İnsanların avcı-toplayıcı olduğu dönemde, kadınlar, hayat şartları içinde, bizlere sunulduğu şekliyle, sadece mağarada kalıp çocuğa bakan ve erkek ne getirdiyse onu pişiren bir konumda değildi. Etnoarkeologlar ve alanında uzman diğer bilim insanlarının çalışmalarından çıkarılan sonuçlara göre, kadınlar hem avlanır, hem de toplayıcılık görevi de yaparlardı. Ayrıca avcı -toplayıcıların beslenmelerinin, yüzdelik diliminin fazlasına düşen avcılığa rağmen toplayıcılıkdır. Keza av hayvanlarının ise büyük bir kısmı da boyutları küçük olan ve kadınların avladıkları hayvanlar olduklarını da görüyoruz. Erkekler daha büyük av peşinde koşarlardı lakin başarılı olma şansı düşüktü tabi. Ayrıca eski dönemlerde bulunan şişman kadın, ve kalçaları şişkin olan Venüs heykeli çok farklı yorumlamalara yol açtı. Bazıları bunların hamile kadın ve hayat getiren kadını temsil ettiğini ve buna tapınıldığını, bazıları ise sadece birer sanat eseri olduğu şeklinde oldu. Büyükanne denilen kavramın da olduğunu görüyoruz ayrıca. Rolleri de anne ve baba yokken çocuk bakımına yardım edip, şifacı konumunda olmak. Kadının avcı -toplayıcı dönemde rolleri gerçekten çok büyükmüş. Bizlere sunulan patriarkal aile düzeni, tarım toplumu ya da sanayi toplumu sosyolojisiyle şekillenmiş bir ilk insan aile yapısı geleneği ve bunun çok da bir temelinin olmadığını kanıtlar nitelikte bir eser olmuş.