Biz tembel değildik, aptal değildik, kalın kafalı değildik. Yalnızca uygun koşullarda yaşamayan çocuklardık. Güvercinlerini, ninelerini, derelerini çok uzakta ve emanet bırakmış çocuklardık. Başka bir dilin içine doğmuştuk ama bambaşka bir dille büyümeye ve anlamaya çalışıyorduk. Tabii ayağımız takılacaktı, tabii sendeleyecek ve bazen de düşecektik. Zorlandığımızı anlamayanlar bizi dışladı bu yüzden içimiz hınçla, hırsla, öfkeyle doldu. kurduğumuz okul, içimizdeki yarayı iyileştirdi. Çünkü okuduk, anladık, anlattık. Ne istediğini anlatabilen birinin zengin ya da yoksul olmasının önemi yoktu, bunu hissettik. İşte biz, o yaz, önümüzdeki yolda yürümek hatta koşabilmek için ant içtik.