Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
248 syf.
10/10 puan verdi
·
17 saatte okudu
Her kitabın bir yola çıkış hikayesi vardır aslında .. Yaşanandan çok belki de kaleme alınış şekli daha derinden etkiliyor insanı.. Hüzün koltukça kelimeler okuyan yürekleri de adeta paramparça ediyor. Yazarımız Anna Sewell 14 Yaşında geçirdiği bir hastalık nedeniyle kısmen yatalak oluyor. Yıllar sonra hastalığının ölümcül olduğunu öğrenince tamı
Siyah İnci
Siyah İnciAnna Sewell · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20168,7bin okunma
228 syf.
·
Puan vermedi
Avrupada otostop çeken bir genç bir gece bir tarlada sızdığında yıldızlara bakarken kafasından geçen 'biri tüm bu galaksi için bir otostopçunun rehberi yazmalı' fikri yıllar yıllar sonra bir radyo programı olarak gerçekleştirir ve bu fikir ve yazarımızın mizahi uönü fazlasıyla tutulur. Ardından kitaplar, oyunlar, film gelir.. Ne diyebilirim ki bazen sarhoş bir otostopçu ıssız bir tarlada uyumalıdır ve yol sorduğu herkes sağır ve dilsiz çıkmalıdır. Yoksa böyle bir seri okuyabileceğimizi sanmıyorum. Kitap Artur Dent'in o güzelim evinin haftalar öncesine dayanan bir kestirme yol kararına dayanarak yıkılmaya çalışılmasıyla başlıyor. Artur şiddetle karşı çıkmasına hatta çamurun içine yatarak makinelerin önünde durmasına rağmen evi yıkılıyor ve daha sonrasında galaksideki bir kestirme yol için yıllar yıllar öncesine dayanan izin belgelerini(evreni bilmeyen insanlar için pek de anlamsız) öne sürerek dünyayı yıkıyorlar. Böylelikle Artur Dent ve Ford Prefect'in yolculuğu başlar.
Otostopçunun Galaksi Rehberi
Otostopçunun Galaksi RehberiDouglas Adams · Alfa Yayıncılık · 20207,4bin okunma
Reklam
dilimizde ucuz şarkılar beynimizde kilit yumruk yumruğa görüp hayran oldu bize                                                              stadyumlar ama sıtmalar veremler trahomlar karanlık salonlarda mihman kilometrelerce film gördük telgraf telleri ya karış karış telgraf telleri ya anamız avradımız ya unumuz buğdayımız ya gazi anadolu?   işte bursa şehri secdeye varmış dilsiz bir kar dökülür işte uludağ'dan işte kış gecesi simsiyah bayrakları açılmış yeşil'den süzülür kollarına bir kumru iner sen akşamlar içinde şol kumru gibi mahzun dağıtır hülyalarını bir tren sesi gelir uzaktan gözlerin serseri saçların rüzgârda yorgun çıldırsın bursa ovası çıldırsın bursa şehri körkandil kavaklar çıldırsın boydan boya işte şehrin ışıkları soğuktan tir tir titrer işte kahvelerde kanlı bıçaklı mahalle türküleri giymiş mor cepkeni Süleyman durmuş ağlamaya   zehra kardelin
iran yeni sineması/ majid majidi
KAÇAKÇI'da hedefe yaklaştığını sandığımız Cafer.... başka bir yöne yelken açar. BABA'da bir fotoğraf, çölün ortasında yüzükoyun suyun içine uzanmış Mehrıllah'a doğru yüzer CENNETİN ÇOCUKLARI'nda yarışı birinci tamamlayan Ali Zehra'nın karşısında yenilgilerin en büyüğünü almış gibi mahzun ve dilsiz kalmıştır. TANRININ RENGİ'nde film boyunca seslerini sık sık işitiğimiz ama kendilerini göremediğimiz kuşların yüzlercesi Muhammed'i ölmüş ninesinin yanına uğurlamaya gelmiştir. SERÇELERİN ŞARKISI'nda, Hüseyinin milyonerlik hayali gerçekleşir ne de Kerim'in işitme cihazı alma isteği.
Sayfa 108
240 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Siz yaşayanlar, çok tuhafsınız!
Hasan Ali Toptaş ile tanışma kitabım oldu bu son romanı. Ümit Yaşar Oğuzcan'a ait şiirden alınan kitabın ismi oldukça ilgi çekici ve bu kitaba daha iyi bir isim konulamazdı... "Zulme sessiz kalan dilsiz şeytandır." (Hz. Muhammed) Kitap boyunca aklımda bu cümle ve gerçekten bir kör kuyuya atılmışlık ve oradan çıkamamışlık, çaresizlik hissi... Roman, bir kızın babasına yemek götürmek üzere yola düştükten sonra ne olduğunu asla öğrenemeyeceğimiz bir olayın yaşanmasıyla başlıyor. Ve tam bir aile dramına dönüşüyor. Bu kitapta, toplumun yozlaşmışlığını, duyarsızlığını, umursamazlığını, vurdumduymazlığını mükemmel bir dil ve üslupla okuyoruz. Yanı başında yaşanan acıları görmezden gelen, sessiz kalan bir toplum... Aynı zamanda da bu acıları bir film, bir dizi, bir tiyatro gibi izlemekten keyif alan bir toplum... Acı içinde bir kız... Çaresiz bir baba... Birlik olunmadığı sürece asla kurtulunamayacak kötü insanlar... En acısı da olaylar, kişiler değişse bile her zaman her durumda yalnızca kendilerini düşünen, zulme karşı gelmemenin yanında bunu zevkle izleyen yozlaşmış bir toplum... Bu roman gerek diliyle, gerek üslubuyla, gerek hikayesiyle, gerek içime işlemesiyle bu yılki en sevilenlerim arasında. Keyifli okumalar
Beni Kör Kuyularda
Beni Kör KuyulardaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202010,2bin okunma
Bu tanım biraz değişmeli, gelişmeli... Böyle olmaz!
İnsanların birbirleriyle anlaşmak için kullandıkları doğal diller (sözgelimi Türkçe), davranışlar, çeşitli jestler (el-kol-baş hareketleri), sağır-dilsiz alfabesi, görüntüler, trafik işaretleri, bir kentin uzamsal düzenlenişi, bir müzik yapıtı, bir resim, bir tiyatro gösterisi, bir film, reklam afişleri, moda, yazınsal yapıtlar, çeşitli bilim dilleri, tutkuların düzeni, bir ülkedeki ulaşım yollarının yapısı, bir mimarlık düzenlemesi, kısacası bildirişim amacı taşısın taşımasın her anlamlı bütün çeşitli birimlerden oluşan bir dizgedir. Gerçekleşme düzlemleri değişik olan bu dizgelerin birimleri de genelde, gösterge olarak adlandırılır. Yine çok genel olarak belirtecek olursak, anlamlı bütünleri, bir başka deyişle gösterge dizgelerini betimlemek, göstergelerin birbirleriyle kurdukları bağıntıları saptamak, anlamların eklemlenerek oluşma.biçimlerini bulmak, göstergeleri ve gösterge dizgelerini sınıflandırmak, ya da insanla insan, insanla doğa arasındaki etkileşimi açıklamak, bu amaçla da bilimkuramsal (epistemolojik), yöntembilimsel (metodolojik) ve betimsel (deskriptif) açıdan tümükapsayıcı, tutarlı ve yalın bir kuram oluşturmak gibi birbirinden farklı birçok araştırma Türkçe'de göstergebilim diye adlandırılan bir bilim dalının alanına girer.
Sayfa 111
Reklam
240 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
HAT (Hasan Ali Toptaş)kalemiyle ilk defa karşılaştım. Neden HAT edebiyatı dendiğini kalemiyle tanıştıktan sonra çok daha iyi anladım. Bu edebiyatta yazı ulvi, bilinemeze sevgi besleniyor, postmodernist, romantik bir tasavvuf var. Beni Kör Kuyularda kapağından itibaren karanlık bir kitap. Lev Tolstoy’un dediği gibi, “Tüm muhteşem hikâyeler iki
Beni Kör Kuyularda
Beni Kör KuyulardaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202010,2bin okunma
BOON JOON-HO - OKJA
OKJA Bu bir film analizi olduğu kadar düşünce, eleştiri ve büyük bir öfkenin yazısıdır. Okja, yönetmenliğini Boon Joon-ho’nun yaptığı 2017 yapımı Netflix filmi. Filmin içeriğine değinmeden önce, Netflix süreci dolayısıyla karşılaştığı sorunlardan söz açmayı filmin politik duruşuyla da yakın buluyorum. Okja, gösterime girdiği 2017
1- Yağmur Adam (Otizm) 2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı) 3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam) 4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar) 5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar) 6- Akıl Oyunları (Şizofreni) 7- Wilber Ölmek istiyor (İntihar ve Depresyon) 8- İçimdeki Deniz (Ötenazi isteyen bir
Sinema Severler için Bilgilendirme
TRT 2 mayıs ayında 31 film yayınlayacak. Her akşam ödüllü ve sanat degeri yüksek farklı bir film ekrana gelecek.Filmler saat 21:30’ de başlıyor. Tarihlere göre filmler aşağıda sıralamıştır. 1 Mayıs Cuma: "Amiral (Admiral)" 2 Mayıs Cumartesi: "Çavdar Tarlasındaki Asi (Rebel In The Rye)" 3 Mayıs Pazar: "Üç
152 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.