen herkes için bir kayıptır. Bazı kişiler içinse şehir değiştirmek, terfi etmek, okuldan mezun olmak, çocuk sahibi olmak bile bir kayıp anlamı taşıyabilir. Çünkü mezuniyet öğrenci olma, çocuk sahibi olmak ise çocuksuz bir insan olma durumunun kaybıdır aynı zamanda. Yani yaşamdaki her değişiklik ve seçim, içinde bir kaybı da barındırır. Bu noktada, bu türden değişiklik veya seçimlerin bir kayıp olup olmadığı kişisel değerlendirmeye bağlıdır.
Sayfa 54 - İkinci Bölüm - Depresyon Neden Olur?Kitabı okuyor
Çocukken, çevremizdeki dünyayı içimizde yaşama yetisine sahibiz. Ama sonra, bütün dünya bir alışkanlık haline geliyor bizim için. Çocuk ol­mak ve büyümek, duyumları ve yaşantıları sarhoş ola­na kadar içmek demek.
"Bütün eğitimiyle, bütün çevresinde görüp işittikleriyle bir çocuk, hayatın temel hakikatleriyle birlikte o kadar çok yalan ve budalalık yutar ki, ilk ödevi, sağlıklı bir insan olmak istiyorsa, bunları kusmaktır."
İnsanlar artık ayrı hayatlar sürdüklerinden sevgi için zamanları kalmadı. Hepimizin kendi ailesi ve çocukları var. Tabii ki eve telefon açıp, "Seni seviyorum anne," diyoruz ama sorun bu değil. Artık yuvamızda yaşamıyoruz. Başka yerdeyiz. Oysa anne babamızın etraflarında bizi görmeye ihtiyaçları var: Hâlâ çocuk olduğumuzu ve onların bakımına muhtaç olduğumuzu düşünüyorlar. Ama biz de bu ilgiden kopmaya çalışıyoruz, bizim de bunu yapmaya hakkımız var. Bu yüzden çocuklarla anne babaların, daha doğrusu anne babalarla çocukların arasındaki ilişkinin pek de adil olmadığını düşünüyorum. Ama böyle olmak zorunda. Her nesil kendi adaletsizliğini yaşamak zorunda. Belki önemli olan, bir noktada bunu kavrayabilmek.
Sayfa 17 - Agora KitaplığıKitabı okudu
Reklam
bir çocuk nasıl olgun olabilir ki? Bir çocuk bir çocuktur; çocuksu olmak zorunda.
Evren karanlık bir ormandır. Her medeniyet ağaçların arasında gezinen silahlı bir avcıdır, tıpkı bir hayalet gibi, yolunu engelleyen dalları kenara iterek sessizce yürümeye çalışır. Nefesini bile itinayla verir, avcı dikkatli olmak zorundadır. Çünkü ormanın her yerinde onun gibi gizli avcılar vardır. Bu, kozmik medeniyetin resmidir işte. Fermi Paradoksu için açıklamadır. Ve bu karanlık ormanda, şenlik ateşini yakıp, "İşte buradayım! İşte buradayım!" diye bağıran ve tüm ilgiyi üzerine çekmeye çalışan insanlık denen aptal bir çocuk var.
Eser dört temel Evet Beyni ilkesini bizlere öğretip uygulamaya geçmememizi ve sonuçlarının nasıl olumlu dönütleri olduğunu anlatıyor. 1.Denge: Çocuklar üzüldüklerinde yeşil alandan (sakin,doğru yaklaşımlardan)ayrılıp ,kırmızı (öfke krizine)ya da mavi(durağan, kaskatı kesildiği )alana girebilir . Yeşil alana nasıl dönülmesi gerektiği ,nefes egzersizi ve yaklaşımlar ile farklılaşma nasıl sağlanacağını gösteriyor. 2. Psikolojik Dayanıklılık: Kısa süreli denge sağlandıktan sora yeşil alana dönen çocuğa uzun vade de dayanıklılığı desteklenmiş olup, zorlukların üstesinden gelemenin becerileri öğretilmiş olur. Sarılmanın önemi! 3. İçgörü:Çocuğa yaşadığı bir durum karşısında kendine dışarıdan bir gözle bakıp daha doğru davranışa yönlendirmeyi hedefler. 4.Empati: Çocuğu ilişkilerinde ben değil 'biz' dilini geliştirmesine kendini karşısındakinin yerine koymasına bunu acı çekmesi için değil, ona yardımcı olmak için yapamaya teşvik edilmelidir.
Alışılmış,kişiye güven vermesi gereken onca kurala ve toplumun aldığı güvenlik önlemlerine karşın,insan yalnızdı,çaresizdi.Böylesine bir yalnızlık,çaresizlik duymak için ille de çocuk olmak gerekmiyordu; insan tepesine vurularak,lokması elinden alınarak,hatta yalnızca unutularak,bir köşeye bırakılarak ölüme benzeyen bir kimsesizliğe terk ediliyordu.
Sayfa 27 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.