Sonra Filistin askısına aldılar. Bu askının adı neden Filistin askısı? Hikâyeye göre, Filistinliler yahudileri bu askıya asmışlarmış. Kahpe yalancılar. Halbuki tam tersi: Yahudiler Filistinlileri askıya asmışlar. O İzrail Yahudisinin sadisti işkence yapar. Fakat hangi Müslüman böyle işkence yapar? Yapmışsa o İslam'a aykırı hareket etmiş olur ve bu hareketi İslam'ı bağlamaz. O işkenceci de İslam'ı temsil eden bir Müslüman olamaz. Fakat ne kadar işkence yaparsa yapsın, o insan devrimci de olabilir, devrimi temsil de edebilir.
Sayfa 95
Ortodoks Hıristiyan Mişel Eflak ve Sünni Müslüman Salahaddin el-Bitar tarafından, Fransa'daki öğrencilik yıllarında etkilendikleri sosyalist ideoloji ile seküler Arap milliyetçiliğinin sentezinden oluşan bir ideolojiye dayanan Baas Partisi 1943 yılında kuruldu. "Birlik, özgürlük, sosyalizm" sloganıyla özetlenebilecek olan Baas ideolojisi; esas olarak sınırlar ötesi bir Arap birliği idealine dayanmaktaydı. Bu birlik ideolojisi, aynı zamanda Arap milliyetçiliğinin genellikle Sünnî İslamcılık ile iç içe geçmiş geleneksel yapısına da bir tepki mahiyetindeydi. Nitekim Eflak'a göre İslam, Arap kültürünün çok önemli bir parçası ve Hz. Peygamber de esasında "devrimci bir lider" olmasına rağmen kurulacak "büyük" Arap devleti sosyalist bir sistemle yönetilen, laik bir toplum öngörmekteydi.
Sayfa 118 - KUTADGU YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Şeriati'ye göre Hz. Muhammed yalnızca yeni bir din değil, aynı zamanda sınıfsız ütopyaya doğru sürekli bir devrim yaşayan dinamik bir toplum kurmak için gönderilmişti. İmam Ali'nin ilk halifelere karşı çıkmasının nedeni onların otoriteyi gasp etmesinin yanı sıra, kodamanlarla uzlaşarak asıl davalarını satmalarıydı. İmam Hüseyin'in Kerbela'da ölmesi yalnızca mukadderatı değildi, Hüseyin'in yüreği İslam'ın gerçek içeriğini yaşatma ateşiyle yanıyordu. Bu anlamda, çağdaş aydınlar topluluğuna düşen görev de yalnızca yazmak ve derinlemesine düşünmek değil, devrimci İslam'ın temel niteliğini yeniden keşfetmek ve diriltmekti. Ona göre, Şiilik insan gelişiminin temel devindirici gücünü, dönüşümlü olarak tarihsel gerekircilik (cebr-i tarihi), diyalektik devinim (hareket-i dialektiki) ve tarihsel diyalektiğin (dialektik-i tarihi) oluşturduğu tutarlı bir dünya görüşüne (cihanbini) sahipti.
Sayfa 189Kitabı okudu
Müellif, bu eserin bir kaç yerinde, İslâmiyet'i bir "Din-i tabiî" olarak görmekte ve göstermektedir. Bu görüş, bazı batılı mütefekkirlere aittir. Meselâ 18'inci asrın başında Boulainvilliers, Peygamberi, akl'a mutâbık bir din tesis etmiş, bir tabiat filozofu olarak tekrim etmiştir. "Aydınlık devri"
Sayfa 42
Marx "Din kitlelerin afyonudur" dediğinde Hristiyanlk ve Kilise dışında hangi dini tecrübe- den gerçek manada haberdardı? Islam'ı ne kadar biliyordu? Hinduizm'i, Budizm'i ne kadar biliyordu? İtaat ve teslimiyetin yanı sıra dinin devrimci ve dönüştürücü gücünü neden hiç görmedi ya da görmek istemedi?
Direniş sizinki olduğunda ya da yapay İsrail devletini kurmak için uluslararası topluluğun elini güçlendirecek yönde hareket ettiğinde iyi; direniş size, insanı alçaltan ve ilahi yasayı aşağılayan bir sisteme karşı olduğunda ise kötü!
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.