Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mesela zanaatı ve çalışma isteği olmayan bir mahpus var diyelim (ki böyleleri vardı gerçekten); ama para kazanmak, hem de sabırsız olduğundan bir an önce kazanmak istiyor. Böyle bir mahpus, işe başlayacak kadar parası olunca şarap satmaya karar verir; çok riskli olan bu işe cesaretle atılıverir. İşin ucunda hem dayak yemek, hem de malla sermayeyi kaybetmek de vardır. Ama geleceğin şarap tüccarı tehlikeye bile bile atılır. Başlangıçta parası az olduğundan şarabı hapishaneye kendisi getirir elbette ve makul bir karla elden çıkarır. Bunu iki, üç defa daha tekrarlar, idare tarafından yakalanmazsa, ticareti hızla gelişir ve ancak bundan sonra geniş çapta gerçek bir iş kurar; müteşebbis sermayeyi büyütür, ajanlar ve yardımcılar tutar, daha az riskle daha çok kazanır. Artık onun yerine riske atılanlar yardımcılarıdır. Dostoyevski, Ölüler Evinden Anılar,
Bir kadından, - kadın bu işi yapsın ya da yapmasın! - dünyanın kadından beklediği şekilde ev işi beklemekte sadece beklemek olarak dahi, tüm kalbimle inanarak söylüyorum, bence en az dayak, tecavüz, cinayet kadar ciddi bir şiddettir. Kadını öldüren, tüm olanaklarını yok eden, potansiyellerini yatsıyan, daha doğmadan çürüten, onu içeriden bitiren, kendisinden başka herkese yarar hale getiren, psikolojik, zihinsel, fiziksel bir şiddettir. (Evet; salt beklenti olarak bile fiziksel bir şiddettir!) Bir kadının hayatını anlamsız, işe yaramaz boş bir tekrara mı dönüştürmek istiyorsunuz? Ona ev işleri konusundaki geleneksel inancı hafif dozda bile olsa aşılayın, yeter. Kız çocuklarını diri diri gömdükleri için cahiliye araplarını eleştiriyoruz, ama bence bizim kız çocuklarını diri diri gömenlerden hiç de aşağı kalır yanımız yok. Ve bu söylediğinde son derece ciddiyim
Sayfa 112 - İthakiKitabı okudu
Reklam
183 syf.
10/10 puan verdi
Minik Zeze'nin gözünden.
Kitap beş yaşında ki Zeze'nin dilinden anlatılıyor.Kitap 183 sayfa.Bir kere okumaya başladığınızda sizi sürüklüyor.Bir kaç saatte bitebilecek bir kitap ama ben sindire sindire yavaş yavaş okumayı tercih ettiğimden iki günde bitirdim.Kitabı okurken Zeze'nin yaşına iniyor,onu derinden anladığınızı hissediyorsunuz.Anlamlı bir şeyler okumak istiyorum diyorsanız,okumanızı tavsiye ederim.Ailesinden hep dayak yiyen,kötü laf işiten Zeze'nin ailesinden kaçışı olan takma ismiyle "Portuga" ile dostluğunu okuyoruz.Portuga Zeze'nin babasınsan bile daha yaşlı.Küçük çocuk onun yüreğini ısıtıyor ve ona oğluymuşcasına bir ilgiyle yaklaşıyor.Zeze'de onu hem en iyi dostu hem de kendi seçtiği babası olarak görüyor.Tabi bir de küçük şeker portakalı fidanımız var.Zeze ve ailesi yeni evlerine taşındıklarında arka bahçelerinde ki minik şeker portakalını gören ufaklık önce mırın kırın etse de (çünkü en küçük ağaç ona kalmıştı.)Sonradan fark ettiği üzere "Minguinho" ona bu adı veriyor.Onun ile konuşuyor,onu dinliyor,ona arkadaşlık ediyordu.Zeze onu sevmişti.Bu kitap yoksulluğu,çocukluğu,arkadaşlığı,merhameti ve bir çok şeyi size hissettiriyor.Kitabın sonunda buruk bir tebessüm ile kitabımı rafa kaldırdım...
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022230,1bin okunma
I: Hastane Bayram haftası biter bitmez hastalandım ve askeri hastanemize gönderildim. Hastane, kaleden yarım verst ötede, öbür binalardan ayrı, uzun, tek katlı, sarı boyalı bir yapıydı. Yazları onarılırken dehşetli sarı boya harcanırdı. Hastanenin kocaman avlusunda eklenti binalarla lojmanlar ve diğer hastane pavyonları bulunuyordu. Merkez
Rıfat Ilgaz'ın hastaneye yatışı ile ilgili, Başdan gazetesinin, 28.1.1949 gün ve 25. sayısında şu haber verilmiştir: "... hastaneden çıkan Ilgaz, on gün kadar savcılıkta ifadeler ve muhakemelerle meşgul olmuş ve tekrar hastalığı arttığından yatağa düşmüştür. Rıfat'ı para ile yatıracak bir hastane dahi bulunamamış, nihayet Vali Vekili Haluk
Orhan Veli’yi Kurtarmak
Bu o kadar zor ,Çetin ve imkansız gibi görünen bir olay aslında,bir insana sorsanız makarna sevdiğin halde ıspanak neden sevmiyorsun diye tatmin edici bir kaç cümle kuramaz kendiside bilmez neden sevmediğini düşünmez çoğu zaman sevmiyorum işte der geçer,Alt metinlere bakmak lazım hayatının ,belki çocuklukta yaşanılan bir travma,küçük bir olay
Reklam
-Arayan Carlos! Zeus, Muhteşem'in getirdiği telefonu aldı, isteksiz. - Günaydın!... Öyle bir günden sonra yine de iyi sayılırım. Kollarım, omuzlarım sızlıyor, dayak yemiş gibi. Aslında dayak yedim tabii!... Hayır, o kadından şikâyetçi değilim. Zaten havaya ateş etmiş... Hayır, asansördeki kadını kastetmedim. Polis henüz onun izini bulamadı. Ben konserde silah çekenden söz ediyo­rum... Kimin kızıymış?... Konunun bir an önce kapatılmasını sağ­la!... Hayır buraya gelmen gerekmiyor. Yalnızca dinlenmek isti­yorum... Seni ararım!
Aile planlamasındaki sorunlardan başlayarak okul öncesi çocukların eğitimine ve toplum dışına eğitilen çocukların sorunlarına değin oldukça karmaşık bir sorunlar yumağı var. Bu sorunların en uç noktasını da sanırım sokak çocukları oluşturuyor? Türkan Saylan: Evet. Bunlar aile içi şiddet gören, kimi kez tecavüze uğramış olan, evdeki şiddete dayanamayıp evden kaçan çocuklar. Bu dünyanın her yerinde olduğu gibi bizde de çok yoğun. Ne bileyim anne-baba ayrılmış, baba alkolik ya da sadist ya da sapık, bin tane etken olabilir. şiddetle karşılaşanlardan kimi canına tak edince kaçıyor. Genellikle İstanbul’a, İzmir’e, büyük kentlere geliyorlar. Ondan sonra ya birtakım çetelerin eline düşüp onlar için çalışmaya başlıyorlar ya tecavüze uğruyorlar. Sokaktaki şiddet bir biçimde buluyor onları. Böylece hayatları kayıyor. Tinerci çocuklar hep hayal kurmak istiyorlar, dayak yemedikleri bir anı düşlüyorlar, anne-baba sevgisini arıyorlarlar. Şimdi biz hep sonuçları görüyoruz ve bu tinerci çocuklar için ne yapabiliriz diyoruz. Ama ben de diyorum ki bu çocukların tinerci olmaması için ne yapabiliriz, aile içi şiddeti nasıl önleyebiliriz, yani sorunun nasıl temeline inebiliriz? En önemlisi bir aile danışmanlığı sisteminin kurulması. Şiddet olduğu zaman hemen girişimde bulunacak bir sistemin işlemesi gerekiyor. Sorunların gündeme getirileceği, şikayetin yapılabileceği bir yer. Bu konu önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin gündeminde olacak. Tabii toplumda da yanlış bir yaklaşım söz konusu. Acıma duygusuyla bu çocukların eline üç-beş kuruş tutuşturanlar, bu çocukların kimler tarafından nasıl kullanıldığını bir an bile düşünmüyorlar.
Sayfa 114Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.