Jön Türkler, Vahideddin, Anglofil ve İngiliz Muhipleri
Osmanlı Devleti'nin Dünya Savaşı'na çekilmesi Genç(Jön) Türkler'in tamamıyla iflas etmeleri demekti. Mütarekeden sonra, 4 Kasım 1918 günü İstanbul’da İttihat ve Terakki Partisi’nin olağanüstü toplanan kongresinde Talat Paşa açıkça hükümetin bütün hatalarını tenkit ederek, “Enver’in Türkiye’yi bir dünya savaşına sürüklediğini” “kaydediyor, “Bizim
İttihatçıların bütün rüesası ve hükümet ricalinden bir çokları memleketi terk ederek yabancı memleketlere kaçmışlardı. Bazıları da Bekirağa Bölüğü’ne hapsedilmişlerdi.
Kaçamayanların bir kısmı İstanbul’da tevkif edildikten sonra Malta’ya sürülmüşler ve orada Millî Mücadele’nin muvaffakiyetine kadar kalmışlardı. M. Kemal Paşa, serbest bırakılmış olduğundan gizliden gizliye emniyet ettiği arkadaşlarıyla memleketi kurtarmak için çalışabilmek fırsatına malikti. Padişah da kendisini tanıdığından Damat Ferid Paşa hükümeti ona bir şey yapamıyordu.
Hatta M. Kemal Paşa’yı müfettiş olarak Anadolu’ya göndermişti.
Sabrı taşan ve sözlerinin dinlenmesi hususunda umudunu kaybeden Türk milleti, ne pahasına olursa olsun, artık Damat Ferid hükümetini tanımadığını ve utanç verici barış şartlarını kabul etmediğini ilan etti.
Mustafâ Kemal’in İttihatçılığı
Atatürk de vakti zamanında bütün genç subaylar gibi İttihatçı idi ama çok erkenden bu zümreden soğumuş, bırakmış ve erkenden fırka yönetimine karşı tenkitçi bir bakış edinmiştir. Enver Paşa'yla yıldızları barışmamıştır. Enver, O’nu sevmiyordu, Atatürk ise Enver’i bir tehlike olarak görüyordu. Bu ikisi farklı bakıştır. Enver Paşa, Mustafa Kemal’den hazzetmiyordu. Onu konumu itibariyle muhteris, gayr-ı memnun biri olarak görüyordu. Mustafa Kemal için ise Enver, sevip sevmemenin ötesinde tehlikeli birisiydi. İttihatçılık iddiası, ileride Mütareke döneminde menfî bir kavram olarak bilhassa Damat Ferid çevresi tarafından Mustafa Kemal taraftarlarına karşı da propagandası yapılan suçlamada ve esas amacı Mustafa Kemal'in “millî hareketini” halk nezdinde itibarsızlaştırmaktı. Sonrasında bu propaganda Mustafa Sabri ve Dürrizade gibilerin eliyle fetva şeklinde ortaya kondu.
Atatürk de vakti zamanında bütün genç subaylar gibi İttihatçı idi. Ama çok erkenden bu zümreden soğumuş, bırakmış ve erkenden fırka yönetimine karşı tenkitçi bir bakış edinmiştir. Enver Paşa’yla yıldızları barışmamıştır.
Enver, O’nu sevmiyordu, Atatürk ise Enver’i bir tehlike olarak görüyordu. Bu ikisi farklı bakıştır. Enver Paşa, Mustafa Kemal’den hazzetmiyordu. Onu konumu itibariyle muhteris, gayr-ı memnun biri olarak görüyordu. Mustafa Kemal için ise Enver, sevip sevmemenin ötesinde tehlikeli
birisiydi. İttihatçılık iddiası, ileride Mütareke döneminde menfi bir kavram olarak bilhassa Damat Ferid çevresi tarafından Mustafa Kemal taraftarlarına karşı da propagandası yapılan suçlamadır ve esas amacı Mustafa Kemal’in “millî hareketini” halk nezdinde itibarsızlaştırmaktı. Sonrasında bu propaganda Mustafa Sabri ve Dürrizade gibilerin eliyle fetva şeklinde ortaya kondu.