Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Gidenden açılan boşlukları ekseriyetle tekinsiz düşünceler dolduruyor, nasıl bir boşluksa artık mübarek dipsiz kuyu, düşün düşün, şu kadarcık olsun dolmuyordu.
Böylece insanlar temelde kendilerini daha iyi hissetmek, daha tamam hiss etmek için malın-mülkün, paranın, başarının, gücün, ünün ya da özel bir ilişkinin peşine düşer, bunlar için uğraşıb çabalarlar. Ama, onlar tüm bu şeylərə eriştiklerinde bile, çok geçmeden boşluğun hala orada olduğunu, onun dipsiz bir kuyu olduğunu anlarlar. O zaman başları gerçekten dertte olur, çünkü artık kendilerini aldatamazlar. Eh, aldatabilirler de ve bunu da yaparlar da, ama bunu yapmak giderek zorlaşır.
Reklam
Hangi çölün serabında saklı kalan Leyla ya da hangi çölde saklanan Mecnun’um bilemedim. Yusuf gibi kokar şimdi bana dipsiz her kuyu. Aynalardan izlerim Züleyha’nın aşkını. Yüreğimde mühürlenir Süleyman. Ve Eyüp gibi kenetlenir önümde zaman. Anlıyorum ki bendeki aşk mevsimi gamlı bir hazan.
Sinan Yağmur
Sinan Yağmur
O artık sadece merak ediyor. O kadim sorunun peşine düştü. Neden? (...) "Neden" onu dipsiz bir derinliğe çeken büyülü bir kuyu artık.
"Yalnızlık dipsiz bir kuyu gibidir fakat aynı zamanda insanın kendi ruhuyla hesaplaşması anlamına gelir."
Okumaya değer...
Peki, ruh bizim midir? –Sessizce dinle beni. Hayır, değildir. Kendi ruhumuz bize ait değildir. Hem zaten, bir ruha nasıl sahip olabilirsin? Bir ruhla bir ruh arasında dipsiz bir kuyu vardır: birer ruh olmalarının kuyusu. Öyleyse, sonuç olarak neye sahibiz? Bizi sevmeye iten ne? Güzellik mi? Sevince güzelliğe sahip olur muyuz? En vahşice, en baskıcı şekilde sahiplenerek, bir bedenin nesine el konabilir? Ne o bedene, ne ruhuna, hatta ne de güzelliğine. Zarif bir bedene sahip olmakla güzelliği saramazsın, sadece hücrelerden oluşan, yağlı bir bedeni kucaklayabilirsin; öpüşme bir ağzın güzelliğine değil, ölümlü mukozadan olma dudakların nemli etine değer; cinsel birleşme bile basit bir temas, samimi bir sürtünmedir, ama gerçek bir iç içe geçme, bir bedenle bir başkasının iç içe geçmesi bile değil. Öyleyse neye sahibiz, evet, nedir sahip olduğumuz? Yoksa duygularımız mı? En azından aşk, duygularımız aracılığıyla kendi kendimize sahip olmamızın bir yolu olabilir mi? Hiç değilse var olma hayalimizi daha şiddetle, dolayısıyla daha parlak olarak hayal etmenin bir biçimi midir? Ve en azından duygu söndükten sonra anısı sonsuza dek bizimle kalır, biz de işte böyle sahip olmuş oluruz... Buna da aldanmayalım. Duygularımıza bile sahip değiliz. Hayır, hiçbir şey söyleme. İyi düşünecek olursak, anı, mazi duygusuna denir. Ve her duygu gibi, o da bir yanılsamadır... – Dinle beni, bir daha dinle. Pencereden, çarşaf gibi uzanan nehrin karşı yakasına, uzaklarda, bir tren düdüğüyle bölünen alacakaranlığa bakmadan dinle. – Sessizce dinle beni... Duyumlarımıza sahip değiliz. Duyumlarımızın aracılığıyla kendimize sahip olamayız.
Sayfa 306
Reklam
352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
''Canavarlarla savaşan kişi dikkat etmelidir ki,kendi bir canavara dönüşmesin. Sen dipsiz bir kuyuya uzun uzun baktığında,dipsiz kuyu da sana bakar.'' Friedrich Nietzsche Şimdi ki askerlik nasıldır bilmem bunu önceden belirteyim.Aşağıdaki yorum da kullanılan cümleler benim zamanım ve yaptığım askerlik için geçerlidir... ZoRuNLu
Ziyan
ZiyanHakan Günday · Doğan Kitap · 20195,1bin okunma
Dipsiz Kuyu
"Ortadoğu, emperyalizmin kol gezdiği, terör örgütleriyle çeşitli istihbarat örgütlerinin kanlı ve kirli oyunlar oynadığı karanlık bir dipsiz kuyudur. Bu karanlık ve dipsiz kuyuda cinayetler birbirini izler. Halk deyişi ile Ortadoğu'da 'Kimin eli kimin cebindedir' bilinmez. Kim, kimi, neden öldürüyor? Bu soruların yanıtlarını anında bulmanın olanağı da yoktur. Olaylar yıllar sonra aydınlanır. O da bir kısmı."
Uğur Mumcu'nun Musa Anter'in 20 Eylül 1992'de öldürülmesinden sonra yazdığı "Dipsiz Kuyu" başlıklı yazısı...Kitabı okudu
Narsistik sapkının kalbi dipsiz bir kuyu gibidir, hep doyumsuz biridir.
Sayfa 102Kitabı okudu
Çoğunlukla, insanlar içlerinde hissettikleri bu boşluğu doldurmak için ego'nun-doyumunun ve özdeşleşecek şeylerin peşine düşerler. Böylece onlar temelde kendilerini daha iyi hissetmek, daha tamam hissetmek için malın-mülkün, paranın, başarının, gücün, ünün ya da özel bir ilişkinin peşine düşer, bunlar için uğraşıp çabalarlar. Ama, onlar tüm bu şeylere eriştiklerinde bile, çok geçmeden boşluğun hâlâ orada olduğunu, onun dipsiz bir kuyu olduğunu anlarlar. O zaman başları gerçekten dertte olur, çünkü artık kendilerini aldatamazlar. Eh, aldatabilirler de ve bunu yaparlar da, ama bunu yapmak giderek zorlaşır.
Reklam
Son Hikaye
“O Yusuf’tu. Ben ise ne Yusuf’um ne Züleyha’yım. Fakat ben de kuyudayım. Kuyu dipsiz. Kuyu serin. İçimdeki kuyu Yusuf’unkinden derin. Nasibimde kalan yalnızca düşlerin, Bir parça gökyüzü, biraz ispinoz kuşları, Bir de hatıramdaki gülüşlerin.”
Sayfa 240 - YediverenKitabı okudu
Dipsiz Kuyu
"İlk önce kendine değer vermelisin. Benlik köşkündeki tahtı başkasına verirsen iç dünyanda ne tür depremler yaratacağını tahmin dahi edemezsin."
Dipsiz Kuyu
Düştüğümüz kuyular sandığımız kadar dipsiz değil aslında.Tutunmaya çalıştığımız ipler kısa...
Karanlık bu dipsiz, kuyu Yersiz,sessiz kimsesiz.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.