Dünya geoittir, iki artı iki dört eder, bir saat altmış dakikadır… diye gider bizlerin koşullu doğruları. Peki, bunlar kimin doğruları ve başkalarının doğruları bu kadar net, sorgusuz kabul etmemizin sebebi nedir? İnsan sorgulayan bir organizma değil miydi? Hayatta her şeyi kendi gözlem ve deneyimlerimiz ile bilmemiz mümkün değildir. Bazı şeyleri
Saadet zamanı: avluya doğru oturmuşuz, sen ve ben
Endamımız çift, sûretimiz çift, rûhumuz tek, sen ve ben
Bulandıran palavralardan âzâde, gamsız bir keyif, sen ve ben
Sen ve ben, ne sen varsın ne de ben, bir olmuşuz aşk elinden
Tekrar ve tekrar, mükemmel bir başyapıt. İnanılmaz bir alıntı. Dürtüleri harekete geçirmek için inanılmaz bir öneri. Eser hakkında konuşmaya başlamadan önce, eserden şu alıntıyı yapmak istiyorum: "diğer insanların yüzüne bakabilmek için önce kendinizin yüzüne bakabilmelisiniz. çoğunluğa bağlı olmayan tek şey kişinin vicdanıdır." Tek
BİR DEFTERİN SONU
Bir defterim vardı benim. Adı Aşk'tı. İlk kapağı açıp da bir şeyler yazmadan önce, nasıl da masum ve korkaktım. Bir süre açmadım o defteri. Sonra bir gün aniden açıvermiştim ve doldurmaya başladım. İlk satırlar güzeldi, mutluydum, keyifliydim yazarken. Biraz daha yazmaya devam ettikçe bana acı vermeye başladı bu satırlar,
Hikâye içinde hikâye içinde hikâye...
İsmail Abi'nin deyişiyle "Olaylar olaylar!"
***
Aşina olduğum bu kalemi okumanın sevinci, tekrarının ne zaman olacağına dair bekleyiş ve belirsizliğin hüznü. Kendisi de diyor ya, "Beni umutsuzluktan ziyade belirsizlik çürütüyor. (Sf. 379)"
***
Butimar, Uzakların Şarkısı ve Dünyasızlar.