adınız yok ama, şayet varsa, kadınlar gününüz kutlu olsun
işimize gelince sevdiğimiz
gelmeyince sövdüğümüz
coplayıp, tekme tokat dövdüğümüz
bazen kölemiz...
bazen de gölgemiz olarak gördüğümüz
evde, ofiste...bağda, bahçede,
sokakta, tarlada, fabrikada
ırgat gibi çalıştırıp...iliklerine kadar sömürdüğümüz
kadınlar;
ana(larımız!) , yavuklu(larımız!) ,
eş(lerimiz!) , dost(larımız!) ,
kız(larımız!) ,
Geceleri uyanır,
Gecelerin en karanlığında,
Üstüne üstüne çullanır o zaman felâketleri.
Kara kuşlar gagalar
Bir deri bir kemik boynunu.
Aydınlıkta hep gülümseyen
Saygın yaşlı değil,
Yatağında büzülmüş
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a aittir. (En'âm Suresi 1)
"Zulumât" ve "nur"dan maksat "gece karanlığı" ile “gündüz aydınlığı" olabileceği gibi, "şirk, nifak ve küfrün karanlığı" ile "İslâm, iman, nübüvvet ve yakînin aydınlığı" da olabilir. Ayrıca "zulumât" çoğul, "nûr" ise tekil gelmiştir. Çünkü karanlığın sebepleri çok, aydınlığın sebebi tektir. Sapık yollar çok, doğru yol tektir. Burada karanlığın şirk ve çoklukla ilgisi bulunduğuna ve bunda tek ve tekliğin çoklukta kaybolmasına; aydınlığın da tevhid ile alakası olduğuna ve bunda da çokluğun tekte kaybolduğuna dikkat çekilmektedir. Bu bakımdan "kâfir ufuklarda kaybolan yani çokluk içinde boğulan, mü'min ise ufukların kendinde kaybolduğu yani vahdete eren kimsedir" sözü pek mânidârdır.
-Ömer Çelik / Hakk'ın Dâveti Kuranı Kerim Meâli ve Tefsiri Cilt 2
işimize gelince sevdiğimiz
gelmeyince sövdüğümüz
coplayıp, tekme tokat dövdüğümüz
bazen kölemiz...
bazen de gölgemiz olarak gördüğümüz
evde, ofiste...bağda, bahçede,
sokakta, tarlada, fabrikada
ırgat gibi çalıştırıp...iliklerine kadar sömürdüğümüz
kadınlar;
ana(larımız!) , yavuklu(larımız!) ,
eş(lerimiz!) , dost(larımız!) ,
kız(larımız!) ,