Din ve devrim acı ve ızdırap içinde doğar, refah ve konfor içinde ölür. Gerçekten devam eden yalnızca onların gerçekleşme özlemidir. Gerçekleşmeleri aynı zamanda ölümleri demektir. Din de devrim de gerçekleşirken onları boğacak olan kurumları, yapıları doğurur. Resmi kurumlar hiçbir zaman ne devrimci ne de dindardır.
Sayfa 112Kitabı okudu
Peygamberlerin savaşı hep "dine karşı din" savaşı olmuştur. Islam'ın hak ve doğru imamlarının savaşının "islam'a karşı islam" savaşı olması gibi!
Reklam
İran ordusunun komutanı: Niçin buralara geldiniz? Ne istiyorsunuz? Müslüman bedevi elçi: Birbirinize eğilip bükülmekten, birbirinize kulluk etmekten kurtarmaya geldik sizi. Başınızı yüceltmeye teşvik etmek, birbirinizin önünde veya huzurunda rüku ve secdeye gitmekten sizi alıkoyarak, sadece Allah karşısında secdeye davet etmek; birbirinize tapmaktan Allah'a tapmaya, dinlerin zulmünden İslam'ın adaletine ve yerin alçaklığından göğün yüksekliğine çağırmak için buralara geldik.
Sayfa 218Kitabı okudu
İslâm'da sadece değişim değil bir de değişmezlik, yani süreklilik vardır; değişim ve süreklilik birbirlerine içkindir, bunlar paralel hadiseler ya da süreçler değildir. Batılı paradigmanın gözüyle baktığımızda İslâm'ın muhkemelerinin asla değişmeyeceğini savunduğum için gericiyimdir, ama mülkiyet ilişkilerini söz konusu ettiğimde de devrimci sayılmam mümkündür.
Sayfa 254Kitabı okudu
Fransız devrimci fikirlerin İslam dünyasında yayılması şansa bırakılmamış, çeviri ve yayın yoluyla sürekli desteklenmişti. Batı fikirlerinin İslam dünyasına girişi, on dokuzuncu yüzyılın başlarından itibaren sayıları artan Müslüman öğrencilerin Fransa, İtalya ve İngiltere'deki ve daha sonra diğer ülkelerdeki yükseköğretim kurumlarına gönderilmesiyle büyük ölçüde hızlanmıştı. Bunların çoğu, yurtlarına döndüklerinde, bulaşıcı yeni fikirlerin taşıyıcıları haline geldi.
... Müslüman dünyasında İslam olmadan vatanperverlik de mümkün değildir. Bu sonuçların kendi usullerince ortaya koydukları hakikat, Müslüman dünyasındaki ırkçı fikirlerin kökenleri itibariyle de gayri İslami olduklarıdır. Bunun en bariz olduğu yer; Ortadoğu'dur. Buralarda ırkçılığın öncüleri olan Suriyeli entelektüeller ve Hristiyan Lübnanlılar, Amerikan Enstitülerinde en önemlileri Suriye Protestan Koleji ve Beyrut'taki St.George Üniversitesi'nde eğitim görmüşlerdir. Türkiye'de Mustafa Kemal'in hareketi ve Endonezya'da Sukarno'nun Pançasila hareketi, bazı Arap ülkelerindeki Baas partisi özellikle bazı kolları ve Müslüman dünyası genelindeki ırkçı ve devrimci grupların tarihleri ve manevi kökenleri sorgulandığında yine bu sonuca ulaşılır.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.