KERİM DEDE 17-18.YÜZYIL Kerim Dede gitmek ister Toros'a Alaydan ayrılmış ördeği yüze Biz de niyaz ettik Sultan Nevruz'a Uyan Ali'm uyan, zamanın geldi
Lakabına "Frenk" denilse de, Saray çevresindeki lakabı "Makbul" veya "Damat" idi... Ama o, hep "Makbul İbrahim Paşa olarak anılageldi. Kanuni her neden ise, bu Rum'da kıvrak zeka ve devlet adamlığına yakışır bir kişilik görüyordu... Sultan Kanuni, kuşkusuz onun Müslümanlığına güveniyordu. Üstelik bu Rum, hiçbir Türk'ün yapamayacaklarını yapıyordu... Gayretleri ve hünerleri kendine özgü idi. Müneccimbaşı Ahmet Dede, Müneccimbaşı Tarihi'nde yine onun için şöyle diyor: "Sultan'ın tırnaklarını keser, ellerini ve ayaklarını yıkadığı suyu mübarektir, diye içerdi..."
Sayfa 36 - ToganKitabı okudu
Reklam
Hasan ül Askeri, Mehdi çıkınca İsa Peygamberi vezir dikince Doksanbin er Horasan'dan kopunca Oniki imama yardım okurum Pir Sultan’ım hem Muhammed, Ali’den Ta ikrarım vardır kalu beliden Şefaat umarız güzel veliden Muhammed, Ali’yi sever okurum 🌹 İran Horasan Meşhed şehrinde Horasan erlerinin şahı, piri, sekizinci imam Ali Rıza'nın (as) mübarek cennet bahçesi türbesidir. Dünyada ziyaretleri ahirette şefaatleri nasibimiz olsun! Sonsuz selavat ve selam dede, ceddine, evlatlarına olsun şefaatleri daim üzerimizde olsun. Düşmanlarına, katillerine ebeden lanet olsun. Yolumuzun gerçek erlerinden Alevi/Caferi Pir Sultan Abdal'a rahmetler olsun ruhu şad olsun Alıntı: Seyyid Sefer Akkuş
İçimden Buhara geçiyor,Tiflis, Tahran geçiyor Beyrut,Saraybosna, Marakeş geçiyor. İçimden kadim medeniyetin bir yapısında aniden bir toz zerresi olmak geçiyor. Diyar Diyar gezmek durmamak beklememek rüzgarın estiği yöne doğru... Belki mümkün olsa geçmişe doğru. İçimden Yûnus'la Pîr Sultan Abdal'la Galip Dede ile dost olmak geçiyor. İçimden Şeyhülislam Yahyalar'la İbrahim Hakkılarla adını unuttuğum saymakla yetiremeyeceğim onca güzel insanla aynı meclist olmak geçiyor, aynı mecliste olup aynı derte gözyaşı dökmek geçiyor. Uçmak uçmak uçmak geçiyor koca bir medeniyeti karış karış bilmek geçiyor. (Alıntı) ""'Kalbimi alıp bir cami avlusuna terketmek geçiyor""
Yemenden öte bir yerde Düldül hala savaştadır. Ali daha savaştadır. Kafdağı'nın arkasında Köroğlu'nun Kırat'ı, dostluk için, yiğitlik, doğruluk için, zulme karşı, bilcümle kötülüklere karşı savaştadır. Alagözlü Dedem Pir Sultan, yedi derya ötesinde zulme karşı savaştadır. Cümle kırklar, pirler, iyi kimseler zulme karşı savaştadır diyordu. Dünya kurulduğundan bu yana güzel dünya savaştadır, kötü dünyaya karşı, çirkin dünyaya karşı. Her gün başka bir gün doğuyor, her gün yeni yıldızlar döşeniyor gökyüzüne, diyordu Dursun Dede. Her doğan gün, her gece gökyüzüne döşenen yıldızlar savaştadır. Her sabah yeni çiçekler açıyor, dünkünden daha güzel, yeni bebeler doğuyor, her gün, her gün yeniden, eskisinden daha sağlıklı. Dünya her gün, her gün, her gün güneş doğarken deri değiştiriyor, yepyeni terütaze oluyor. İnsan, her insan, eğer insansa, her gün, her gün tanyerleri ışırken yeniden doğuyor. Toprağa düşen her tohum, toprağı yaran her filiz yenidir. Gökyüzü her ışıyışında yeniden kuruluyor, dünya yeniden kuruluyor her tan atışında, tohum yepyeni uçuyor, su yepyeni akıyor, ışık yepyeni akıyor. İnsan yüreği yepyeni yepyeni atıyor. Çiçek sevgiye duruyor, yürek sevgiye duruyor, şırlayıp gelen ışık sevgiye duruyor.
Sayfa 145Kitabı okudu
Orijinal bir delilik
17. asırda Osman Dede isminde bir meczup, Aksaray'da yeniçeri kulluğunun önünde ki kaldırımda tam elli yıl, yaz kış anadan doğma çıplak oturmuştu. Bir gün, tebdil gezen müstebit hükümdar IV. Murad'a: "Murad!... Murad!... Dul ananı bana nikahla verir misin?" diye laf atmış, bu amansız padişahtan anası Kösem Sultan'ı istemişti.
Reklam
467 öğeden 441 ile 450 arasındakiler gösteriliyor.