2000 yılının nisan ayında Birecik Barajı ile sular altında kalan küçük bir ilçeydi Halfeti. Kırlangıçları ile , mekik kelebekleriyle yeşiliyle turkuazıyla bir cenneti andırırken, nasıl da cehenneme çevrildi o sakin şehir yaşantısı.
Eğer Halfeti ilçesini gezme fırsatı bulduysanız, ne yazık ki pişman olmuşsunuzdur. evet. bir batık cami ve sulara gömülmüş anılar ne yazık ki hiç kimseye göstermeyecek yüzünü. Oysa ki saklı cennet halfeti bir tatil cennetine ( ya da daha doğrusu hunharca yalnızlığa terkedilip cehenneme dönmesine ) dönüşmeden önce zaten cennetti.
CİTTA SLOW. Yani namı diğer Sakin Şehir. Türkiyede Sakin Şehir bayrağı almış 9. şehir olması çok ta bir populerlik kazandırmasa da asıl yıllar önce hak ediyordu bu sıfatı. sadece kuş cıvıltıları duymak istiyorsanız burada konaklayabilir, zihninizi resetleyip yeniden kaldığınız yerden başlayabilirdiniz hayata. oysa ki olmadı. yapamadık. sahip çıkamadık Halfeti"ye.
Belki de içimi döktüğüm bu kitap bir ağıdın, bir isyanın, kalabalıklardaki yalnızlığın dışavurumudur diyebilirim dostlar. İyi okumalar...
