Diyor ya şair;
"Görünmez bir mezarlıktır zaman
Şairler dolaşır saf saf..
Tenhalarında şiir söyleyerek
Kim duysa korkudan ölür!
Tahrip gücü yüksek
Saatli bir bombadır patlar
An gelir,
Elif Sena ölür!"
Yeni bir ülke yoktur,
Diyor o ünlü şair;
Ne de yeni denizler.
Nereye gitsen bu kent,
Seni peşinden izler.
Ama gitmektir benim
Yenilmezliğim dünyada.
Ve ben durmaz giderim,
Bu can tende durdukça.
Başlıktan da anlaşılacağı üzere kitap tamamen yazar olma ümidiyle yola çıkmış ancak bir türlü şeytanın bacağını kıramamış bir yazarın açbiilaç geçen günlerini anlatıyor. Akılda kalıcı herhangi bir olay ya da "yazarın şuradaki kalem metaforu ne kadar sağlamdı" diyebileceğiniz hiçbir bölüm yok. :)
Tüm bunlara rağmen yazarın dili kendini
Başucu kitabı kavramını tam olarak anlayamıyordum. Başucu derken, başımın ucunda tutacağım denli seveceğim bir kitap mı kastediliyordu yani? Yoksa... Başımın ucundan ayırmasam iyi olacak denli yol gösterici bir kitap mı? Yavaş yavaş okusam yararıma olacak olanlar mı, istesem de hızlı okuyamayacaklarım mı? Tadını almak istediklerim mi, tadını almak
Ancak burada şunu belirtmek istiyorum. Marx'ın dediği gibi, “Sanattan zevk alabilmek için sanat kültürüne sahip olmak gerekiyor.” André Maurois, “Bir insan kitaplarda, ne getirmişse onu bulur” diyor. Sanat kültüründen yoksun, yaşamında bir kitap okumamış, şov merkezleri tarafından pompalanan popüler kültürün tüm düzeysizliği ile