Demokrasi,ülkeyi yönetenlerin "sandıktan çıktık" gerekçesine sığınarak demokrasinin önkoşulları olan laikliği, temel hak ve özgürlükleri, yargı bağımsızlığını, idare ve siyaset üzerindeki anayasal denetimi ortadan kaldıracak eylemleri yapması değildir.
Sayfa 54 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Boğaziçi Üniversitesi
Diren gençlik diren..! youtu.be/LWBApy7v8Cw
Reklam
88 syf.
·
Puan vermedi
Rüzgarlı bir Pazar ve İstanbul... Rüzgar hoyrat davranıyor ağaçlara bugün, baharla birlikte patlayan yaprak sağanağı inadına direniyor rüzgara, dalından kopmamak için. Yaşam mücadelesinin o keskin virajlarını hatırlatıyor insana. Diren diyorlar, diren hayata, bir kere koptun mu ölümdür sonu. Zweig’in “Yakıcı Sır” adlı kitabını bir günde okudum. Seksensekiz sayfalık bu kitap özünde ara verilmeden, 3-5 saatte bitirilecek cinstendi aslında. Ne de olsa yazarı Zweig. Sade, akıcı bir dil ve anlatım zenginliği. Öykü, bir gönül macerası şeklinde başlıyor, hüsranla bitiyor. Kendine güvenen bir baron kısa bir tatil için gittiği yerde yine gözüne bir kadını kestirir. Kadına yaklaşmanın yollarını ararken, kadının onbir yaşındaki oğlu Edgar’ı öncelikle gözüne kestirir. İlk iş oğlu ile temas kurmak olur ve kısa sürede oğlu ile çok iyi anlaşır. Bu sayede de kadına ulaşır. Fakat, Baronun unuttuğu bir şey var. Kadın ile tanıştıktan sonra Edgar’ı umarsaması ona pahalıya patlar ve macera hevesi istediği gibi bitmez. Özü bu öykünün, detayları öğrenmek için ise kitabı okumanız gerekmektedir. Rüzgar, halâ şiddetli bir şekilde yapraklara hücum ediyor. Edgar ise, Annesinin yanlış bir maceraya atılmasını engellemenin haklı gururunu yaşıyor. Edgar... Bu ismi okurken aklıma ilk gelen ise “Poe” oldu. Bu kısa öykü kitabına noktayı biz de en iyisi Edgar Allen Poe’nun dizeleriyle koyalım. Benden mutludur diye ama sen üzülüyorsun diye... kaderime bir yolcu olan benim!. Erkan
Yakıcı Sır
Yakıcı SırStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202042,5bin okunma
Kalbim bana ait değil sanki. Yol boyunca yola eşlik eden o küçük kız çocuğunun ellerinde. Ona emanet ettiğim kalbimi yalnız kalmak pahasına, kırılmak pahasına nasıl da korumuş. Nasıl sıkı sıkı tutuyor kalbimi sevgiye hasret elerinde. Minnet borcum var ona. Emaneti alma zamanı geldi. Sıkışır, zora girersem atarım bütün yükü, o çıplak ayaklı kız çocuğuna. Ne de olsa daha sabırlı, daha güçlü duruyor olanlar karşısında. Ona yazdığım şiirlerden birini hatırlıyorum. Küçük bir kız çocuğu, Bir elinde yüreği, bir elinde bir çift kırmızı ayakkabı hadi korkmadan, sevgiyle yürü. Bir gün almak isterlerse elinden bu servetleri verme diren ve ağlama sakın güzel çocuk. Hüzne bulaşmış şiirlerim. Hüzün olmasa şiir olur mu? Hüzün olmadan, hissetmeden duyguların topunu şair olunur mu? Hüzün ve sevinç, dengeliyor belli ki hayat yolculuklarını. Her acı bir fırsatı çıkarıyor ortaya. Çocuk da olsan yakalıyorsun hayatı eteklerinden. Şeker istemekten vazgeçemiyorsun. Çocuk olmanın arsızlığı aratıyor hakkın olanı. #ışıkelçi #tanrıdangelenisöyle #okuyorum #kitapalıntısı
Sayfa 122
Kederlenmeden keyfin, yenilgilerden geçmeden başarmanın, kaybetmeden kazanmanın, hastalanma dan sağlığın ne anlamı var? Birisi yaşanmadan diğerinin kıymeti anlaşılmaz. Hayatta acı veren, kederlen diren şeyler daima olacak. Sizi siz yapan ise karşınıza çıkacak güçlüklere hangi pencereden baktığınız ve onların üstesinden nasıl geldiğinizdir.
Sayfa 79 - Aylak Adam Kültür Sanat YayınlarıKitabı okudu
Diren. Devam et. İşini yap. Kendi yolunu bulacaksın.
Sayfa 214 - Ayrıntı Yayınları
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.