ama ölürdün unutmasan*
' Zaman her şeyin ilacıdır. En büyük dertler bile zamanla küllenir, hafızanın kuytu bir köşesinde çürümeye bırakılır. Bu yüzden en vefalısından en çiğ süt emmişine kadar her insan, en yüce duygu olan “unutuş”un eşiti olur. Unutuş, acının panzehiridir. İnsan unutmazsa, hayatta kalamaz. '
Sayfa 147 - Doğan KitapKitabı okudu
O gün babam için mi yoksa Füsun cenazeye gelmediği için mi acı çektiğimi soran okurlara ve müzegezerlere, aşk acısının bir bütün olduğunu söylemek isterim. Gerçek aşk acısı, varlığımızın en temel noktasına yerleşir, bizi en zayıf noktamızdan sımsıkı yakalar ve diğer bütün acılara derinden bağlanarak bütün gövdemize ve hayatımıza hiç
Sayfa 215 - Yapı Kredi Yayınları, 36.Baskı, Eylül 2023
Reklam
663. hadisten öğrendiğimize göre bazı organlarımızın şerrinden Allah’a sığınmalıdır. Kulağın şerri, birinin gıybetini ve günah olan sözleri dinlemesidir. Gözün şerri, günah olan şeylere bakmasıdır. Dilin şerri, Allah’ın yasakladığı şeyleri konuşmasıdır. Kalbin şerri, insanlara haset etmek, kin ve nefret beslemek gibi kötü duyguları taşımasıdır.
ALLAH İLE ÜNSİYET VE ALÂMETİ
Abdullah b. Zeyd bir rahibe “Bana sabrın yolunu göster.” dedi. Rahip: “Bir an evvel yalnız kalmaya bak! Çünkü sen yalnızlığın tadını tattığında nefsinden uzaklaşıp yalnızlığa yakınlık hissedersin. Yalnızlık ibadetin başıdır, bu da ünsiyet hâlinde tefekkür ile olur.” Bunun üzerine râhibe: “Ey rahib! Kul yalnızlık hâlinde en azından neyi bulur?” diye sordu. O da: “İnsanların gönlünü yapmaya çalışmaktan rahata ermeyi ve onların şerrinden selâmeti.” dedi. Dedim ki: “Ey rahip! Kul Allah ile ünsiyet etmenin lezzetini ne zaman tadar?” Bunun üzerine o: “O’na karşı sevgi saf olduğunda, muamelelerde sırf O’nun için gerçekleştiğinde olur” dedi. “Peki, ey rahip, O’na sevgi ne zaman saflaşır?” dedim. O da: “İnsanın derdi yalnız taat olduğunda.” dedi. Ben de: “Peki muamele ne zaman sırf onun için olur?” dedim. O da: “Düşünce, niyet tek olduğunda” dedi ve sonra şu beyti söyledi: Seven nasıl uyur, hayret! Çünkü sevene her uyku haram Sonra şöyle dedi: Hayret ederim insanların hâline! Nasıl olur da senin yerine başkasını isterler! Hayret ederim kalplere! Nasıl olur da senin yerine başkasına ünsiyet ederler! İlâhî, sen mahlukâtından sana ünsiyet edenlere ünsiyet ettin, sana tevekkül edenlerin yeterliliğini onlara tahsis ettin. Sen onların vicdanlarını müşâhede edersin, onların kalplerinin esrarına muttalî olursun! İlâhî, sırrım senin katında âyandır. Sana kavuşmaya hasretim. Yakınlığının heybeti beni bürüdüğünde zikrinde ünsiyet bulurum. Dertler çoğaldığında senden amân dilerim ey âlemlerin Rabbi!
Sayfa 274
Ölümlü varlık elinden geldiği kadar sonsuz, ölümsüz olmaya çalışıyor. Bunun için de yapabileceği bir tek şey var: Doğurmak, eskiyen bir varlığın yerine durmadan bir yenisini koymak. Bir canlı yaşıyor, çocukluğundan ihtiyarlığına kadar hep kendi olarak kalıyor deriz, oysaki hep aynı adı taşısa da hiçbir zaman aynı varlık değildir, durmadan saçları, eti, kemiği, kanı, bütün bedeni, bir yandan yenileşir, bir yandan ölür.Yalnız beden değil, can da değişir. Tabiat, huy, inançlar, arzular, zevkler, dertler, kaygılar, bunların hiçbiri kimsede aynı kalmaz, biri ölürken, bir yenisi doğar. İşin en tuhafı, bilgilerimiz bile bir yandan doğar, bir yandan ölür, bilgi bakımından da hiç aynı kalmayıp, hep değişir bildiklerimiz. Bilgi yitirildiği içindir ki öğrenme diye bir şey vardır. "Unutma" bir bilginin silinmesidir. Öğrenme, gidenin yerine bir yenisini belletmekle bilgiyi yaşatır, böylece de bilgi hiç değişmemiş gibi görünür. Bütün ölümlü varlıklar bedeniyle ve her şeyiyle ölümsüzlüğe bu yoldan erişir. Bunun bir başka yolu da yoktur. Böyle olunca, artık neden bütün canlılar yavruları üstüne bu kadar düşüyor diye şaşma. Bütün o emekler, sevgiler hep ölümsüzlük uğrunadır.
BELLENİR OĞUL
Şu birkaç sözümü hatıra sakla Her şey yavaş yavaş bellenir oğul. Hızlı gider isen atarsın takla, Dertler üzerine çullanır oğul. Bu alemde her şey tozpembe sanma, Her gördüğün şekle aldanma, kanma. Hayat zaman zaman acıdır amma Sabırla acılar ballanır oğul. Biraz sertleşince güzel havalar, Çatlayıp dökülür zayıf sıvalar. Hele temelinden çürük yuvalar, En küçük depremde sallanır oğul. Bir sevdayla yan ki ebedi sönme! Mertlikten ayrılma, sözünden dönmer İnsanları sev ya fazla güvenme, Gün olur dost seni kullanır oğul. OZAN NİHAT der ki şudur son sözüm: Fazla nasihate görmedim lüzum. Takma şu dünyaya dert etme kuzum, Yaraların üstü küllenir oğul. ( İsviçre-Suhr, 23.02.2000 )
Sayfa 164Kitabı okudu
Reklam
56 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.