Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
O Muhteşem Hattınız,
Anlatılmak isteneni açık açık söyleyemeyen, ana odağına karar verilememiş, sonu taaa başımdan tahmin edilebilir bir roman.
.
.
Yazar kitabın sonunda bu bir tarihi roman değildir. Bir kimlik arayışını anlatır diye belirtmiş ama romanın akmayan, geçmeyen ilk 200 sayfası bu kısma aile. 1938 Tunceli olaylarından bahsettiği kısım ise çok yüzeysel sadece romanı bir parça sıkıcılıktan uzaklaştırmak için eklenmiş gibi.
.
.
İki kısım arasında bağlantı kurmak için yaratılan insan tiplerine değişik kişilik özellikleri eklenmiş. Yanlış anlaşılmasın. "Roman karakterini sevmedim güzel kitap değil." yorumu değil bu. Ortada rayına oturmayan başka bir durum var. Ana karakterin kisilik özelliklerinin anlatıldığı, hayatından kesitler sunulduğu 200 sayfada romanın sonunu zaten biliyorsunuz. Kitabı biraz daha vurucu hale getirmek için arka fon oluşturan dönem Türkiye'sini anlatan ikinci kısım çok yüzeysel. Merak unsuru zorla yaratılmaya çalışılmış. "Bu cümleyi yazdık ki devamını merak et." hissi uyandırdı bende.
.
.
Yazarın çok daha güzel romanları olduğunu okudum yorumlarda. Belki de ben yanlış kitabıyla başladım
#okudumbitti #kitapyorum #balatalıkuledekiesrar 160 Sayfa
.
"Tanrıların hiç sönmeyecek ateşlerini yakarak sana yakarıyorum,
Ülkemin, krallığımın hazinelerini korumama yardım et,
Düşmanlarınıza aman verme, halkıma, topraklarıma kastedenlere zalim ol,
Beni savaş meydanlarında utandırma, ölümsüzlüğün kollarında uyumama
𝐇𝐀𝐒𝐀𝐍 𝐀𝐋İ 𝐓𝐎𝐏𝐓𝐀Ş/𝐁𝐄𝐍İ 𝐊Ö𝐑 𝐊𝐔𝐘𝐔𝐋𝐀𝐑𝐃𝐀
“𝙳ü𝚗𝚢𝚊𝚗ı𝚗 𝚛𝚎𝚗𝚔𝚕𝚎𝚛𝚒 𝚍𝚎ğ𝚒ş𝚝𝚒, 𝚍ü𝚗𝚢𝚊𝚗ı𝚗 𝚜𝚎𝚜𝚕𝚎𝚛𝚒, 𝚜𝚎𝚜𝚜𝚒𝚣𝚕𝚒𝚔𝚕𝚎𝚛𝚒 𝚍𝚎ğ𝚒ş𝚝𝚒, ş𝚎𝚔𝚒𝚕𝚕𝚎𝚛𝚒 𝚜𝚘𝚗𝚛𝚊, 𝚔𝚊𝚙ı𝚕𝚊𝚛ı, 𝚔𝚊𝚙ı𝚕𝚊𝚛𝚍𝚊𝚗 𝚐𝚒𝚛𝚒𝚙 çı𝚔𝚊𝚗𝚕𝚊𝚛ı 𝚍𝚎ğ𝚒ş𝚝𝚒, 𝚐ü𝚕𝚎𝚗𝚕𝚎𝚛𝚒, 𝚊ğ𝚕𝚊𝚢𝚊𝚗𝚕𝚊𝚛ı, 𝚢ü𝚛ü𝚢𝚎𝚗𝚕𝚎𝚛𝚒 𝚍𝚎ğ𝚒ş𝚝𝚒, 𝚊ğ𝚊ç𝚕𝚊𝚛ı, ç𝚒𝚖𝚎𝚗𝚕𝚎𝚛𝚒, 𝚢𝚊𝚙𝚛𝚊𝚔𝚕𝚊𝚛ı 𝚍𝚎ğ𝚒ş𝚝𝚒...”
“Beni kör kuyularda” toplumun kaynayan yarası haline gelip, etten ve kemikten vücut bulmuş
Otostopçunun galaksi rehberi serisinin ikinci kitabı "evrenin sonundaki restoran"
Galaksideki en son teknoloji ile donatılan gemide bulunan ana karakterler Arthur, Ford, zephod, Trillian dörtlüsünün macerası kaldığı yerden devam ediyor. Gerçi bu kitapta Arthur ve Ford diğerlerinden ara ara ayrı düşüyor ama umuyorum ki diğer kitaplarda tekrar bir araya geleceklerdir. Evrenin sonundaki restoran, zaman makinası ile evrenin yok olacağı zamana gönderilen ve müşterilerinin yemek yerken evrenin yok oluşunu seyredebilecekleri "Miliways" adlı enteresan bir restorandır. Bu restoranda en ilginç şey ise "İyi akşamlar. Ben Günün Yemeğiyim. Gövdemin parçaları ilginizi çeker mi acaba?” diye kendini tanıtan günün yemeğidir. Dahası da var;" Bir parça kol alır mıydınız? "Butta var. Butlarımı uzun zamandır çalıştırıyorum bol bol ot yiyorum, onun için orda bayağı lezzetli et olması lazım" gibi cümlelerle müşterilere kendini çok insancıl bir şekilde vurdurucağını söyleyen mandıra hayvanları.
Gidilebilecek en iyi restoranda, seyredilebilecek en iyi manzaraya karşı mükellef bir yemek. (Buralarda güldüğümü saklayamam)
Ana karakterlerimizin ilk görevleri galaksinin gerçek hakimini bulmak. ikinci görevleri ise daha önce Dünya yok edildiği için (bir uzay yolu yapım sırasında yıkılmıştır) yaşam, evren ve herșey ile ilgili en önemli bilinmeze ilişkin soruyu bulmak. Soruyu arıyorlar çünkü cevabını biliyorlar. Ancak sorusunu bilmedikleri bir cevap eşlerine yaramıyor.
Okurken eğlendiğim yazarın ise nasıl bir kafayla yazdığını merak ettiğim, ince espri, iğneleyici, eleştirici bir çok cümlenin geçtiği müthiş bir seri.
...
Bir romanın sayfalarında rastladım sana Raif Efendi. Hem de her bir satırında. Yalnızlığın koyu demlenmiş bir bardak çay gibiydi, ağır geldi bünyeme. Bu yüzden ara sıra kaybettim seni. Sonra sokaklarda aradım o sayfalardan çıkıp. Kolum çarpmıştı belki yanından geçerken ya da çarpışmıştık, teğet geçmişti hayatlarımız, belki de hiç
Küçük şifacı
birkitapbinyurek.blogspot.com.tr/2017/01/kucuk-s...
-KÜÇÜK ŞİFACI(YOLCULUK BAŞLIYOR)-FUNDA AKBULUT -AZ KİTAP-
Vel, görücü kız kardeşi ve iz sürücü ağabeyi arasında kalmış, kendini ve yeteneğini göstermeye çalışıyor. Ailesi, onun “şifacı” olmasını umarken, o “savaşçı” olmayı istiyor. Yeteneklerinin ön plana çıktığı zamanda, Hakan’ın savaşçıları arasına katılabilecek mi? Seçimler, cesaret ve gizemle dolu, öngörülemeyen olayların, hayallerin peşinde koşmanın ve umulmadık sonuçların olduğu bir dünyada, Vel’in yolculuğu asıl şimdi başlıyor.
KİTAP YORUMUM
Küçük Vel savaşçı olmak isterken ailesinin yeteneği şifacı olmasına yatkın olduğu düşünülüp o yönde eğitim almasına zorlanan küçük çocuk acaba hangi yolu seçecektir. Kitap çocuklar için olmasına rağmen bende severek okudum. Kitap seri ve devamını gerçekten çok merak ediyorum. Kitabı bence ebebeyinler de okumalı. Çocuklarına nasıl davranırlarsa nasıl tepki alırlar buna dair çok örnekler verilmiş. Resimler ile desteklenerek kitap daha eğlenceli hale gelmiş. Sürekli et yemeleri yalnız :) sürekli gece okuduğum için beni acıktırsa da gerçekten keyif alarak okudum. Yazarımızın kalemine sağlık. Sevgi ile devamını bekliyorum.
DUYGU SONGÜL KAHRAMAN
