Dil ve Üslup
Dil, Atsız'ın dilidir. Açık, duru, anlaşılır ve akıcı. Su gibi akar cümleler. Hiçbir cümle, hiçbir paragraf, anlaşılmazlığından ötürü sizi durdurmaz. Eğer duruyorsanız ve bir cümleyi, bir paragrafı yeniden okuyorsanız bu anlamadığınızdan değildir. Tam tersine çok iyi anladığınızdandır. Cümleler sizi can evinizden vurmuştur. Bir
Zengin olsan ne yapardın, Maksımiç?
Kitap satın alırdım.
Ah canım Gorki'm benim. Serinin ilk kitabını 2017 senesinde okumuştum. Yazarla tanışma kitabimdi. Hem çok sevmiş hem de çok uzun bir süreçte okumuştum nedendir bilinmez. Sonrasında ise seriye devam edememistim bir türlü. Şimdilerde ikinci kitabı okudum ve yine çok çok sevdim. Olaylarda öyle hızlı bir akış yok ama Gorki'nin kendine has o zarif satırları sizi alıp götürüyor. Hele de kitaplar ve okumak üzerine olan bu kitaptaki cümleler çok çok iyiydi yaa.
Aleksey artık büyümüştür ve para kazanacak çağa gelmiştir. En zorlu işlerde çalışıyor. Her türden insan tanıyor. Bu süreçte de kitapların o gizli sayfalarında ne güzel dünyalar olduğunu keşfediyor. Okuma aşkı ile yanarken etrafındaki insanlar adeta dalga geçiyor onunla. Çalışıp para kazanmak varken kitap okumak niye tabi değil mi? Kitap karın mı doyurur oysa. Bu kafadaki insanları bir kavanoza koyup denize sallayasim geliyor ya neyse.
Ekmeğimi KazanırkenMaksim Gorki · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20186,7bin okunma
Yusef Masadow kaleme aldığı şiir tadında bir eser okudum. İnanın her cümlesini sizinle paylaşmak istedim. Defalarca okuduğum cümleler paragraflar...
" Deniz kiminse kıyısına vuran taşlar da o yazılı olan hüküm de O'na aittir. Bilirsin ki taşlar kadere ve onu yazan kudret alemini işaret ve şahitlik eder
Türkiye'de en çok önerilen kitaplardan biri.
Makamına hak ettiğini düşünüyorum.
İlk başta "Abartmayın, ne yükselttiniz kitabı?" demiştim. En sonunda "Tamam, kesinlikle okuyorum artık." dedirttiler.
Evet, minik Martin'imiz.
Bir bilgi birikimi olmayan Martin'imiz.
Ama sorun bakalım, Martin o zaman mutlu muydu?
Çamlıca da bir ay gördüm; senindi
Birden o nazenin yüzüne indi
Gözlerinin yeşil denizlerinden
Gülümserdin; has bahçeye dönerdim
Bir zamanlar bulutlardaydı başım
Bir zamanlar sevdalı bir fenerdim
Sabah yalınayak kıyılarında
Avuçlardım doğuşunu güneşin
Akşamları gemilerden kovulur
Hayalini düşürürdüm izime
İ sapsarı, günbatımında yanan
Saçlarınla sarılırdın yüzüme
Dünya bize zindan, dünya bize dar
İstanbul olsaydın, ben de gökyüzü Öylece dursaydık sonsuza kadar
Ben hangi mimarım, bilseydin eğer
Bir lūgat yanmazdı böyle ansızın
Eriyip akmazdı kanda cümleler
Dokun, ah süzülsün alevlerinden
G
Heceler kurusun dudaklarında
Harflerinde beni bekle ve ısın
Yedi saray kurdum yedi tepede
Her gün birisinde uyanmalısın
Kitabın arkasına ne güzel yazmışlar " Vicdanlara seslenen bir hikaye " diye. O kadar doğru ki. Evet , kitap bitti ama ben de bittim. Sonunda öyle bir ağladım ki ve inanır mısınız bu benim ağladığım ilk kitap... Belki daha çok gencim ve birçok önemli eseri okumadım ama çok çabuk duygulanan biri olarak söyleyebilirim ki bu kitap en duygusuz insanı bile ağlatır.
İçim içime sığmıyor sanki... O kadar donuk bir ifadeyle yazıyorum ki bu cümleleri... Ne desem boş ne düşünsem gereksiz. Ölümden başka çare var mı ki? Neden sadece kitaplardan , şarkılardan , dizilerden ya da filmlerden anlıyoruz bu gerçeği? Ah , biz neden hayatımıza dahil edemiyoruz bu cümleyi.
Belki bir kitap incelemesi değil ama bu cümleler ilerleyen yıllarda geçmişe dönüp baktığımda ne hissettiğimi anlamam için , bu cümleler bir kızın hikâyesine ortak olmanın verdiği o huzur ve acı için , bu cümleler eli kolu bağlı bir insanın yapabildiği en fazla şey olduğu için kuruldular.
" Kelimelerden hem nefret ediyorum hem de çok seviyorum " derken ne kadar haklıymışsın Liesel Meminger... Kelimeler içimizden gelenler ama karşımızdakiler anlamadıkça geri dönenler...
Her zaman bu kitabı , Liesel'i , Hans ve Rosa'yı , Rudy'yi , Max'i ve Ilsa Herman'ı hatırlayacağıma söz veriyorum. Savaşları durduramam ama iyi bir eğitim almış biri olarak en azından savaşı başlatan o cahillerden biri olmamayı seçebilirim...
Kitap HırsızıMarkus Zusak · Martı Yayınları · 202112,6bin okunma
Merhaba dostlarım..
Dün gece Storytel’de gezinirken karşılaştım kitapla.. kapak fotoğrafı, kulağıma “beni oku” diye fısıldadı..
Kitabımız da 14 kısa öykü var. Öykülerin içinde bir çok mana.. en sevdiğim öyküler, “Peri”, “Kısa Hayatların Hikayeleri” ve “Gizli Anlaşma” oldu. Öykülerin içeriklerine dair çok fazla detay vermek istemem okuyun ve kendiniz görün isterim ama şunu belirtmeliyim ki , kitabı okurken bir çok duyguyu aynı anda hissettim ve en güzel etkisi kitap beni dinlendirdi. Hani bazı kitaplar okurken insanı yorar ya, üzerinizde bir yükle kapatırsınız kapağı.. bu öykü kitabını okurken hissettiklerinizin huzuruyla veda ediyorsunuz kitaba.
“Peri” yi okurken, Sürmeli’den (babaannem) eski zaman masalı dinliyor gibi hissettim.. bazı cümleler tekerleme vari, bazı kelimeler yeni anlamlarıyla karşıladı beni..
“Kısa Hayatların Hikayeleri” ni okurken, kocaman bir “ah” geçti içimden.. kadın cinayetlerine değinen bir öyküydü..
“Gizli Anlaşma” yı okurken, anne olmayı düşündüm, ne yaman bir yük.. Çocuk olmayı düşündüm, büyümek istemedim sonra..
Not:
Söyler misiniz Abuzettin Efendi ? O pencerede ne var, sırrınıza mahzar olmayı dilerdim..
BÜŞRA TOPUZ, senin nezdinde dünyaya haykırıyorum.. “öyle kırgınım ki ses etmeyişinize”
Tavşancık, sana rastladığım için mutluyum.. köstebeklerden, tabutçu farelerden, kötü babalardan seni korumak isterdim..
Başlarda birçok anti-ütopya/distopya okumuş biri olarak "Ah galiba beni şaşırtacak bir şey yok" dedim. Okumaya devam ettikçe dönemin Çin ve genel dünya politik eleştirisini güzel verdiğini düşünmeye başladım. Ve kitap bir yerde beni kendine çekti. İkinci yarıyı soluksuz okudum.
Cesur Yeni Dünya, 1984, Mülksüzler... Hepsi bize yaşadığımız dünyayı sorgulatıyor. Hatta yaşadığımız ülkeyi. Kedi gezegeni de aynı şekilde. Ama baş karakterin "umut" arayışı insan olmanın ne demek olduğunu hatırlatıyor.
Eğlenceli bir kitap okumayı beklemeyin. Ama o kısa kısa cümleler size bir kere daha "modernleşmiş insan"ı düşündürüyor.
Kedi GezegeniLao She · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022445 okunma